Emlak Yasası sektöre prestij kazandıracak!
İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektör Yardımcısı Çengel, "Hizmet sektöründe imaj çok önemli ve geçmişten gelen imaj zedelenmelerini yeniden yaşatmamak gerekiyor. Gelecek günlerde yasalaşacak olan tasarı bu yönüyle çok önemli" dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bekleyen 'Lisanslı Emlak Komisyonculuğu ve Lisanslı Emlak Müşavirliği Yasası' sektöre disiplin getirecek. Yasa ile gayrimenkul sektöründe bugüne kadar uygulanmayan pek çok standart hayat bulacak. Yasayla birlikte gayrimenkul danışmanı olmak için üniversitelerin dört yıllık ilgili bölümlerinden, iki yıllık meslek yüksekokullarının 'emlak ve emlak yönetimi' programından ya da denkliği kabul edilen yurtiçi ve yurtdışı yükseköğretim kurumlarından mezuniyet şartı getiriliyor.
Süreci değerlendiren İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Özgür Çengel, "Yasa ile emlak müşavirliği ve emlak komisyoncusu konuları ayrılıyor. Emlak müşavirlerinin üniversite eğitimi almış olmaları gerekiyor. Eski dönemlerde olduğu gibi bir masa, sandalye ve telefonla emlakçılık yapılmıyor. Sektördeki talep de artık bu yönde. Tüketiciler de bilinçlendi. Dolayısıyla bu teklifi yasalaşmasını çok doğru buluyorum. Çünkü sektörde en önemli eksikliğin yani saygınlık problemini ortadan kaldıracağını düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
"REKABET GÜCÜMÜZ ULUSLARARASI ALANDA ARTACAK"
Yabancıların emlak pazarına girmesi ve Türk firmalarının yabancı firmalarla işbirliği yapmasının doğal karşılanması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Özgür Çengel, "Dünya küresel bir köy haline geldi. Global köy haline gelmek demek herkesin, her yerde, her işi yapabiliyor olması demek. Gayrimenkul sektörü çok kârlı bir sektör. Bu işi yapanlar da gayrimenkul alanlar da bu işten kâr ediyor. Her iki tarafın da kazandığı bir sektör. Pazar çok açık nitelikte. Herkesin girebileceği ama bizim yerel firmalarımıza da güç kazandıracak diye yeni teklif yasalaşarak güç kazandıracaktır diye düşünüyorum. En azından rekabet gücümüzü uluslararası alanda arttıracaktır diye düşünüyorum'' dedi.
Aracılık hizmetlerinin pazarlamanın temelinde olduğunu da belirten Prof. Dr. Çengel, '' Üniversitelerden pırıl pırıl gençler çıkıyor. Zannetmiyor musunuz emlak sektörüne göz atmıyor ve bu sektöre girmek istemiyorlar. Bu arkadaşlar iyi donanımlılar, yabancı dil biliyorlar, eğitimliler. Alaylı dediğimiz kişiler yeni model işletme stratejilerine geçmezlerse, zaten bu yasa yürürlüğe girdiği zaman bir şekilde piyasadan silinecekler. Bu çok önemli bir konu. Gayrimenkul sektörü Türkiye'deki lokomotif sektörlerden biri. Birçok sektöre de can veriyor. Bu sektörde artık kalifiye olmayan biri bugünün rekabet şartlarına göre barınma ihtimali yok" diye konuştu.
"BALON TEHLİKESİ YOK"
Yaklaşık 10 yıldır gayrimenkulde balon tartışmalarının yaşandığına işaret eden Prof. Dr. Çengel, "Sürekli ne olacağı hakkında konuşuyoruz. Ama balonun patlaması için bazı makroekonomik değişkenlerin olması gerekiyor. Fiyatlar, inşaat maliyetleri, yapı denetimi artarken gelir düzeyleri sabit kalıyor. Bu açıdan belli bazı bölgelerde balon tehlikesi var. Arz talepten fazla. Ama bunu genellemek zordur. Sadece bazı lokasyonlardaki arsalar için balon tehlikesinin var olduğunu söyleyebiliriz. Ama bunu Türkiye geneline yaymak haksızlık olur. Kaldı ki, balon tehlikesini de önlemek için bir sürü yöntem var ve tedbir alınıyor. Bunlardan bir tanesi de şehirlerin cazibe merkezi haline getirilmesidir" diye konuştu.
"ŞİRKETLERİN FAİZSİZ TEKLİFLERİ CAZİP"
Bu günlerde konut satın alacaklara tavsiyelerde de bulunan Prof. Dr. Özgül Çengel, "Faizler arttı. Bankalardan kredi çekmek yerine inşaat firmalarının onların kendi finansman modellerini anlayarak, onlarla ortak bir finansman planı üzerinde çalışıp en azından faizden kazanıp inşaat firmalarının kendi finansman modelleri ile çalışmalarını öneririm. Benim mantığıma göre gayrimenkul için yatırım zamanı vardır ya da yoktur denilemez. Bana göre her zaman gayrimenkul için yatırım dönemidir. Çünkü kârlıdır, getirisi vardır, temel bir ihtiyaçtır. Türkiye'de cazibe merkezleri oluşuyor, konjektürel değişiklikler oluyor. Yani kısacası bankalara çok fazla bulaşmamak gerekiyor. Ama inşaat firmaları da bu rekabetçi piyasada iş yapabilmek için kendi finansman modellerini ortaya çıkardılar. Yatırımcılar ya da konut sahibi olmak isteyenler inşaat firmaları ile görüşsünler ve onların finansman modelleri ile ilerlemeye çalışsınlar" önerisinde bulundu.
İstanbul