22 / 12 / 2024

Datça'daki tarihi cezaevi müze olacak!

Datça'daki tarihi cezaevi müze olacak!

Muğla'nın Datça ilçesindeki Türkiye'nin en küçük ve deniz manzaralı cezaevi olarak bilinen ve 2002'de kapatılan tarihi cezaevi binasında yapılacak restorasyonun ardından cezaevinin 'Demokrasi Müzesi', bitişiğindeki yeşil alanın ise 'Sınırsızlık Meydanı' olarak kullanılacağı belirtildi...



Datça'da, 1900'lü yıllarda yapıldığı bilinen, 2002'ye kadar kapalı ve yarı açık cezaevi olarak kullanıldıktan sonra mülkiyeti kişilere geçen ve 2 yıl önce Datça Belediyesi'nce 356 bin TL'ye kamulaştırılan tarihi bina için restorasyon kararı verildi. Bina 'Demokrasi Müzesi'ne, bitişiğindeki yeşil alan ise 'Sınırsızlık Meydanı'na çevirilecek. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra CHP eski Genel Başkanı Bülent Ecevit'in tutuklu kaldığı dönemde hapis yatmak istediği cezaevi olarak da bilinen eski cezaevinde çevre temizliği için çalışmalara başlandı. 4 odalı, yaklaşık 80 metrekarelik kapalı alana sahip olan ve bahçesiyle birlikte 330 metrekarelik alanı kaplayan cezaevi, bitişiğindeki 300 metrekarelik yeşil alanla birleştirilecek.

Milliyet Gazatesi'nde yer alan habere göre, Datça Belediye Başkanı CHP'li Gürsel Uçar, cezaevi binasında başlatılan çalışmaları yerinde inceledi. Datça Cezaevi'nin, Datçalılar için özel öneme sahip olduğunu söyleyen Uçar, "Datça Eski Cezaevi bir süredir vatandaşların özel mülkiyeti bir evdi. Uzun süre cezaevi olarak kullanıldı. Bir süredir boş bulunuyordu. Belediye olarak burasını kamulaştırdık. 356 bin TL'ye vatandaştan satın aldık. Burayı kültür mirası olarak, gelecek kuşaklara aktarmak için ve insanların kendilerini anlatacağı, düşüncelerini dile getireceği bir alan olarak Datça'ya kazandırmak için çalışıyoruz. Gösteri ve basın açıklamaları burada yapılacak. Restorasyon çalışmalarına çevre düzenlemesi ile başladık. En kısa sürede tamamlamayı planlıyoruz. Eski cezaevi, Datçalıların anılarında yer alıyor. Bu nedenle cezaevi ismi ile yaşatılmasının doğru olacağı inancındayız. Datça'da eskiden insanlar suç işleğinde, 'Seni kavak yanına gönderim' diye birbirlerine takılırlardı. 'Kavak yanı' denilen yer burasıydı" dedi.
 


Geri Dön