29 / 11 / 2024

Gaziosmanpaşa Yıldıztabya'nın yüzde 93'ü dönüşümde!

Gaziosmanpaşa Yıldıztabya'nın yüzde 93'ü dönüşümde!

Gaziosmanpaşa'da yaşanan kentsel dönüşüm belirsizliğine bir de acele kamulaştırma kararı eklenince dönüşüm, vatandaşlar için adeta arapsaçına döndü. Bazı vatandaşlar Kamulaştırma Kanunu'nun 27. Maddesi'ne dayandırılan karara tepki gösterdi.




Gaziosmanpaşa'da yaşanan kentsel dönüşüm belirsizliğine bir de acele kamulaştırma kararı eklenince dönüşüm, vatandaşlar için adeta arapsaçına döndü. Bakanlar Kurulu'nun riskli alan olarak gördüğü, Bağlarbaşı, Karlıtepe, Sarıgöl, Silahtarağa, Yenimahalle, Yenidoğan ve Yıldıztabya, mahallelerinde Gaziosmanpaşa Belediyesi'ne verilen yetki ile acele kamulaştırma yapılabilecek. Kentsel Dönüşüm'ün yapılacağı mahallelerde bazı vatandaşlar kira ödemekte zorlandıklarından dolayı dönüşüme karşı çıkıyor. Dönüşümü isteyenler ise yeni yapılacak alanlarda yeniden eski komşuları ile birlikte yaşamak istediklerini söylüyor. Bazı vatandaşlar da savaş ve benzeri durumlarda uygulanabilecek Kamulaştırma Kanunu'nun 27. Maddesi'ne dayandırılan karara tepki gösteriyor. Yapılan Kentsel Dönüşüm'de etkilenecek mahallelerden bir tanesi de Yıldıztabya Mahallesi. Mahallede Kentsel Dönüşüm ile ilgili vatandaşların yasal haklarını korumak adına dernekler de hizmet veriyor.


Asayiş problemimiz var


Gaziosmanpaşa'da ve mahallelerinde bir kentsel dönüşümün gerçekleştirilmesi gerektiğini ancak bu dönüşüm gerçekleştirilirken adalet çizgisinden sapılmaması gerektiğini söyleyen Yıldıztabya Mahallesi Muhtarı İsmail Korkmaz, "Gaziosmanpaşa ilçemizde riskli ilan edilen mahallelerden bir tanesi de Yıldıztabya. Yıldıztabya'nın neredeyse yüzde 93'ü kentsel dönüşümde. İslambey'den itibaren proje başlamış durumda. Daha sonra diğer mahalleler dönüştürülecek. Ben kentsel dönüşümün olması kanaatindeyim. Altyapımız yetersiz. Asayiş problemlerimiz var" dedi. 


Tek isteğimiz adalet 


Yaşanan Kentsel Dönüşüm'de vatandaşların en çok belirsizlikten yakındığını ifade eden İsmail Korkmaz, "Beş yıldan bu yana bu konularda belirsizlik var. Bize söylenen şu, kamuya ait alanlarda eğer sıkıntı doğarsa acil kamulaştırma yapılacak. Vatandaşın bire bir özel mülkü ile kamulaştırma olmadığı yönünde bilgimiz var. Ama doğru mu, değil mi bilemem. Buraya daha önce  TOKİ  de geldi. Bence dönüşümü TOKİ yapmalı. Yıldıztabya için Belediye Başkanı Erhan Erol döneminde bahsedilen projeler hayata geçecekse, altyapısı, ulaşımı, yap-boz tahtasına dönmeyecekse, asayiş sorunu olmayacaksa, vatandaşın ve mutluluğu için bu proje yapılmalı. Burada tek istediğimiz var adalet. Vatandaşın bir an önce belediye ile helalleşerek anlaşması gerekir. Vatandaşı mağdur etmeden anlaşma yapılacaksa başımızın üzerinde yeri var" açıklamasını yaptı. 


Bizi provokatör ilan ettiler 


Gaziosmanpaşalıların yasal yollardan hakkını korumasını sağlamak için dernek kurduklarını ifade eden Yıldıztabya Mahallesi Barınma Hakkını Koruma Dayanışma ve Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çelik ise, "Bizim derneğimiz 6306 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinin ardından mahallemizin ve ilçemizin o dönem 393 hektarlık alanının riskli alan ilan edilmesinden dolayı kurulmuştur. Neden biz böyle bir şeye ihtiyaç duyduk? Halbuki riskli alan ilan edilmeden önce daha farklı bir şekilde gelinmiş olsaydı, bizim yaklaşımımız farklı olurdu. Riskli alan deniliyor ama Gaziosmanpaşa'nın hemen hemen hiçbir yerinde riskli alan yoktur. Araştırmalarda bunlar belirtilmiştir. Yıldıztabya'nın kuzeyinde ve güneyinde taş ocakları vardır. Risk yoktur o yüzden. Biz bununla ilgili birçok toplantıya katıldık. Bu toplantılarda halkın yararına sorular sorduk ve provokatör ilan edildik. Biz ne kadar metrekare yerin var, ne vereceksiniz diye sormadık. Biz mesela tapu tahsisini sorsak hemen provokatör ilan edildik. Dışarı atıldığımız oldu toplantılarda. Sağcısına bizi solcu, solcusuna ise sağcı ilan ettiler. Hakkımızda bilgi kirliliği oluşturdular ama biz bunları aştık" dedi. 


Sınırsız vekalet verdiler 


Bir dönem sınırsız vekalet hakkı ile vatandaşın iradesinin zorda bırakıldığını söyleyen Süleyman Çelik, "İdare hak sahiplerine ön sözleşme imzalattı. Kemal Özenç, başkan Erhan Erol döneminde sınırsız yetkilerle donatılarak vekaletname aldı. Belediye adına vekil etmeden şahsına vekaletname verdiler. Özenç her hakka sahip oldu. Hak sahibi Özenç'in yerine takasa girip başka bir yerden daire alsa kimse bir şey diyemez. Bu imza atan hak sahiplerinden biri savcılığa gitse benim elimde sözleşme var dese savcı o kişiye çok kızar. Çünkü o ön sözleşmelerde şikâyetçi olacağın kişinin imzası bile yok. Bu belirsizliğin mücadelesini verdik. İnsanlar koşa koşa sözleşme verirken bizim toplantılarımızla bu sayı her gün düştü. Bir günde 100 kişi vekalet veriyorsa daha sonra günde 1 kişi gitmeye başladı. İdare bizi sevmez bu nedenle. Belediye bize konferans vermemiz için yer vermişti. Daha sonra bu yeri aldılar, kendilerine karşı hukuki mücadele verdiğimiz için" diye konuştu. 


Bunca telaş niye? 


Acele kamulaştırma Kanunu'nun savaş halinde gündeme geleceğinin altını çizen ve bu konu ile ilgili çarpıcı bir örnek vererek sözlerine devam eden Süleyman Çelik, "Bizim hukuki mücadelemizle davayı kazanma ihtimalimiz artınca iptal edilir korkusuyla iş Cumhurbaşkanı'na kadar gitti. Kamulaştırma Kanunu'nun 27. Maddesi'ne göre bu kanun çıkartıldı. Danıştay, 'Bu acele kamulaştırma, dava açanlar lehine bozulmuştur' derse dava açmayanlar bu işten çok kötü etkilenecek. Tüm insanların dava açması gerekir. Şimdi diyorlar ki Gaziosmanpaşa için acele kamulaştırma kararı çıkarıldı. Herkese sesleniyorum IŞİD'in attığı füzeler Gaziosmanpaşa'nın neresine düştü? Bunu söylesinler biz de savaş hali var diyelim. Niyet var ama içinde iyilik yok. Telaşları verilen sözlerin yerine getirilmesiyse bu vatandaşlarımız için çok kötü bir durumdur" şeklinde konuştu. Belediyenin açıklamasının tehditvari bir açıklama olduğunu savunan Çelik sözlerini şu cümlelerle sürdürdü; "Vatandaş pirinçe giderken eldeki bulgurdan olacak. İnsanlar ev sahibi ilken kiracı oldular.”




Ufuk ÇOBAN /Gazetemistanbul



Haber BirGün Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı;


Riskli alan kararının iptal edilmesinin ardından savaş halinde geçerli olabilen 27. maddeyle 'acele kamulaştırma' kararı verilen Gaziosmanpaşa'da mücadele yeniden başladı. Kararın hukuksuz olduğu belirtilirken, arsaların daha önce satıldığı iddia edildi.


''Afet Yasası'' kapsamında riskli alan ilan edilen Gaziosmanpaşa bu defa da acele kamulaştırma tehdidiyle karşı karşıya. Danıştay'ın riskli alan kararını iptal etmesinin ardından 10 Nisanda Bakanlar Kurulu'nun bölge için verdiği 'acele kamulaştırma' kararına yönelik bölge sakinlerinin tepkisi de mücadelesi de sürüyor.

 

Meclis'in aldığı bir savaş kararı olmamasına karşın, bölgedeki 10 bin hane için verilen acele kamulaştırma kararı 1939 yılında çıkarılan Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu ile gerekçelendirildi. Yaşam alanlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya olan mahalle sakinleri, sonuna kadar mücadeleye devam edeceklerini belirtti.


İstanbul'un en sağlam zeminlerinden

Riskli alan kararının gerçeği yansıtmadığını ve mücadelenin devam edeceğini belirten Pazariçi Mahallesi Kültür Derneği Başkanı Zafer Mertel, ''Japon Araştırma Enstitüsü'nün yaptığı çalışmalara göre, İstanbul'un en sağlam zeminlerinden biri olarak görülüyor. Belediye de bunun farkında, ama riskli alan kararı tamamen rantla ilgili verilen bir karar. Danıştay da bizi haklı buldu ve kararı iptal etti. Ancak saldırılar acele kamulaştırma kararı ile devam ediyor'' dedi.


Cerattepe'deki gibi dava açacağız

Gaziosmanpaşa Barınma Hakkı Meclisi Dönem Sözcüsü Korkmaz Aslan ise, kitlesel halk toplantılarına devam edildiğini ve dava açma hazırlıklarının hızlandığını belirterek şunları söyledi:

''Acele kamulaştırma kararı sonrası hızlıca bir değerlendirme yaptık ve planlama çıkardık. Şuanda geri dönüşleri toparlamaya çalışıyoruz. Mahalle bürolarımıza yurttaşlarımız dava dosyalarını bırakmaya başladı. Gaziosmanpaşa'da var olan hukukçular grubu da sürece dahil oldu. Birlikte bu süreci örgütlemeyi planlıyoruz. Cerattepe'deki gibi çok sayıda avukat ve vatandaşın dahil olduğu vekaletli ve toplu bir dava açacağız. Şu anda bize gelen geri dönüşler yüzlerce insanın davacı olacağı yönünde.''


Hak gaspı olarak görülüyor

Mahalle sakinlerinin bu kararları hak gaspı olarak gördüğünü belirten Karayolları Kentsel Gelişim Derneği'nden Cem Erdoğan ise, ''Amaçları kentsel dönüşüm, yurttaşların yaşam hakkı veya doğal afetlerde görecekleri zarar ziyan değil, ekonominin ana çarklarından olan inşaatlarını hayata geçirmek için arsa temin etmek. Bu arsalar da bugün alt sınıfın yaşadığı işçi ve emekçilerin barındığı mahalleler olarak göze çarpıyor. En kolay tasfiye edebileceklerini düşündükleri yerler buralar. Roman, Kürt ve Alevi yurttaşların yoğunluklu olarak yaşadığı mahalleler olarak, buralardaki yaşam tarzını da tasfiye etmeyi düşünüyorlar.''


Önceden mi satıldı mı?

Mahallelerin yurtdışındaki fuarlarda satıldığına ilişkin duyumlar aldıklarını belirten Erdoğan şunları söyledi: ''Aldığımız duyumlar çerçevesinde uluslararası emlak fuarlarında bizim mahallelerimizin projelendirilip satıldığını duyduk. Biz gidemiyoruz, ancak gidip gören ve bu bilgileri bize aktaran insanlar var. Ne acıdır ki; yurttaşlarının bütün haklarını hiçe sayıp uluslararası fuarlarda mahalleleri semtleri parsel parsel satmak. Oradaki insanları mağdur etmek, değersizce şehrin dışına atmaya çalışmak.''


BirGün


Geri Dön