22 / 11 / 2024
fuzul

Depremin zararlarını azaltmanın tek yolu güvenli yapılar!

Depremin zararlarını azaltmanın tek yolu güvenli yapılar!

17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde konuşan İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Sakarya Şube Başkanı Hüsnü Gürpınar, “Depremlerde insanların uğrayacağı maddi ve manevi zararları azaltmanın tek yolu güvenli yapılar yapmaktır” dedi.




İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Sakarya Şube Başkanı Hüsnü Gürpınar, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 17’nci yıldönümünde vatandaşları ve kamuoyunu depreme karşı bilgilendirmek amacıyla basın toplantısı düzenledi. Konuşmasının başında ülke topraklarımızın yüzde 93’ünün aktif deprem kuşağı üzerinde olduğunu ifade eden Başkan Gürpınar, nüfusumuzun da yüzde 98’inin deprem riski altında yaşadığını söyledi. Gürpınar, “Ülkemiz ekonomisini tahrip eden, insanlarımıza büyük acılar yaşatan, on binlerce insanımızın, yaralanmasına, sakat kalmasına ve ölmesine sebep olan 17 Ağustos 1999 hafızalarımızda ‘Büyük acılar ve çaresizlik duygusuyla’ anılan bir tarih olarak yerini aldı” dedi.


‘DİKKATE ALINMADI’

Yaşanılan her depremden sonra olduğu gibi 1999 depreminden sonra da ülkemizin deprem gerçeğinin enine boyuna tartışıldığı söyleyen Gürpınar, “Bilim adamları, üniversiteler, meslek odaları, duyarlı siyasetçiler ve basınımız, deprem gerçeğine uygun politikaların geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi için kendi çapında sorumluları uyardı. Konuyla ilgili raporlar hazırlandı ve öneriler sunuldu. Bu anlamda yapılan; Depremin hemen ardından 21 Mart 2000 tarihinde kurulan ve başarılı Bilimsel çalışmalar yapan Ulusal Deprem Konseyi çalışmaları dikkate alınmamış olup, Konsey 2007 yılında Başbakanlık genelgesiyle kaldırılmıştır” ifadelerini kullandı.


‘BİLİNMEYEN YOKTUR’

Sözlerinin devamında yapılan çalışmaları sıralayan Gürpınar, “Bayındırlık Bakanlığı koordinatörlüğünde 2004 yılında çalışmalara başlayan Deprem Şurasının bilimsel raporları dikkate alınmamıştır. 2004 yılında "Türkiye İktisat Konseyi Afet Yönetimi Grubu Raporu" hazırlanarak ilgililere sunulmuştur. Yapılan bu çalışmalar ışığında; ülkemizde deprem konusunda bilinmeyen yoktur, çalışmalar sonrası ortaya çıkan çözüm önerilerinin uygulanmasını ilgililerden talep ediyoruz” diye konuştu.


‘ÇALIŞMALARDA YER ALDIK’

İnşaat Mühendisleri Odası’nın 1999 yılı Gölcük-Sakarya ve Düzce Depremlerinden sonra konu ile ilgili yapılan her girişim içinde yer aldığını ve görüşlerini bildirdiğini ifade eden Gürpınar, “İnşaat Mühendisleri Odasına göre temel sorun, yapı üretim sürecinin ve mesleki uygulamaların niteliksizliği ve denetimsizliğinden kaynaklanıyordu. Maalesef bu konuda ortaya çıkan bu temel noksanlıkların giderilmesi için yeterli yasal düzenlemeler bu güne kadar yapılmamıştır. Merkezi hükümetlerin ve yerel yönetimlerin ilgi ve yetki alanına giren konulardaki duyarsızlığı, önümüzdeki tarihlerde olacak depremlerde, özellikle beklenen ve ilimizi de etkileyecek İstanbul Depreminde, toplumun önüne yeni yıkımları beklemek dışında başka bir sonuç bırakmamaktadır” dedi.


‘İKİ TEMEL YOLU VAR’

Ülkemizi depreme karşı hazırlamanın iki temel yolu bulunduğunu belirten Gürpınar, “Birincisi mevcut yapı stokumuzun iyileştirilmesi, güçlendirilmesi, ikincisi ise yapı üretim sürecinin denetlenmesidir. İlki mevcut olumsuzluğu azaltmayı amaçlamakta, ikincisi ise geleceği kazanmakla ilgilidir. Ülkemizde ve ilimizde sağlıklı bir yapı envanteri yoktur. Yapı stokumuzun yüzde 60’nın 20 yaş ve üzeri yapılardan oluştuğu, bunların büyük bölümünün ise ruhsatsız olduğu ve mühendislik hizmeti almadan üretildiği bilinmektedir. Bu gerçeklik kentsel dönüşüm gibi kavramları, bunlarla ilgili yasal düzenleme ve uygulamaları gündeme taşımıştır” diye konuştu.


KENTSEL DÖNÜŞÜM

Sözlerinin devamında Kentsel Dönüşüm olarak bilinen afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında konuşan Gürpınar, “Yasa tasarısı meclis gündemine geldiğinde kamuoyu ile paylaşıldı ve dolayısıyla üzerinde yeterince çalışılmadan aceleye getirilmiş bir yasa olarak yürürlüğe girdi. Yasa tasarısı hazırlık aşamasında kamuoyu meslek örgütleri-üniversiteler ve sivil toplum örgütleri ile tartışılmadan, fikir alışverişi olmadan hazırlanmış olmasına rağmen; Yasanın şehirlerin yapı kalitesinin artırılmasına sebep olacak bir fırsata dönüştürülmesini ümit ve arzu ettik. Ancak bu güne kadar yapılan uygulamalarda; Kentsel Dönüşüm ile ilgili süreç, tam bir keşmekeş içinde yürütülmektedir” diye konuştu.


‘TEDBİRLERLE MÜMKÜN’

Felaketin önlenmesinin tedbirlerle mümkün olduğunu ifade eden Gürpınar, “6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası kapsamında; Yapı stokumuzun iyileştirilmesi, önümüzdeki yıllarda yaşayacağımız depremlere hazırlıklı olmak adına, bugüne kadar geçen süre içinde, ilimizde ciddi bir çalışma yapılmadığını, yapılan çalışmalarda da deprem riskinin birinci öncelik olarak ele alınmadığını, Erenler – Sapanca ve Hendek ilçelerinde yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarında bu hususu net olarak görmekteyiz. Felaketin önlenmesi tedbirlerle mümkündür. Tedbirlerde sorumlularınca alınır. İnsanları deprem öldürmez, binalar öldürür, gerçeğinden hareketle; İlimizdeki mevcut yapı stokunun depreme dayanıklı hale getirilmesini istiyoruz. Zira; depremlerde insanların uğrayacağı maddi ve manevi zararları azaltmanın tek yolu güvenli yapılar yapmaktır” dedi.


‘DİSİPLİN ALTINA ALINMALI’

Müteahhitliğin disiplin altına alınması gerektiğinide ifade eden Gürpınar, “Bu anlamda Müteahhitlik Yüklenici Yasası çıkarılmalı, bu yasada İnşaat Müteahhitleri iş gruplarına göre ihtisaslaşmalı ve yapacakları işlerin büyüklüğüne göre sınıflandırılmalı, sahip olmaları gereken asgari eğitim, iş tecrübesi, teknik donanım ve kapasite, mali durum-idari yapı ve personel şartları tanımlanmalı, Mühendislik teknik gücüne dayanmadan müteahhitlik yapılması engellenmeli ve müteahhitlik geçici bir organizasyon olmaktan çıkarılmalıdır. Burada bir hususu belirtmekte fayda var. 28 Avrupa Birliği (AB) ülkesinde müteahhit sayısı 25 bin, ülkemizdeki müteahhit sayısı 300 bin, ülkemiz ile eşit büyüklükteki Fransa’da müteahhit sayısı 2 bin,bu durum yasal düzenlemeler ile çözülmeli” diye konuştu.


‘BAŞARILAR DİLERİZ’

Depreme hazırlıklı olmak ve toplumu bilinçlendirmek için yapılması gereken çalışmalara da değinen Gürpınar, “17 Ağustos 1999 Depremi yıldönümlerinde; Valilik ve Büyükşehir Belediyesi organizasyonunda, eşgüdüm içinde bir merkezden, geniş kapsamlı ve faydalı olabilecek etkinlikler düzenlenmesi temenni ve beklentisi ile 17 Ağustos 1999 felaketinde kaybettiğimiz deprem şehitlerimizi rahmetle anarak, çalışmalarınızda başarılar dileriz” dedi.


‘YÜZ BİNİ AŞKIN İNSAN’

Sözlerinin devamında, son yüzyılda ülkemiz coğrafyasında meydana gelen depremlerde yüzbini aşkın insanın hayatını kaybettiğini ifade eden Gürpınar, “İnşaat Mühendisleri Odası deprem gerçeğini ve deprem tehlikesini unutturmama ısrarını, güvenli ve sağlıklı yapılaşma konusundaki kararlılığını sürdürmeye devam edecektir. Yapılan son değişikliklerle meslek odalarının devre dışı bırakılması, yapı üretim sürecini denetimsizliğe mahkûm etmiş, güvenli yapı üretimini engelleyecek sonuçları ortaya çıkarmıştır” dedi.


DÜNDEN BUGÜNE

17 Ağustos 1999 Depremi ile ilgili Sakarya'da meydana gelen hasar durumu bilgilerini de veren Gürpınar, “Ağır hasarlı: 25 bin 543, orta hasarlı 19 bin 841, az hasarlı ve hasarsız: 48 bin 582. Bugünkü mevcut durum; ağır hasarlı binalar yıkıldı. Orta hasarlı binalardan halen onarım ve güçlendirmesi yapılmayan 312 adet konut-bağımsız bölüm, 13 adet iş yeri, 9 adet depo olmak üzere toplam 172 adet binanın onarım ve güçlendirmesi yapılmamıştır. Bu binalarda iskan edilip edilmediğinin takibi belediyeler tarafından sağlıklı yapılmamaktadır. Az hasarlı veya hasarsız binalardan 4 ve 5 katlı olan yaklaşık 20-25 bin civarında bağımsız bölüm, bina bazında takribi 7 bin 500 adet bina bugün yürürlükte bulunan deprem yönetmeliğimizin istediği güvenlik şartlarını sağlamamaktadır. Bu binalar önümüzdeki tarihlerde olacak depremlerde, potansiyel tehlike olarak karşımızda durmaktadır” diye konuştu.


OKULLARDA DURUM

Sözlerinin sonunda uzun zamandır gündemde olan hasarlı okullar konusuna da değinen Gürpınar, “Depremden sonra 50-55 adet civarında okul binasının güçlendirmesi yapılmıştır. 40 adet okul binasının onarım ve güçlendirme projesi hazırlanmış olup onarım ve güçlendirme yapılması veya yeni yapımı için bakanlıktan ödenek ve onay beklenmektedir. Halen ihalesi yapılan 2 adet okulun onarım ve güçlendirmesi devam etmektedir. Geriye kalan 130 adet okulun güvenlik incelemesi yapılacaktır. Bunlardan 50 adet okulun tahkikinin ve projesinin yapımı bakanlık tarafından üstlenilmiş ve bakanlıkta bu çalışmaların devam ettiği ifade edilmektedir” diye konuştu.


Yeni Sakarya


Geri Dön