İBB'den Kanal İstanbul projesine ikinci dava!
İBB, Kanal İstanbul projesi için verilen “ÇED olumlu” kararına açtığı davadan sonra, proje kapsamında İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda yapılan değişikliğin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemi ile de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na karşı ikinci defa dava açtı...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 17 Ocak 2020 tarihinde Kanal İstanbul projesi için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu için aldığı “olumlu” kararının iptali için mahkemeye gitmişti. İBB, projeyle ilgili ikinci kez dava açtı.
Sözcü'den Özlem Güvemli'nin haberine göre; Bakanlık, ÇED süreci devam ederken Kanal İstanbul projesinin etrafına kurulacak “Yenişehir” için İstanbul'un anayasası kabul edilen 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı'nda 30 Aralık 2019 tarihinde değişiklik yapmıştı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun projenin gündeme geldiği 2011'den beri 30 milyon metrekarelik tapu hareketi olduğunu açıkladığı ve Arap sermayesi tarafından satın alınan araziler sebebiyle tartışma konusu olan alana ilişkin yapılan plan değişikliği, 26 bin 500 hektarlık yani 265 milyon metrekarelik alanda yapılıyor.
Planlama alanının 100 milyon metrekarelik alanına konutlar, oteller, sanayi siteleri, üniversiteler, teknoparklar, spor tesisleri, tam donanımlı hastaneler yapılacağı ilerü sürülüyor. Tepki çeken plan değişikliğinde askı süreci devam ederken, 27 Ocak 2020 tarihinde İBB itiraz etmişti. İtirazı reddedilen İBB, 30 Mart günü de değişikliğin hayata geçirilmesi halinde, telafisi mümkün olmayan zararların doğacağı sebebiyle, plan değişikliğinin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemi ile İstanbul 2. İdare Mahkemesi'ne gitti.
TELAFİSİ GÜÇ ZARARLAR VERECEK
Dava dilekçesinde, plan değişikliği işleminin açıkça hukuka aykırı olduğu ifade edilerek, "Davaya konu plan değişikliği işlemi uygulandığı takdirde İstanbul ve ülkemiz için telafisi güç ve imkansız ekolojik, meteorolojik, jeostratejik zararların doğumuna yol açacaktır" dendi.
NÜFUS PROJEKSİYONU YOK
Bakanlıkça onaylanan dava konusu plan değişikliğinde yeni yerleşim alanının nüfus projeksiyonu yapılmadığı gibi yerleşim alanında uygulanacak kentsel standartlara ilgili olarak da herhangi bir hüküm ve düzenleme getirilmediği belirtildi.
KENTİN KUZEYE DOĞRU GELİŞİMİ ENGELLENMELİ
2009'da onaylanan çevre düzeni planında kuzeye eğilim gösteren kent gelişimi engellenerek, doğu-batı aksında ve Marmara Denizi boyunca kademelendirilmesinin istendiğine dikkat çekilerek, "Sazlıdere Barajı koruma alanları ve havzası, kırsal yerleşimler, doğa odaklı turizm alanları, ekolojik tarım alanları ve ekolojik turizm alanlarının ‘plan değişikliği' ile kaldırılarak kentsel gelişmenin kuzeye yönlendirilmesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı ana kararlarına aykırı olup, planın sürekliliğini ve bütünlüğünü bozucu niteliktedir" ifadeleri kullanıldı.
İSKİ'DEN GÖRÜŞ ALINMADI
Plan değişikliği sürecinde İBB'nin ilgili birimlerinin görüşlerinin alınmadığı vurgulandı.
İstanbul sınırları içinde veya dışında bulunan alanlardaki su kaynaklarının korunması görevinin İSKİ Genel Müdürlüğüne ait olduğuna vurgu yapılarak, "Sazlıdere ve Terkos Baraj havzalarına ilişkin İSKİ Genel Müdürlüğünden alınması yasal olarak zorunlu olan görüş alınmaksızın, 2560 Sayılı Kanun hükümlerine aykırı plan değişikliği kararlarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca tesis edildiği tartışmasızdır" ifadelerine yer verildi.
ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI
Plan değişikliğinin Türkiye'nin taraf olduğu başta Montrö Boğazlar Sözleşmesi olmak üzere, BM İklim Değişikliği Sözleşmesi, Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması gibi pek çok uluslararası sözleşmeye aykırı olduğu belirtildi.
ANAYASAYA AYKIRI
Plan değişikliğinin coğrafyayı değiştirecek ve bölgesel-ülkesel-kıtasal etkilerle büyük çevre sorunları yaratacak kararlar içerdiğine dikkat çekilerek, "Anayasanın sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması başlıklı 56. maddesine göre herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Plan, doğal çevreyi değiştirerek olumsuz etkileyecek, çevre ve tüm canlıların sağlığını bozacak, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ihlal edilecektir" değerlendirmelerinde bulunuldu.
RİSKLİ YAPI SORUNUNU ÇÖZMÜYOR
Plan değişikliğinde ‘Yenişehir' olarak belirtilen konut alanlarının kentin diğer kesimlerindeki afet riskli alanların dönüşümüne yönelik planlanmadığı ve bu bölgede tasarlanan yapı stokunun mevcut riskli yapıların çözümüne ilişkin olmadığı da ifade edildi.
Yetkinin, kanunun belirttiği amaçla kullanılmadığına vurgu yapılan dava dilekçesinde, "Yeni yapılaşmalar, şehrin ekolojik koridoruna, su ve göl havzalarına, tarım ve orman alanlarına, kültürel varlıklarına, çevresine ve demografik yapısına geri dönüşü olmayan büyük zararlar verecektir" denildi.
İBB ÇED OLUMLU KARARINA DA DAVA AÇMIŞTI
İBB, Kanal İstanbul Projesi için ocak ayında verilen "Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu" kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na 13 Şubat'ta da dava açmıştı. Davada henüz bir gelişme yaşanmadı.
Adil Karaismailoğlu‘ndan beklenti büyük! Kanal İstanbul hızlanacak!
Cahit Turhan Kanal İstanbul Projesi’ne koordinatör mü olacak?