Çimento sektörü 2020’de içerde ve dışarda büyüdü!
TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Saka, çimento sektörüne ilişkin açıklamalarda bulundu. Saka, çimento sektörünün 2020'de içerde ve dışarda büyüdüğünü dile getirerek, Türkiye’nin, Avrupa'nın en büyük, dünyanın 6. büyük çimento üreticisi olarak sınırlarına sığmadığını belirtti.
Paris Anlaşması kapsamında AB ülkeleri karbon emisyonlarını düşürmek için 2 trilyon dolarlık paket duyurdu. Yeni süreçle beraber, anlaşmayı imzalamayan ülkelerin ihraç ürünlerine sınırlarda karbon vergisi gelecek. Türkiye çimento sektöründe sürece hazırlıklar devam ederken, özelikle karbon değeri düşük yakıt bulmada devletin devreye girmesi gerektiğine dikkat çekildi.
TÜRKÇİMENTO tarafından başlatılan Anadolu Buluşmaları ‘Türkiye Ekonomisini İnşa Edenler’ başlığı ile devam ediyor. Dünya'dan Leyla İlhan'ın haberine göre; Dünya Gazetesi işbirliği ile düzenlenen online buluşmaların 4’üncüsü, çimento ihracatının önemli üssü olan Mersin’de gerçekleştirildi. Panelde, Paris Anlaşması’yla birlikte Avrupa’da artan sürdürülebilir çevreci ekonomi, bu kapsamda AB’nin açıkladığı 2 trilyon dolarlık paket ve Türk çimento sektörünün yeni döneme hazırlıkları, talepleri değerlendirildi.
Moderatörlüğünü MENA İletişim Ajans Başkanı Suat Özyaprak’ın üstlendiği online panelin Mersin bölümüne TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Saka, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan, MEDCEM Çimento Genel Müdürü Murat Kahya, ÇİMSA Genel Müdürü Umut Zenar ile gazetemiz Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ve Genel Koordinatörümüz Vahap Munyar katıldı.
Tamer Saka: “Adım atmazsak ihracat ürünlerimize vergi gelecek”
Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Saka Tamer Saka, Türkiye’nin karbon yol haritası üzerinde durdu. Küresel sera gazı emisyonlarını azaltmayı amaçlayan Paris Anlaşması’nı anımsatan Saka, şunları kaydetti:
“Anlaşmada Türkiye’deki tüm sektörleri etkileyen bir durum var. Türkiye Paris Anlaşmasını imzaladı. Ama hala Meclis'te onaylamadığı için resmiyet kazanmadı. Amerika’nın da çıkmasıyla imzalamayan 5- 6 ülke ile sınırlı kaldı. Türkiye bu kategoride daha fazla kalmamalı, aksine bu konuda herkesten önde koşmalı. Biz bu adımları atamayıp Paris Anlaşması’nı imzalamayıp Avrupa karbon emisyonu sisteminin bir parçası olamazsak, sınırda ürünlerimize ekstra karbon vergisi uygulanacak.”
Avrupa'da finansmanın da hızla yeşillendiğini, yeşil finansman desteği alan ülke ve şirketlerin ise öne çıkacağını dile getiren Saka, “Yeni Paris Anlaşmasını imzalamayan ülkelerin bünyesindeki şirketler çok daha yüksek bir maliyetle finansman alacak. Son kertede müşteriler bu şirketleri desteklemeyecekler. Bu konuda bir opsiyon kalmadığını söyleyebilirim” şeklinde konuştu.
“Sıfır emisyonu hedefimize aldık”
Çimento için AB’nin önemli bir ihracat noktası olduğuna, dolayısıyla sektör olarak bu konuya hem kafa yorup hem de yatırım yaptıklarına vurgu yapan Saka, “2050 yılı ‘sıfır’ emisyon hedefini de her sektör gibi ajandamıza aldık. Henüz bunu nasıl yapacağız bilmiyoruz. Ama mevzuatın uygun hale gelmesi, desteklerin tanımlanması gerekir. AB 2 trilyon dolara yakın bir paket açıkladı. Türkiye buradan nasıl bir pay alacak netleştirmemiz gerekiyor. Biz de 2050 hedefini istesek de istemesek de sahiplenmek zorundayız” diye konuştu.
“Avrupa’da karbon ticareti 10 yıldır piyasada”
Atık yönetimi konusunda hala Türkiye’nin gerekli adımları atmadığına vurgu yapan Saka, şöyle konuştu:
“Son yıllarda bu konuda hazırlıklarını hızlandıran Avrupa’da karbon ticareti 10 yıldır piyasada. Bunun üzerine bir sistem inşa ediliyor, biz sistemde değiliz, bizim bütüncül bir yaklaşımla bir koordinasyon mekanizmasına ihtiyacımız var. Bugün gelinen noktada karşılaştırılabilir ülkelere göre Türkiye çimento sektörü daha iyi durumda. Sürdürülebilirlik alanında en kapsamlı çalışmayı yapıyoruz. Çalışmayı kısa süre sonra tamamlayacağız. Bu çalışma ile AB nezdinden beklentilerimiz ve ödevlerimizi paylaşacağız.”
Tamer Saka: Çimento sektörü küstürülmemeli
Tamer Saka müteahhitlerin, ‘çimentocuların son aylarda fiyat yükselttiği ve ihracat sebebiyle iç piyasa taleplerini karşılanmadığı’ yönündeki suçlamalarını da yanıtladı. Çimentonun 1900’lü yılların başından bu yana Türkiye’nin modernleşmesine katkı sağladığına ve bugün gurur duyulan tüm projelere imza attığına dikkat çeken Saka, şu açıklamalarda bulundu:
“Sadece atık yakma kabiliyeti kazandırmak için bir tesise 10 milyon Euro yatırım yapılıyor. Tüm tesislerde sadece bu yatırımın değeri 1 milyar Euro.1 masa bir sandalye ile iş yapanların uğruna, milyar Euro’luk iş yapan sektörün üzerine çok gelinmemesini temenni ediyorum ve sektör bu noktada küstürülmemeli. Dolasıyla rasyonaliteden uzaklaşmadan karar alıcıları tüm ilgi odaklarını akılcı olmaya davet ediyoruz.”
Çimento sektörü 2020’de içerde ve dışarda büyüdü
Tamer Saka, 2018 Nisan’ında sonra, 2019’da da daralan çimento sektörünün, beklenmedik gelişmelerin yaşandığı ve dalgalı bir yıl olmasına rağmen 2020'yi iç piyasada yüzde 20'ler seviyesinde bir büyümeyle tamamladığını dile getirdi. Saka, “2020 yılı ihracat tarafında rekorlar kırdığımız ve tarihimizin en yüksek seviyesine ulaştığımız bir yıl oldu. Ama bundan çok büyük mutluluk duymuyoruz. Hala ihracatta yarattığımız katma değer sınırlı” diye konuştu. Saka, 2021'e ise salgının sürmesi sebebiyle temkinli iyimserlik içinde girdiklerini dile getirdi.
“Sınırlarımıza sığmıyoruz, yurtdışı zamanı geldi”
Türkiye’nin, Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise 6. büyük çimento üreticisi olarak artık sınırlarına sığmadığına vurgu yapan Tamer Saka, Türk çimento oyuncularının gözünü yurt dışına çevirme zamanının geldiğini belirtti. Saka, “Etrafımızda ciddi gelişme imkanları var. Önemli bölgesel oyuncular olabiliriz. Bu konuda adım atanlar var, umarım bu trend devam edecek” dedi.
ÇİMSA Genel Müdürü Umut Zenar sürdürülebilirlik konusunda çok önemli çalışmalar sürdürüldüğünü ifade ederek şu açıklamalarda bulundu:
“Aslında sektör olarak kendimizi anlatamıyoruz. Sürdürülebilirlik konusunda çok önemli çalışmalarımız var. ÇİMSA olarak atık kullanımı konusunda ciddi bir hedef koyduk. Yıllık atık kullanım oranlarımızı yaklaşık 2 katına çıkaracağız, bu da gerçekten çevreci bir yaklaşım. Mersin Fabrikamızda atık ısı yatırımımız bulunuyor, atık ısıdan ürettiğimiz enerji, fabrikanın toplam enerji tüketiminin yüzde 20’sini karşılıyor. Bu rakam da ciddi bir rakam, sürdürülebilirlik bizim için büyük önem arz ediyor.”