24 / 11 / 2024

Çapak Koyu’nda kurulacak termik santral için yeniden düğmeğe basıldı!

Çapak Koyu’nda kurulacak termik santral için yeniden düğmeğe basıldı!

Daha önce defalarca durdurulan, Gömü ve Tarlaağzı köylerindeki Çapak Koyu’nda kurulacak termik santrala görüş ve önerileri alma dönemi işlemeye başladı. CHP Bartın Milletvekili Yalçınkaya ‘soru işaretleri’ni Meclis’e taşıdı.





Doğaya, turizme büyük darbe vuracağı gerekçesiyle daha önce defalarca durdurulan, Amasralıların ve çevrecilerin büyük tepki gösterdiği termik santralda yeniden düğmeğe basıldı.


ÇED raporu 10 günlüğüne yeniden ilana çıkarıldı, Gömü ve Tarlaağzı köylerindeki Çapak Koyu’nda kurulacak termik santrala görüş ve önerileri alma dönemi işlemeye başladı. CHP Bartın Milletvekili Yalçınkaya ‘soru işaretleri’ni Meclis’e taşıdı.


UNESCO’nun Dünya Mirası geçici listesinde adaylık dosyasına kabul edilen Bartın’ın Amasra ilçesinde termik santral mücadelesi yeni bir aşamaya girdi. CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya, daha önce defalarca durdurulan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinin tekrar başlatılarak raporun ilana çıkmasıyla ilgili soru işaretlerini Meclis gündemine taşıdı. Fatih Sultan Mehmed’in, “Lala Çeşm-i Cihan bu mu ola” sözleri nedeniyle turistik olarak ‘Çeşmi Cihan Amasra’ adıyla bilinen ilçede, çevreciler 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde termik santral projesine karşı insan zinciri oluşturmuştu. Bartın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 10 Haziran’da ‘nihai olarak kabul edip’ ilan ettiği ÇED raporuyla süreç ilerledi. Böylece, Gömü ve Tarlaağzı köylerindeki Çapak Koyu’nda kurulacak termik santral için 10 günlük görüş ve önerileri alma dönemi işlemeye başladı.


KUŞKULU İLERLEME


CHP’li Rıza Yalçınkaya ise Zonguldak-Bartın-Karabük çevre düzeni planlarına göre daha önce durdurulan projenin, 8 Mayıs’ta Ankara’da yapılan 3’üncü değerlendirme toplantısından sonra aniden ilerlemesinin kuşkulu olduğunu savundu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan sürecin durdurulmasını isteyen Yalçınkaya, konuyu Meclis gündemine taşıdı. Yalçınkaya, şöyle dedi: “Amasra ve çevresinin doğal, tarihi ve kültürel çevre ile ekolojik yönden önemli bir bölge olması nedeniyle korunması, turizme yönelik kent kimliğinin geliştirilmesi, yaşanabilir bir doğa ve kültür turizm merkezi olarak korunması hususu Çevre Bakanlığı’nın onayladığı 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı ile kabul edilmiş ve bu halen yürürlükte. UNESCO Dünya Mirası geçici listesinde yer alan ‘Ceneviz Ticaret Yolunda Akdeniz’den Karadeniz’e kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri’ adaylık dosyasına, bütün insanlığın ortak mirası olarak Amasra da 15 Nisan 2013’te kabul edildi. Amasra aynı zamanda Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nca (WWF) dünyada 100 sıcak noktadan biri olan Küre Dağları Milli Parkı’nın giriş kapısı niteliğindedir. Eşsiz peyzaj ve doğal değer bakımından Amasra’nın korunması konusunda başkaca uluslararası sözleşmeler mevcut.”


BAKANLIĞA SORULAR


Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’nin önceki bakanların çevre planına uyarak izin vermedikleri projeyle ilgili görüş değişikliğinin gerekçesini kamuoyuna açıklaması gerektiğini belirten Yalçınkaya, şu soruları yöneltti: 

Daha önce ÇED süreci başlatmayan, başvuru dosyasını iade eden bakanlığınızın kurumlarının, şimdi ÇED sürecini nihai hale getirmesinin amacı nedir? 

Projeye karşı görüş veren bakanlığınıza bağlı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğünüzün bu defa karşı çıkmayarak ÇED sürecinin devamını sağlayan personelleri için hukuki işlemleri başlatacak mısınız? 

Bakanlık olarak yaptırdığınız planı yok sayarak usulsüz ve hukuka aykırı bir uygulamanın işleme konulmasına nasıl müsaade ediyorsunuz? 

Uluslararası sözleşmelere, Anayasa’ya ve mevzuata aykırı olarak çevreye karşı sorumsuz ve duyarsız kalmayı tercih edecek misiniz?


Dokunmaya kıyamamıştı


İSTANBUL’un fethinden sonra büyük Türk hakanı Fatih Sultan Mehmed’in hedefinde Trabzon Rum İmparatorluğu ve Amasra’daki Ceneviz Kolonisi vardı. Sultan Amasra’yı incelemiş hatta bir zamanlar buraya ‘dünyanın gözbebeği’ (Çeşm-i Cihan) denildiğini dahi tespit etmişti. Özellikle Amasra’nın niçin kendi dönemine gelinceye kadar alınmadığını hayretle karşılayan Fatih ile Veziriazam Mahmud Paşa arasında şu konuşma geçmiştir:

- Mahmud, ol hisar ne yer kim anı benim atam dedem almadı?

- Sultanum bunun alınmadığına sebep ol kim, Hak Teala’nın takdirinde buranın fethi Sultanımın elinde ola!.. 


ANAHTARI GETİRİN


1460 Nisanı’nda 150 gemilik Osmanlı donanması Amasra önüne gelirken Fatih karadan şehre ulaştı. Fatih, Amasra yarımadasının ve kalelerinin gözüktüğü Bakacak Tepesi’ne ulaşınca durdu. Bu tarihi şehri uzaktan bir süre izledi ve “Lala, Çeşm-i Cihan bu mu ola?” diye ünlü sorusunu yöneltti. Kaledeki Cenova yetkililerine de bir haberci müfrezesi gönderildi. 

“Bu kadar güzel bir yere zarar vererek almak istemem, kalenin anahtarını bana getirin” mesajı kale komutanına iletildi. Denizden ve karadan ani bir kuşatma karşısında kaledekiler, “-gördüler kim, hisarun eyi müşterisi var, eğer satsalar ve satmasalar gene alurlar!” teslim olma kararına vararak kentin anahtarını gönderdiler. Amasra’yı savaşsız ve kansız teslim alan Fatih’in buradaki Latin, Rum ve Ermeni koloni halkını aileleri ve malları ile birlikte İstanbul’a gönderdi. Hammer’e göre de “Amasra halkının 3’te 2’si İstanbul’a göç ettirilirken 3’te 1’inin kentte kalmasına izin verildi.”



Hürriyet




Geri Dön