Hıncal Uluç: Bu kış AKM var mı, yok mu?
Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç "Bu kış AKM var mı, yok mu?" konulu yazısını kaleme aldı
"Ben bu işi bir şekilde çözeceğim" demişti, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ve özel teşebbüsü işaret etmişti.
"Bu iş", AKM'nin kapılarının 2010-11 sezonunda açmasıydı.
Onunla son konuşmamızın üzerinden haftalar, hatta aylar geçti. Günay bir daha ağzına AKM lafını almadı. İma dahi etmedi. Anlayışla karşıladım. Referandum öncesi Başbakanıyla ters düşmekten kaçınıyordu. Oysa Allianoi konusunda Çevre Bakanı'na kafa tutabiliyor ve bu tavrı ve duruşu ile aydın kesimden büyük alkışlar alıyordu, o ayrı.. Başbakan da bu tartışmaya katılmamayı ve taraf olmamayı yeğliyordu. Ne var ki işler Çevre Bakanı'nın sözleri çerçevesinde yürüyor, Allinoi sular altında, Günay da sadece "Konuşmuş olmak"la kalıyordu. Ortada sanki bir danışıklı döğüş vardı.
O zaman bir kez daha düşündüm.
Günay, AKM konusunda da, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı ile de ters düşmüştü.
AKM Kültür Bakanlığı'na bağlıydı ama, restorasyon bütçesi 2010 Ajansı'ndan, yani Hayati Yazıcı'dan çıkacaktı.
Bilinen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın AKM'nin tamir edilmesine karşı olduğuydu. "Temele kadar yıkalım. Yanındaki otopark arsasını da ekleyelim. Uluslararası bir yarışma ile İstanbul'a sembol olacak yeni bir AKM yapalım" diyordu. Başbakan temelde haklıydı. Ne var ki, SİT ilan edilen mevcut binaya dokunmak mümkün değildi. Öyle değildi ki, içindeki ufak tefek ama çok yararlı düzenlemeler için dahi, kerameti kendinden menkul bir "İstemezükçü" sendika dava açınca, mahkemeler yürütmeyi durdurma kararı vermek zorunda kalmıştı.
Bakan Günay, bunun üzerine mevcut yapının taşına dokunmadan, hiçbir şey ekleyip çıkarmadan, olduğu gibi sağlamlaştırmak ve yenileştirmek üzerine bir plan hazırlatmış, ama 2010 Ajansı parayı gene vermemişti. Gerekçe "Ajansın işi 2010 sonunda bitiyor. Bu süre içinde restorasyonu yetiştiremeyiz" olmuştu.
Şimdi, herkesin üzerinde anlaştığı bir plan vardı ama, para yoktu. 50 milyon lira civarında bir para..
Dünya İkincisi olan basketbol takımına, kimseye sormadan, hatta telefon başında 20 milyon lira bağışlayan devlet, bale ve opera temsil edecek tek salonu olmayan Avrupa Kültür Merkezi İstanbul için 50 milyon lira vermiyordu.
Günay "Devlet vermezse işadamları verir" dedi bana.. "50 milyonu bölüştürürsek, çok küçük katkıları yeter, işi bitiririz."
Dedi ve unuttu. İki ihtimal vardı. Ya AKM konusunda da, Allinoi gibi bir danışıklı döğüş vardı.. Ya da..
Ben, bu unutkanlığı "Referandum öncesi başbakanla takışmamak özeni" olarak değerlendirdim ve sabırla bekledim. Başbakanın kendi projesinde ısrarlı olduğunu ve tamir projesine karşı çıktığını biliyordum. Tamir edilir ve kapılarını açarsa, bir daha kapatmak ve yıkmak hayal olurdu. Oysa "Böyle kapalı kaldığı takdirde, hele de anayasa değişikliğinden sonra başka bir yapıya bürünecek yargıdan yıkma izni almak mümkün olabilir" diye düşünüyor da olabilirdi. Günay'a "Yaptırmıyorlarsa, sen de yapma" deyişinin arkasında yatan düşünce buydu, belki de..
Şimdi referandum bitti. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın ne derece güçlü ve ne derece samimi olduğunu sorgulama zamanı geldi.
AKM konusundaki ısrarlı yazılarımız ve açık davetimize iş dünyasından bugüne dek tek yanıt gelmedi. Sanata ve kültüre çok düşkün oldukları bilinen iş âlemi liderleri, isimlerini bu köşede yazarak çağrı yapmamıza rağmen AKM'yi duymazdan, görmezden geldiler. Bir, tek bir işadamı dahi AKM adını ağzına almadı.
Durum pek parlak değil. Ama eğer Günay, AKM'nin kapılarını açmaya gerçekten ve yürekten kararlıysa, işi bitirir. Çünkü 50 milyon atla deve değil..
Adlarını burada bir daha saymama gerek olmayan, gerçekten kültür ve sanat meraklısı 10 işadamı, ya da kurum yöneticisi ile yapılacak bir sabah kahvaltısı işi bitirir. 50 milyon 5 dakikada toplanır. Proje zaten hazır. İhaleyi kazanan müteahhide "Başla" denir ve AKM en geç şubat ayında perdelerini açar.
Açar mı, açmaz mı, Sayın Günay?.
Açar mı, açmaz mı?.
Bu sorunun yanıtını siz vereceksiniz!.
HINCAL ULUÇ/Sabah