Fatih'teki Boğdan Sarayı yok olmak üzere!
Fatih'te voyvodalar için yaptırılan Boğdan Sarayı can çekişiyor. 515 yıllık binanın ayakta kalan son parçaları lastik deposu olarak kullanılıyor...
Moldova topraklarının Osmanlı’ya katılmasının ardından voyvodalar için Fatih’te inşa ettirilen Boğdan Sarayı, yok olmak üzere. Lastik deposu olarak kullanılan 5 asırlık tarihi yapının ayakta kalan son parçaları da ilgisizlik nedeniyle kötü durumda.
Boğdan Krallığı olarak bilinen Moldova topraklarının, Osmanlı İmparatorluğu'na bağlanmasıyla İstanbul’da, görkemli bir saray inşa ettirdi. Fatih Draman sınırlarında 1504'te inşa edildiği tahmin edilen Boğdan Sarayı, İstanbul’da o dönem ikamet eden Voyvodaların konsolosluk binası özelliğini taşıyordu. Boğdanlı temsilciler aynı zamanda bu sarayda ikamet ediyor, işlerini saraydan yürütüyorlardı. Zamanla eyalet yöneticilerinin saraydan taşınmasıyla, boş kalan Boğdan Sarayı yabancı konukların ağırlandığı bir mekan haline geldi. Ancak ne olduysa, 1784 yılındaki büyük İstanbul yangınından sonra oldu. İhtişamlı saray küle dönerken, bir anda atıl duruma geldi. Sarayın olduğu geniş arazi yangından sonra uzun yıllar bostan olarak kullanılırken, taş kalıntılarına ise dokulmadı. Cumhuriyet’in kurulmasından sonra hızlı nüfus artışından en çok Fatih bölgesi etkilendi. Sarayın olduğu bostan bölgesinde yapılaşma başlarken, 1950 yılından sonra hızla gecekondularla dolmaya başlayan bölgede Boğdan Sarayı’nın kalıntıları yok oldu. 1504'te hayata geçirilen Saray’dan geriye sadece birkaç metrekarelik kalıntı ayakta dururken, lastik deposu olarak kullanılan eksi saray bölgesi adeta yaşanan vandallığın merkezi durumda. Tarihi eserin kalan son parçası yok olma tehditi altında bulunurken, birkaç 100 metre ötedeki tarihi Tihtab Hamamı da, plansız yapılaşmanın kurbanı olmuş durumda. Bizans döneminde yapıldığı belirtilen ve Osmanlı döneminde hamam olarak kullanılan tarihi eserin üzerinde iki apartman yükselirken, kalan son parçaları ise Draman Caddesi’nde can çekişiyor.
‘Mimarlıklar ülkesiyiz’
Ortaya çıkan tabloyu Milliyet’e yorumlayan yüksek mimar Dr. Doğan Hasol ise geçmiş dönemlerden kalan tarihi ve kültürel varlıkların insanlık mirası olduğunu, din, dil, ırk, milliyet ayrımı yapılmadan korunmasının insanlık görevi olduğunu belirtiyor ve sözlerine şu şekilde devam ediyor; "Ülkemizde ne yazık ki zaman zaman farklı yaklaşımlara tanık oluyoruz. Boğdan Sarayı da tutarsız ayrılıkçı anlayışın çarpıcı bir örneğidir. Hiç kuşkusuz, Türkiye öncelikle bir mimarlıklar ülkesidir. Adı bilinen 42 uygarlık, 3 bin antik kent ve Dünya’nın Yedi Harikası’ndan ikisi bu topraklarda bize emanet edilmiş, emsalsiz bir arkeoloji ve mimarlık birikimidir. Anadolu’da olduğu gibi, başta İstanbul olmak üzere çeşitli dönem ve uygarlıkları yansıtan tarihsel, kültürel eserlere sahip çıkmalıydık"
Bir dönem Boğdan Beyliği (şimdiki Moldova toprakları) tarafından konsolosluk binası olarak kullanılan sarayın kalıntıları uzun süreden beri lastik deposu olarak kullanılıyor.