Değerli Konut Vergisi, Anayasa’ya aykırı mı? Uzman isim açıkladı!
Değerli Konut Vergisi’nin Anayasa’ya aykırı olup olmadığı konusu bir süredir gündemde yer alıyor. Dünya gazetesi Köşe Yazarı Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, bugünkü yazısında daha önce de yazdığı Değerli Konut Vergisi’nin Anayasa’ya aykırı olup olmadığına dair bir yazı kaleme aldı.
Değerli Konut Vergisi’nin ne olduğu arama motorlarında sıklıkla araştırılıyor. Emlak vergisinden farklı olarak vergi değeri belli bir miktarın üzerinde olan konutları vergilendirmeyi amaçlayan vergiye Değerli Konut Vergisi deniyor.
Dünya gazetesinden Köşe Yazarı Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar da, daha önce de kaleme aldığı “Değerli Konut Vergisi, Anayasa’ya aykırı mı?” yazısının devamı niteliğinde olan “Değerli Konut Vergisi, Anayasa’ya aykırı mı? (II)” yazısını kaleme aldı. İşte o yazı...
“Geçtiğimiz haftaki yazımda, Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) farklı olarak (AYM t.18 Mayıs 2023, E.2020/11 ve E.2020/42) değerli konut vergisinin (DKV) Anayasa’ya aykırı olduğu düşüncesinde olduğumu belirtmiştim. Ayrıca, DKV’nin emlak vergisinden (EV) farklı bir vergi olmadığı, verginin ekonomik güçle orantılı olması ilkesine aykırı olduğuna ilişkin açıklamalarda bulunmuştum.
Bugünkü yazımda, DKV’nin mülkiyet hakkını neden Anayasa md.13’e aykırı biçimde sınırlandırdığı yönündeki değerlendirmemle ilgili bazı bilgileri yazmak istiyorum.
DKV SOSYAL AMAÇLI BİR VERGİDİR
1.Türkiye’nin sisteminde vergi, “kamu giderlerini karşılamak için” alınabilir. Buna karşılık DKV esasen sosyal amaçlı bir vergidir. DKV bir servet vergisidir ve servet üzerinden alınan vergilerin temel hedefi, toplumda servetin tekrar dağıtılmasına hizmet etmektir.
Fakat, sonuçta DKV yoluyla gelir elde edildiğinden, belli ölçüde kamu giderlerini karşılama hedefi de mevcuttur. 2. DKV, değerli konutun geliri üzerinden alınmaz. Bizzat kendisi üzerinden alınmaktadır.
Yani, temelde değerli konutun “özü” vergilendirilmektedir: Servet üzerinden sağlanan gelir, gelir üzerinden alınan vergilerin (örn. gelir vergisi) hususudur. Mükelleflerin, DKV’yi, -hatta üzerinden gelir vergisi ya da kurumlar vergisi alınmış gelirleriyle ödemesi, DKV’nin temelde değerli konutun temelini vergilendirdiği gerçeğini değiştirmez.
Bir servet vergisi ne kadar fazla olur ve mükellefin diğer gelirleriyle ödenemez hale gelirse (örn., ödenebilmesi için o servetin tümüyle veya kısmen elden çıkartılmasını/satılmasını gerektiren bir servet vergisi), o kadar mülkiyetin özüne dokunur.
Bu yüzden, servet vergisi oranlarının her daim düşük olması gerekir. Sosyal hedef, mülkiyet hakkının korumasız kalmasına neden olamaz. Değerli konutlar, ayrıca EV’nin de (/ bina vergisi) konusudurlar.
Emlak Vergisi Yasası md.8, f.1 gereğince, bina vergisinin oranı meskenlerde binde bir, 5216 sayılı Yasa’nın uygulandığı büyük şehir belediye sınırları ve mücavir bölgeler içinde binde 2’dir. DKV’de ise, yükselen oranlı tarife söz konusudur: DKV konusu meskenin değerine göre binde 3, binde 6 ve binde 10 şeklinde 3 basamaklı bir tarife yapısı vardır.
TAŞINMAZIN DEĞERİNE GÖRE ORAN DEĞİŞİYOR
Bu kapsamda, binde 2’lik EV üzerine DKV geldiğinde, taşınmazın değerine göre toplam oran binde 5 ile binde 12 arasındadır. Söz konusu oranlar, somut olayın özelliklerine göre kimi istisnalar dışarıda bırakıldığı zaman, mülkiyet hakkının temeline dokunan oranlar değildir. Bu yüzden, bana göre, DKV’nin mülkiyet hakkının özüne dokunduğu kabul edilemez.
3.DKV, mülkiyet hakkını ölçülülük ilkesine aykırı bir biçimde sınırlandırmaktadır: Ölçülülük ilkesi gereğince, mevcutta EV konusu bir meskeni DKV’ye tabi tutarak mülkiyet hakkını mükerrer vergi ile sınırlı hale getirmenin, DKV ile izlenen hedefe ulaşmaya uygun (/elverişli), bu hedefe ulaşmak amacıyla kullanılabilecek araçlar arasından mülkiyet hakkını minimum sınırlandıranı (gerekli) ve hedefle orantılı bir ilişki içinde olması gerekir.
Mülkiyet hakkının özüne dokunma yasağı yüzünden servet vergisinin oranının oldukça düşük olması zorunluluğu, yalnızca servet vergisi aracılığıyla elde edilen kamu gelirinin düşük olmasına yol açmaz. Aynı zamanda ulaşılmak istenen sosyal hedefin de (/serveti toplumda yeniden dağıtmak) etkisini düşürür.
O yüzden DKV, hem fiskal hem de sosyal hedefe tamamen değil, sınırlı ölçüde ulaşmaya uygun bir araçtır. DKV, kamu geliri sağlamayla serveti toplumda tekrar dağıtma amaçlarına ulaşmak için kullanılabilecek araçlar arasından mülkiyet hakkını minimum sınırlandıran (/gerekli) araç değildir. Zira, üzerinden servet vergisi alınabilecek pek çok başka servet öğesi bulunmaktadır.
“Değerli konut” üzerinden 2 kere vergi almak yerine, hiç servet vergisi konusu yapılmamış diğer araçlara eğilmek gerekir. DKV ile ulaşılmak istenen hedeflerle DKV arasındaki ilişkiye gelince, bu hususta iki noktada orantısızlık vardır: (i)DKV konusu evin, mükellefçe kullanılıp kullanılmadığı göz önüne alınmamaktadır. Mevcut sistemde, birinin ülke sınırları içinde birden fazla mesken nitelikli taşınmazı varsa, yalnızca en düşük değerli mesken nitelikli tek taşınmazı DKV’den istisna olur.
(ii) DKV’ye tabi evler, 2023 yılı açısından vergi değeri 9 milyon 967 bin TL üzerinde olan taşınmazlardır. Enflasyonun uzun süredir minimum yüzde 65 olduğu enflasyonist bir ortamda, pek çok evin değeri 9 milyon 967 milyon TL’nin üzerine çıkmış ve DKV’ye tabi olmuşlardır. Bu kapsamda, DKV’nin getirilmesindeki “değerli”lik niteliği, artık işlevini yitirmiştir. AYM’nin t.23 Temmuz 2003 ve E.2003/48 sayılı kararında da ifade edildiği üzere, vergi yükünün dengeli, adaletli, ölçülü ve eşit bir şekilde dağıtılması gerekir.”
Ticaret Bakanı Yardımcısı Gürcan’dan emlak sektörüne ilişkin çok konuşulacak açıklama!
İlk konutunu almak isteyenlere müjde! 1.20 faizli konut kredisinde detaylar peş peşe açıklandı!
100 milyon adet yeni para basıldı! Resmi Gazete’de yayımlandı!