Ertuğrul Günay'ın Çanakkale için çılgın projeleri!
Funda Özkan, Akşam Gazetesi'ndeki bugünkü köşesinde "Ertuğrul Günay'ın Çanakkale için çılgın projeleri" başlıklı yazıyı kaleme aldı...
Çanakkale Kültür ve Turizm Müdürü Şinasi Haznedar hediye etti, 'Troia Hazineleri'ni!
Çiçek gibi açılan iki büyük sayfa.
Fotoğraflarına baktığım Hazine'nin büyük çoğunluğu dünyadaki 44 müzede, küçük bir bölümü İstanbul ve Çanakkale Arkeoloji Müzesi'nde.
Schliemann'ın 1870'ler, 1880'lerde bulduğu takılarla fotoğraf çektiren eşi Sophia Schliemann'nın kartpostalını da hediye etti, Şinasi Haznedar.
Kartpostala bakıp kaçırılan eserler için ağlamak da var ama Şinasi Haznedar'ın anlattıklarıyla geleceğe dair umutlanıyor insan. 'Belki bu eserler anavatanlarına geri dönecek' diyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Çanakkale için 'çılgın projelerini' açıklamıştı. İstanbul ve Ankara'nınkilerle karşılaştıracak değilim ama Çanakkale'ninkiler hayata geçirildiği zaman büyük bir dönüşüm olur.
Troia Antik Kenti'nin hemen girişinde açılacak müzenin ihalesi bu yılsonuna kadar yapılacak.
Brezilya'daki dev İsa heykelinin benzeri dev Hector heykeli yapılacak.
Hamidiye Tabyası'nda 105 dönümlük araziyi Genelkurmay, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na tahsis etti. Sözleşmedeki, sadece kültürel amaçlarla kullanılması ve üçüncü şahıslara devredilmemesi maddeleri bu dev alanın en büyük şansı. Mevcut Arkeoloji Müzesi son derece yetersiz, çoğu eser depoda tutuluyor. Çanakkale'nin mevcut kültür merkezi de şehre pek de yakışmıyor. Bu alan, bu iki ihtiyacı giderir, belki. Dördüncü çılgın proje de şu:
İstanbul'daki panoramik fetih müzesinin benzeri Çanakkale'de '1915 Müzesi' olarak yapılacak. Eceabat'ta panoramik müze için kamulaştırma yapıldı, artık geri sayıma geçildi.
Belediyenin granit balyaları
Geçen hafta bu köşede Çanakkale için 'Kentsel gelişimde kan ağlıyor' demiş ve şu yorumu da yapmıştım: Devletin gerekli altyapı yatırımlarını bugüne kadar yeterince yapmamış olması mı, en önemli neden Belki. Maalesef büyük bir sorunu daha var Çanakkale'nin. Kusura bakmasınlar, etkili ve yetkili olanların hemen hemen hepsi, sürekli birbirlerinin aleyhinde konuşuyor...
Övgülerini gönderenler kadar yerenler de... Had bildirmeye çalışanlar, özür dilememi isteyenler...
Belediye Başkanı Ülgür Gökhan'ın sözlerini yerel bir gazeteden aktarıyorum: Çanakkale'nin eksiklikleri konusunda tespitlerin yapıldığını ve bunların çözüm önerileri ile birlikte geliştirilmeye çalışıldığını belirterek, 'Biz bunları biliyor ve her gün konuşuyoruz ancak Çanakkale dışındaki 3. şahıslara malzeme olacak kadar abartılmasını anlamak mümkün değil.
Bu söze ne desem boş. Sadece şunu eklemek isterim, turizm sezonunda, caddelerdeki döşenmeyi bekleyen 'granit balyaları' pek hoş duruyor.
Çevre ile Kültür Bakanlığı arasındaki fay hattı
'ÇANAKKALE'yi geçilmez kılan' savaşın yaşandığı Gelibolu'da, 'hurafelere' karşı gerçek tarihin savaşı dönem dönem alevlenir, sonra her şey aynı sistem devam eder.
Bu yılın ilk beş ayında 260 bin turist gitmiş, Çanakkale'ye. Yılsonuna kadar tahmin ise 600 bin kişiyi ağırlamak. Her yıl 2-2.5 milyon kadar insan da Milli Park alanına geliyor ama çoğunluğu geldiği gibi aynı gün şehre para bırakmadan, geri gidiyor.
Milli Park, Çevre Bakanlığı'nın. Bu bakanlık insanlara gelir kapısı açılsın diye üçer haftalık kurs düzenliyor ve kursu bitiren alan kılavuzu oluyor. Bir yanda uzman rehberler, diğer yanda alan kılavuzları.
Deniyor ki, alan kılavuzlarının büyük bir bölümü gelen ziyaretçi profiline göre davranıp başlıyor ak dedeleri, gökten inen kurtları anlatmaya.
Akşam