25 / 11 / 2024

Çimento sektörünün 2014 beklentileri daha güçlü!

Çimento sektörünün 2014 beklentileri daha güçlü!

Çimento sektörü 2013 yılını beklentilerin üzerinde bir büyüme rakamıyla kapatacak. En son yayınlanan resmi rakamların yanı sıra sektör aktörlerinin yaptığı öngörülere göre büyüme rakamı yüzde 10'un üzerinde olacak...




Geçen yıl yüzde 10 seviyesinde büyüme gösteren çimentocuların 2014 beklentileri daha da güçlü. Seçim dönemiyle birlikte hız kazanması beklenen kentsel dönüşüm ve büyük kamu projelerinin yaratacağı iş hacmiyle büyümenin yüzde 15'i bulacağı tahmin ediliyor. 


Çimento sektörü 2013 yılını beklentilerin üzerinde bir büyüme rakamıyla kapatacak. En son yayınlanan resmi rakamların yanı sıra sektör aktörlerinin yaptığı öngörülere göre büyüme rakamı yüzde 10'un üzerinde olacak. Oysa 2012 yılı sonunda yapılan tahminler sektörün 2013 yılını en fazla yüzde 5 büyüme ile kapatacağı yönündeydi. Bir biri ardına gerçekleştirilen emlak, alış veriş merkezleri gibi büyük inşaat projeleri ve nispeten hız kazanan kentsel dönüşüm, inşaat sektörünün en önemli kollarından biri olan çimento alt sektörünün büyümesinde tartışmasız büyük rol oynadı. 


KAMU PROJELERİ BÜYÜK BEKLENTİ 


İç pazar ağırlıklı büyüyen bir sektör olarak çimentoda 2013 yılında yakalanan büyümenin ivmelenerek 2014 yılı boyunca da sürmesi bekleniyor. Bir biri ardına yapılacak seçimlerle genel ekonomide yaşanması beklenen hareketlilik inşaat, dolayısıyla çimento sektörü açısından olumlu bir hava oluşturacak. Seçim süreci ile birlikte daha da hız kazanacağı tahmin edilen kentsel dönüşüm ve büyük ölçekli kamu projeleri geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sektörün itici gücünü oluşturacak. 


Kentsel dönüşüm kapsamında, Türkiye'de yenilenmesi gereken 7 milyon konut bulunuyor. Bu konutların yaklaşık 1.7 milyonu İstanbul'da. Önümüzdeki 20 sene içinde gerçekleşecek dönüşümün toplam maliyetinin 400-500 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor. 3. Köprü ve bağlantıları, 3. Havalimanı ve İstanbul-İzmir Otoyolu gibi büyük projelerin yaklaşık yatırım maliyeti ise 16.5 milyar dolar. Kanal İstanbul gibi devasa bir projenin başlatılmasıyla birlikte çimento sektörünün büyümesi 2014 yılında da ivmelenerek devam edecek. Bu durumda çimento sektörünün 2014 yılını yüzde 15'e yakın bir büyüme ile kapatması sürpriz olmayacak. 


İHRACAT HALA BAŞARILI 


Çimento, dünya genelinde iç tüketim ağırlıklı üretilen bir ürün olduğundan dünya toplam çimento üretiminin sadece yüzde T'lik bir bölümü ihracata konu oluyor. Türk çimento sanayisi 60 milyon tonun üzerindeki üretimi ile Avrupa'nın en büyük dünyanın ise Çin, Hindistan, Avrupa Birliği, ABD ve Brezilya'dan sonraki en büyük altıncı üreticisi konumunda. İhracatta ise dünya pazarında yüzde 12'lik pay ile bir çok önemli üretici ülkeyi geride bırakarak ilk sırayı alıyor. Coğrafi konumunun sağladığı avantajla bölge ülkelerine yüksek oranda ihracat yapabilen bir ülke aynı zamanda Türkiye. 


Türkiye, toplam üretiminin yüzde 20'sini (yaklaşık 12 milyon ton) ihraç ediyor ve karşılığında 1 milyar doların üzerinde ihracat geliri sağlıyordu. Ancak Avrupa'nın içinde bulunduğu ekonomik kriz, Akdeniz çanağında yer alan ve Türkiye'nin çimento ihracatında önemli bir pazarı olan Mısır, Tunus, Fas, Cezayir gibi ülkelerin yaşadığı sosyal değişimler, Irak ve Suriye pazarında yaşanan gelişmeler ihracatı son yıllarda olumsuz etkiledi ve bu etki hala devam ediyor. Dolayısıyla 2014 ihracatının 2013 yılı (tahminen 700-750 milyon dolar) seviyelerinde olması bile sektör adma olumlu bir sonuç olacak. 


Dünya geneline kıyaslandığındaTürkiye'nin çimento ihracatındaki başarısı hiç kuşkusuz Türkiye'nin yurtdışı müteahhitlik alanında gösterdiği yüksek performansla paralel giden bir durum. Nitekim Türkiyeli müteahhitlerin gerçekleştirdiği büyük inşaat projelerinin yer aldığı Irak, Rusya, Libya, İsrail ve Orta Asya ülkeleri en çok çimento ihracatı yapılan ülkelerin başında geliyor. Bu arada çimento üretimi aşamalarında ortaya çıkan ve asfalt gibi bir takım dolgu malzemelerin üretiminde kullanılan ve ağırlıklı olarak Brezilya'ya ihracat edilen klinker üretiminde de dikkat çeken bir ülke Türkiye. 



KÂRLILIKTA SORUN VAR 


Yüksek üretim rakamları, yüksek iç tüketim ve başarılı ihracata rağmen çimento, 2013 yılında hafif bir artış görülse de, 2007'den bu yana karlılık sorunu yaşayan bir sektör. Bunun en önemli nedeni ise her yıl yükselmekte olan enerji fiyatları. Zira çimento üretiminde ısı ve elektrik olmak üzere kullanılan enerjinin maliyeti, toplam maliyederin yüzde 65-70'ni oluşturuyor. Dolayısıyla 2000 yılından bu yana devam etmekte olan enerjinin verimli kullanılmasına yönelik devlet destekli çalışmalarla birlikte alternatif enerji kaynaklarının oluşturulması için yapılacak yeni yatırımlar, 2014 yılı boyunca sektörün büyüme ve karlılık artışının dinamiklerini oluşturacak. 


Türkiye'de 49'u entegre tesis, 19'u öğütme ve paketleme tesisi olmak üzere toplam 68 çimento üretim tesisinde doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 15 bin kişi istihdam ediliyor.TÇMB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Güçlü: "Enerji maliyetleri düşerse kârlılık da artar" Ekonomimizin lokomotif sektörlerinden inşaat sektörünün önemli bir kolu olan çimento sektörü, ekonominin gelişme seyri ile paralel olarak gelişimini sürdürmektedir. Hükümetin izlemekte olduğu genel ekonomik programın çimento sektörüne yansımalarının olumlu olduğunu söyleyebiliriz. Kişi başına düşen gelir ile kişi başına düşen çimento tüketimi arasındaki pozitif korelasyon düşünüldüğünde GSMH yükseldikçe, çimento sektörünün büyüyeceğini söylemek yanlış olmaz. Hükümetten bazı teşvik ve desteklerle büyümenin daha da artacağı öngörüsündeyiz. 


Çimento sektörünce atıkların malzeme veya enerji geri kazanım amacıyla kullanılması ve bunlarla ilgili kuracakları yakıt hazırlama, kurutma ve besleme tesis veya sistemleri ile özellikle fırınların boşa giden atık ısının geri kazanılarak elektrik üretimine dönüştürülmesi projeleri ve büyük ölçekli verimlilik artırıcı projelerinin teşvik kanunu kapsamına alınması, izin ve lisans kolaylığı sağlanması uygun olacaktır. Eğer çimento sektörü enerji maliyetini düşürebilirse, karlılığını da artıracaktır. 

İhracat pazarında rakip olduğumuz ancak çevre sınır değerlerine uyum konusunda çalışma yapmayan ülkelere karşı rekabet edebilmek için ise; mutlaka ve mutlaka diğer birçok Batı Avrupa Ülkesinde olduğu gibi olduğu gibi rekabeti dengeleyecek tedbirler alınmalıdır. 


Dünya Özel Ek 


Geri Dön