23 / 11 / 2024
fuzul

Hasan Tahsin Kocabaş: Van depreminden sonra kentsel dönüşüm hassasiyetimiz arttı!

Hasan Tahsin Kocabaş: Van depreminden sonra kentsel dönüşüm hassasiyetimiz arttı!

Hasan Tahsin Kocabaş'ın köşe yazısına göre; Her ne kadar etkinliği tartışılsa da bir şehircilik bakanlığımız var. Bu bakanlığın da işi altyap" ve kentsel dönüşüm olan bir genel müdürlüğü, üç kentte de il müdürlüğü faaliyette.




ARTIK kesinlikle eminim. Sorunumuz büyük, çözüm belli, var, uygulayıcılar var ama bilmiyoruz. Belki de gerçekten bilmemiz istenmiyor... Belki de "birileri" bizim bu konuyu iyice öğrenmemizden dolayı zarara uğrayacak, öğrendiğimiz için bizi aldatamayacaklar... 

Özellikle Van depreminden sonra kentsel dönüşüm hassasiyetimiz arttı. 

Bugün her ne kadar etkinliği tartışılsa da bir "şehircilik" bakanlığımız var. 

Bu bakanlığın da işi sadece "altyapı" ve "kentsel dönüşüm" olan bir genel müdürlüğü, üç kentte de il müdürlüğü faaliyette. 

"Kentsel Dönüşüm" konusunda hepimiz hassasız, yenilenmek, daha sağlıklıya "dönüşmek" istiyoruz lakin kaplumbağadan bile yavaş ilerleyen bir süreç. 


Hele  İzmir  tam bir muamma... 

Belediyelerle bakanlık sürekli rekabette sanki... 

Oysa birlikte olabilseler diyeceğim ama? 

Dün yayınımda İzmir Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürü Erkan Yaşacan vardı. 

6306 sayılı yasayla şu belediyelerin meşhur 73. maddesini anlattı. Google Earth üzerinden İzmir'in çarpık, düzensiz yapılaşmalarını, kıyılardaki o tahribat kokan bitişik nizam çirkinlikleri gösterdi. 

Hatta Mogadişu'yu da tepeden değerlendirdi. 

Erkan Yaşacan'ın söylemlerini hep eleştirdim ama ne yalan yazayım samimi açıklamalarına rağmen kafamdaki "acabalar" azalmadığı gibi arttı ve bilinmezliklerin üzerindeki sis perdesi ağırlaştı. 


Aylardır konuşulduğu halde neden ortak netliğimiz yok? 

Bir yandan kentsel dönüşüm derken diğer yandan mevcut çirkinlikleri devam ettirmek müteahhitlere mi yoksa şehre mi kazandırıyor? 

Erkan Yaşacan'ın bir örneği çarpıcıydı. 

Bugün İzmir'in bazı yerlerindeki yorgun ve riskli apartmanların yıkılıp yenisinin yapılması, belki daha sağlam oluşuyla önemli ama bu 80 yaşında bir insanın ağzına bir porselen diş yapmak anlamına geliyor, bu yenilemedir kentsel dönüşüm değil. Yaşacan'ın düşüncesine ve verdiği örneğe katılıyorum. O zaman İzmir'de kentsel döşümün dört başı mamur yapılmasının engeli müteahhitlerin niyetine bağlı. 

Mevcut planların eskidiği, ıslah planlarınınsa iyice kötü sonuçlar verdiğini sanırım kimse inkar etmez. Örneğin Balçova Ata Caddesi'nde bulunan 6 katlı bir apartmanın yıkılıp yenisinin yapılması, Balçova'nın geleceğini rahatlatmayacak. Çünkü altyapı, trafik, otopark, yeşil alan ihtiyacını gidermiyor bu yeni bina. Kentsel dönüşüm dediğimiz hem eskiyi yenileyecek hem de artan her türlü ihtiyaca, geleceği de düşünerek cevap verecek. Kentsel dönüşüm planlamasında sadece ev değil camiden okula, hastaneden otoparka, dinlence alanlarından geniş sokak ve parklara kadar her şey olacak. 

Fakat İzmir'de yaşadığımız bu değil... 

Cebine üç beş bin lira koyan kendini müteahhit ilan ediyor mu? Ediyor. 

Eski binalar, mevcut yetersiz planlar kullanılarak yenileyip kentsel dönüşüm diye yutturuluyor mu? Evet. 

Yeşilyurt Ordu caddesinin üst taraflarında yapılan inşaatlar, yarın daha büyük sorunlara neden olacak ama müteahhitlerin o tükenmez rant hırsı ve yerel yönetimlerin öngörüsüzlüğü galiba itiraz olanaklarını da örtüyor. 

Müteahhit dernekleri, sadece birbirlerini idare edip, kentin geleceğini yok sayan yaklaşımlarından kurtulmaları gerekir. İzmir'de inşaat sektörünün tepeden tırnağa masaya yatırılması bence artık zorunlu. Kentsel dönüşüm konusu doğru dürüst anlaşılmadıysa galiba bunun nedeni, medyayı da kontrol altında tutan müteahhit lobisi. Ve onlar tatmin oluncaya kadar da İzmir'e rahat yok! Müteahhitlerin hepsi aynı değil mutlaka. Lakin ne yazık ki istisnalar da kaideyi bozmuyor işte. İzmir'de medya, ticaret, siyaset ve müteahhitlik ilişkileri sorgulanmadıkça kentsel dönüşüm de hayalden öteye geçemeyecek. Belediyelerle bakanlık arasındaki kara kedilerin miyavlaması da bu kara rant lobileri olsa gerek! Kentsel dönüşüm konusunda samimiyet, istek azlığı bunca belediye içinde sadece Narlıdere ve Karşıyaka belediyelerinin yetki almasından belli. Kentsel dönüşüme sadece bu ilçeler mi ihtiyaç duyuyor yoksa diğerlerinde inşaat lobileri mi daha doyumsuz? 

Bu konuda yazmaya devam edeceğim, hele de dün ünlü bir müteahhit "o karakolları ben yaptım" diye çirkin bir vurgu yaptı ya? Medya maymunları sussun, ben susmayacağım. İzmir'de de polisle iyi ilişkiler peşinde müteahhitler yok mu? 


Ege Telgraf / Hasan Tahsin Kocabaş


Geri Dön