Depreme dayanıklı binalar yapalım, zararı en aza düşürelim!
Yönetmeliğe uygun olmayan ve çürük binaların yıkılarak yerlerine deprem yönetmeliğine uygun binaların yapılması gerekiyor. Yerel yönetimlerin ellerindeki tüm projeleri bir kenara bırakıp deprem konusuna, dolayısıyla deprem gerçeğine odaklanmaları gerekiyor.
Dünya Gazetesi köşe yazarı Ali Eskalem, bugünkü yazısında KOBİ’lerin arsa problemi ve OSB sorunununu, kentsel dönüşüm sorunlarını kaleme aldı. İşte o yazı...
Bu köşeden zaman zaman yazmaya, kentin sorunlarını gündemde tutmaya çalışıyoruz. Tabii ki kentin sorunları fazla; ulaşım, çevre, turizm, sanayicinin KOBİ’lerin arsa problemi, OSB sorunu gibi sayabileceğimiz bir sürü sorun var önümüzde. Önce Elazığ depremi ile gündeme gelen Kahramanmaraş, şimdi İzmir depreminin ardından, deprem yine gündemin birinci maddesi. Deprem, Kahramanmaraş’ında üzerinde yer aldığı Doğu Anadolu fayını tekrar hatırlattı. Kent, gerçek sorunun deprem olduğu gerçeği ile bir kez daha yüzleşmek zorunda. Doğu Anadolu fay hattı üzerinde bulunan Kahramanmaraş’ta olası bir deprem için hazırlıklar nedir bilen yok. İşin garip tarafı neyin beklendiğini de bilen yok. Diğer sorunlar gibi, saman alevi gibi bir an da gündem oluyor, üç gün sonra unutuluyor. Deprem birçok kentin olduğu gibi Kahramanmaraş’ın da bir gerçeği, kafamızı kuma gömerek bu gerçekten uzaklaşamayız. Gerçeği görmek zorundayız.
Deprem Araştırma ve Risk Yönetimi Merkezi Müdürü ve Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Öğretim Üyesi Alican Kop, Kahramanmaraş’ın Türkiye’de deprem riskinin en yüksek olduğu iller arasında ilk sırada yer aldığını söylerken, 7 şiddetindeki bir depremin Kahramanmaraş’a etkisinin 8-9 olacağını ifade ederek, aslında durumun ne kadar vahim olduğunu gözler önüne serdi. Zaman zaman ilimizde depremle ilgili çalışmalar yapılıyor. Elazığ depreminden sonrada çeşitli toplantılar düzenlendi. Deprem tatbikatı, deprem olduktan sonra yapılacaklar ve kurtarma tatbikatları yapıldı. Çalışmaların geneli, depremden sonra yıkılacak binalardan insanların nasıl kurtarılacağına yönelikti, bununla ilgili tasarlanmış senaryolardı.
Bundan sonra depremde yıkılmayacak evleri, enkazda kalmayacak insanları konuşmak istiyoruz. İnsanlar diri diri mezara gömüldükten sonra değil, deprem olmadan, çürük binaların yıkılarak, depreme dayanıklı binaların yapılması gerekliliği var. Ciddi olarak kentsel dönüşümün biran önce Kahramanmaraş’ta başlatılması gerekiyor. Bununla ilgili çalışmalar yapıldı ama akıbetinin ne olduğunu kimse bilmiyor. Uzmanlara bakıldığında Kahramanmaraş’ta 7 şiddetinde deprem bekleniyor. Böyle bir deprem beklenirken, hala gözle görünür bir şeyler yapılmaması garip değil mi? Tüm bu çalışmalara baktığımızda “tedbir nerede”, tedbiri gören yok. Çünkü tedbir, yönetmeliğe uygun olmayan ve çürük binaların yıkılarak yerlerine deprem yönetmeliğine uygun binaların yapılmasıdır. Yerel yönetimlerin ellerindeki tüm projeleri bir kenara bırakıp deprem konusuna, dolayısıyla deprem gerçeğine odaklanmaları gerekiyor. Deprem kenti olarak, depreme ne kadar hazır olduğumuzu tartışmamız gerekiyor, sadece arama kurtarmaya odaklanmış bir deprem çalışması doğru değil. Müteahhitlerin insanlara canlı mezar yapmalarına izin vermeyelim. Depreme dayanıklı binaları yapalım, depremleri en az zararla atlatalım. Uzmanların açıklamalarına göre, deprem adım adım geliyor. Tedbirleri almak için deprem olmasını beklemeyelim. Hani diyorlar ya, “Deprem öldürmez, binalar öldürür”. O zaman binaların bizleri öldürmesine izin vermeyelim.
Bir an önce kentsel dönüşüm yapılmalı, deprem olduktan, enkaz altında kaldıktan sonra değil. “Şimdi sesimizi duyan var mı”? Ses verin…
Şeref Oğuz’un söylediği gibi: “Afet öncesine odaklanmalıyız. Hz. Nuh gemisini, yağmur başlamadan önce yapmıştı. Bu sayede tufan geldiğinde onu yönetebildi. Biz ise afeti yönetmiyor, enkaz kaldırıyoruz. Neler olacağını tespit ediyor ama tedbir almıyoruz.”