13 / 11 / 2024

Endüstriyel yapı sektörü 2011'de büyüme bekliyor!

Endüstriyel yapı sektörü 2011'de büyüme bekliyor!

Kriz döneminde inşaat sektöründeki daralmayla sekteye uğrayan Türkiye endüstriyel yapı sektörü, 2010 yılında artan sanayi yatırımlarıyla birlikte 2011'de büyüme bekliyor




Global ekonomik krizle birlikte inşaat sektöründe yaşanan daralmadan olumsuz yönde etkilenen endüstriyel yapı sektörü, 2010 yıkıda ekonomideki düzelmeyle artan sanayi'yatırımları doğrultusunda 2011'den oldukça umutlu. Geçtiğimiz yıl inşaat sektöründe işlerin açılmasıyla askıya alınan birçok sanayi yatırımının tekrar gündeme gelmesi, prefabrik ve yapısal çelik sektörüyle paralel olarak endüstriyel yapılardaki hedefleri de yükseltti. Krizdeki durgunluk ve kredi maliyetlerindeki artış nedeniyle projelerini rafa kaldıran yabancı yatırımcıların da 2010'un ikinci yarısında ertelediği yatırımlarım tekrar gündeme alması, sektördeki bir diğer olumlu gelişme olarak göze çarpıyor. Yeni yatırımcıların krizin ardından Türkiye'ye yönelmesi ve fizibilitesini yaptıkları yatırımlara devam etmeleri, önümüzdeki dönemde yabana endüstriyel tesis yapı çalışmalarının hızla artacağı tahminini kuvvetlendiriyor. Günümüzde sanayi yapılarının yaklaşık yüzde 85'i prefabrikasyon teknolojisi ile yapılıyor. İnşaat sektöründe prefabriğin pazar payı ise yüzde 7-8 arasında değişiyor. Prefabrikasyon ürünlerinin bölgesel dağılımına baktığımızda ise en büyük payı yüzde 46'lıkbir oranla Marmara Bölgesi alıyor. Bunu sırasıyla yüzde 26'yla İç Anadolu ve yüzde 20 ile Ege ve Batı Akdeniz bölgeleri izliyor. Yapı elemanları, sektörde üretimin yarısına tekabül ederken; altyapı işleri ve çevre düzeni elemanları üretimi, diğer yarıyı eşit paylaşıyor. Prefabrik üretiminde en büyük talebi özel sektör oluşturuyor. Daha çok altyapı inşaatlarına yönelen kamu sektörünün prefabrik pazarından aldığı pay ise yüzde 25 dolayında bulunuyor.

Hızlı sürede yapılabilen prefabrikasyon yapılar, projenin devreye almması konusundaki süreyi kısaltması, beton kalitesinin kontrollü ve dayanımının yüksek olması gibi avantajları sayesinde endüstriyel yapılarda yaygın olarak kullanılıyor. Ayrıca yerli girdi kullanılması sayesinde diğer malzemelere göre daha ucuz olan prefabrik sektöründe, ihracat ise son dönemde proje bazlı çalışmalarla dikkat çekiyor. Ağırlıklı olarak ürün bazlı ihracat gerçekleştiren sektördeki bazı firmalar, son yıllarda Ortadoğu ülkeleri ve Türk curmhuriyetlerinde proje bazında üretim tesisi kurarak üretim yapıyor. Yapı Merkezi firması tarafından Eylül 2009'da hizmete açılan Dubai metrosunun yanı sıra, Afa Prefabrik firması tarafından Libya'da 554 kilometrelik Sirth-Bin-gazi hızlı tren hattında yer alan bütün istasyon binaları, hangarlar ve servis yapılarının prefabrik olarak inşa edilmesi, bu kapsamdaki en son örneklerden birini oluşturuyor. 2009 yılında duran sanayi yatırımları, prefabriğin üst yapı elemanlannda yüzde 41, altyapı elemanlannda yüzde 40, betonarme elemanlannda yüzde 16 düşüşe neden oldu. Sektörde 2010 yılının dokuz aylık verilerine bakıldığında, prefabrike beton sektörünün 2009 yılında yaşadığı düşüşü, özellikle üstyapı elemanları üretiminde telafi etmeye başladığı görülüyor. 2010 yılının ilk dokuz ayında üstyapı elemanlan üretimi 2009 yılının aynı dönemine göre yüzde 47 oranın' da artış gösterdi. Altyapı elemanlan üretiminde artış olmazken, çevre elemanları üretimi sadece yüz de 1 oranında arttı. Beton direk üretiminde ise yüzde 28 oranında düşüş yaşandı. Buna göre 2010 'un dokuz aylık verilerine göre, toplam prefabrike beton üretiminde yüzde 17'lik bir artış kaydedildi.

Uygulamalar yayılmaya başlayan çelik yapıların toplam yapı sektöründe aldığı payda artış yaşanıyor. Türkiye'nin deprem kuşağında yer alması nedeniyle de endüstriyel yapı yatınmcıların çelik yapıya yönelimleri her geçen gün artıyor. Endüstriyel ve tek katlı yapılarda yüzde 30 pazar payına ulaşan yapısal çelik, endüstriyel olmayan az katlı yapılarda yüzde 25, çok kadı çelik yapılarda yüzde İlk pazar payına sahip bulunuyor. Avrupa'da ise endüstriyel yapıları en az yüzde 50'si çelik. Bu oran bazı ülkelerde yüzde 80'lere kadar çıkıyor. Bu rakamlarla karşılaştırıldığında yapılardaki çelik kullanım oranın pazar payının hala çok düşük seviyede olduğu Türkiye'de, bu oranın artan yatırımlarla önümüzdeki dönemde yükseleceği öngörülüyor. Krizle birlikte üretimde aksaklık yaşayan yapısal çelik sektörü, 2010 yılında üretimdeki hareketlenmenin 2011'de de artarak devam etmesini ümit ediyor. çelik inşaatı proje, imalat ve montaj aşamalarında vasıflı teknik eleman gerektiren bir sektör. Bu nedenle, çelik yapının nitelikli yönetmelik ve standartlara dayanarak ve altyapısı yeterli mühendislerce projelendirilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Sektör aktörleri, yeterli seviyede mühendis bulma konusunda sıkıntı yaşarken, çelik yapıyla ilgili çeşitli tanıtım ye eğitim seminerlerine ağırlık verilmesi gerektiğini söylüyor. çelik yapılarda kaydedilen gelişim malzeme fiyatlarını da etkiliyor. Bu durum da çeliği zor kullanılır bir malzeme haline getiriyor.

Sektör, yatınmların özendirilmesi için devletten destek bekliyor
Endüstriyel yapı sektörünün gelişiminde yeterli yolu alabilmesi için öncelikle sektördeki yatırımların özendirilmesi gerektiği görüşünü savunan sektör yetkilileri, devletin teşvik verdiği dönemlerde yatırıların arttığını belirtiyor. Ancak yatırım yapılacak arsa fiyatlarının yüksekliği endüstriyel yapı yatırımcıların oldukça zorluyor. Bu konuda sektörün devletten beklediği; yatırımcılara düşük mali yelli arsa temin ederek yatırımları teşvik etmesi. Yabana yatırımcıların da önemli bir kısmı arsa bedellerinin yüksekliği nedeniyle yatırım yapmaktan vazgeçiyor. Sektörde bazı yatırım projelerinin yetkin kişilerce doğru çözümlerle hazırlanmadığı için artan inşaat maliyetleri de sıkıntı yaratıyor. Yatırımcılar projelendirme aşamasında harcanan zaman ve paranın çok daha fazlasını, eksik proje ve yanlış planlama nedeniyle ödemek zorunda kalıyor. Bu nedenle endüstriyel tesis yatırımında projeci ve uygulayıcı firmanın tecrübesi ve yetkinliği çok büyük önem arz ediyor.
Dünya

 

 

 


Geri Dön