24 / 12 / 2024

İnşaat sektörü büyük konut projelerinde prefabrike dönüyor!

İnşaat sektörü büyük konut projelerinde prefabrike dönüyor!

“Sektör olarak konuta girmek istiyoruz” şeklinde konuşan Türkiye Prefabrik Birliği Genel Sekreteri Bülent Tokman, “Büyük şehirlerde inşaat süresini kısaltmak amacıyla büyük konut projelerinde ibrenin prefabrike dönmeye başladığını görüyoruz” dedi.



Türkiye Prefabrik Birliği Genel Sekreteri Bülent Tokman, seçim ortamının getirdiği belirsizliğin, büyük ölçüde prefabrik beton kullanan sanayicilerin yatırımlarını azalttığını, buna bağlı olarak yılın ilk yarısında üretimin gerilediğini söyledi. 


Prefabriğin özellikle zaman konusunda büyük avantaj sağladığını dile getiren Tokman, 3 yılda bitirilebilen bir okulun prefabrik yöntemle aynı kalitede 6 ayda tamamlanabileceği örneğini verdi.  Ankara  Sohbetleri’ne konuk olan Bülent Tokman, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ile arkadaşımız Yeşim Ardıç’ın sorularını cevaplandırdı. 


►Prefabrik sektörünün genel tanımını yapabilir misiniz? 


Öncelikli olarak prefabrik elemanın tanımını yapmak lazım. Temelde şantiye aşamasından önceki üretim olup, üyelerimiz beton prefabrik elamanlar üretiyor. Şimdi Türkiye Prefabrik Birliği olarak projeci, tedarikçiler dahil prefabrik sektörünün tüm unsurlarını bir çatı altında toplamayı hedefl iyoruz. Böylece tüm tarafl arla birlikte sektörün sorunlarını masaya yatırıp ortak hedefl er ortaya koyabileceğiz. Sektörde şu anda 137 firma var ve bunlardan 35 tanesi bize üye. Ancak üyelerimiz, sektör üretiminin yaklaşık üçte ikisini gerçekleştiriyor. 


Talebe bağlı üretim yapıyoruz


►Sektörde kapasite kullanımı ne durumda, dış ticarete konu olan ürünler var mı?


Türkiye’de üretim kapasitesi 2.5 milyon ton olup, üyelerimiz yüzde 65-70 kapasite kullanımıyla 2 milyon metreküp civarında üretim yapıyor. Talebe bağlı üretim yapıyoruz. Stok üretimimiz yok. Dış ticaret fazla yok. Girdi bazında bazı malzemeler ithal ediliyor. Yurtdışına yönelik doğrudan ihracat yerine, iş alan üyelerimiz orada tesis kurup üretim yapıyor. Uzun süreli projelerde gidip geçici tesis kurmak fizibıl olabiliyor. Cezayir’de 3 bin konutluk proje vardı. Rusya’da, Kuzey Irak’ta projeler yapan üyelerimiz oldu.


►Prefabrik, kullanıcılar tarafından neden daha sık tercih edilmiyor? 


İşimizin özelliği gereği, sipariş alıp hemen üretimi gerçekleştirip teslim ediyoruz. Paranın da hemen tahsil edilmesi gerekiyor. Oysa inşaat sektöründe işler pek de bu şekilde yürümüyor. Kamu yatırımlarında bütçe ödenekleri yayılır. Dökme inşaat yapıyorsanız, paranız kadar yaparsınız, istediğimiz zaman durdurup, istediğiniz zaman yeniden başlarsınız. Bu yüzden kamuda finansman modeli kaynaklı prefabrik çok fazla kullanılmıyor. 


►Prefabrik kim tarafından kullanılıyor? 


Ağırlıklı olarak işletmesini hemen açmak isteyen ve ilk yatırım maliyetini karşılayabilecek kesimler kullanıyor. Son zamanlarda AVM yatırımcıların prefabrik kullanımı çok arttı. Prefabrik yapıları daha çok özel sektör tercih ediyor. 


►Kamuoyunda da prefabrik yapıların basit olduğuna yönelik inanış var….


Maalesef prefabrik yapı ile geçici iskan üniteleri birbiriyle karıştırılıyor. Geçici deprem konutlarında yangın çıkıyor, bu olay haberlere “prefabrikte yangın” şeklinde yayınlanıyor. Oysa yangın gerçekte geçici iskan ünitesinde çıkıyor. Depreme dayanıklılık konusunda ise hangi malzemeyi kullanırsanız kullanın, yönetmeliklere uygun yaptığınız sürece, her bina depreme dayanıklıdır. Yani dayanıklılık herhangi bir malzemenin tekelinde değil. 


►Sizin verilerinize göre sanayi yatırımları nasıl gidiyor? 


Karışık ortamda yatırımdan vazgeçen var mı? Üretim rakamlarımızda, Türkiye’de sanayi yatırımlarının seyrini görebilirsiniz. Bunu istatistiki bilgiye dökemeyiz. Ancak sözleşmesini fesheden yok da teklif alıp sonuçlandırmayan firmalar var. Yatırım konusunda beklemeye girmiş durumdalar. Karar vermek için daha bekliyorlar. İstatistiki olarak baktığımızda ise 6 ayda üstyapı elemanlarının üretimi yüzde 2 azalmış durumda. Altyapı elemanlarının elemanlarının üretimi ise yüzde 29 artmış ki bu durum da kamu yatırımlarından kaynaklanıyor. Köprü, otoyol,  Marmaray  gibi projelerin parçaları prefabrike yapılıyor. Sektörün tamamında ise yüzde 7’lik küçülme var. Seçim dönemine ilişkin belirsizliklerin, beton prefabirkasyonun temel müşterileri olan sanayi yatırımcılarını beklemeye itecek. 


►İnşaatta mesleki eğitim konusunda son yıllarda önemli çalışmalar yapılıyor. Siz bunun neresinde sisteme dahil oluyorsunuz? 


Mesleki Yeterlilik Kurumu, İNTES ile birlikte mesleki standartlar ve buna ilişkin belgeleri hazırlıyor. Biz de sektörümüze yönelik eğitim için İNTES’le birlikte çalışıyoruz. Prefabrik üretim konusunda çok fazla akademik kadro olmadığı için sektörün ihtiyacı elemanlar okullarda yetişemiyor. Eğitimin piyasada halen bu işi yapanlar tarafından verilmesi gerekiyor. Yüksekokullarda dolaylı eğitimi alıp da 2-3 ay stajla sektöre geçip boşluğun kapatılabileceği bir durum yok. Bugün yaklaşık 2 milyon metreküp betonu, 5 bin civarında personelle üretiyoruz. Sektörümüzde henüz tasarım ve üretimin bilgisayarla gerçekleştirildiği bir üretim modeli yok. 


Toki ile işbirliği yapamadık


►Fabrikada üretilen betonların proje alanına taşınması zor olmuyor mu? 


Kuşkusuz maliyeti artıran bir unsur ama daha önce söylediğim gibi hızlı yapıma ihtiyaç varsa, kesinlikle prefabrik tercih ediliyor. Depremde İzmir’de üretilen prefabrikle, Bingöl’de kalıcı deprem evi yapıldı. Bugün gelinen noktada herkes sonuçtan çok memnun. 


►Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz? 


Sektör olarak konuta girmek istiyoruz. Bunun da ileride olacağını düşünüyorum. Büyük konut geliştiricileri, kendileri büyük konut yaparken, şantiye kurmak yerine fabrikadan alıp kurdurarak, kendi işimi tamamlarım diyebilir. Bunun dışında, prefabrik üreticisi firmalar, tek veya kendileri konut yapıyor olabilirler. Bu konuda bazı denemeler oldu ama çok yaygınlaşmadı. Firmaların farklı bir yapılanmaya girmeleri gerekiyordu.  TOKİ  olabilir diye düşündük ama bugüne kadar işbirliği yapamadık. TOKİ daha çok tünel kalıp kullanıyor ve bu teknolojiyi çok değiştirmek istemiyor. Toplumda kalite bilinci arttıkça bize yönelik talebin de artacağını düşünüyoruz.


“Tüketim Avrupa’nın 10’da 1’i kadar”


Kişi başına tüketim 65 kg civarında, oysa bu rakam ABD ve Avrupa ülkelerinde 650-850 kg civarında. İnsanlar prefabrik yapıyı çok iyi tanımadığı ve maliyeti yüksek zannettiği için tüketimin düşük kaldığını söyleyebiliriz. İlk etapta maliyet birazcık yüksek gibi görülse de geleneksel yönteme göre çok daha hızlı üretim yapıldığı için zamandan ciddi tasarruf sağlanıyor.


Zaman avantajı nasıl sağlanıyor örneklendirebili misiniz?


Bugün bir belediye yolun ortasına beton bariyer yapmak için 3 hafta kalıp çaktı. Bu süreçte yolun sağını ve solunu birer şerit kapattı. Sonra beton döktü ve kurumasını bekledi. Oysa bu işi prefabrik sistemle yaptırsaydı bir veya en fazla 2 gün içinde tamamlardı. Eskişehir’de bir okul için ihale yapıldı. Prefabrik yöntem için verilen fiyat biraz yüksek çıkınca, diğer yöntem tercih edildi. Ancak 6 ayda bitirilebilecek okul 3 yılda tamamlanabildi. Zaman uzun olduğu için fiyat farkı ödemeleriyle birlikte, bizim fiyatlarımız daha düşük kaldı.


“İş güvenliği yükümlülüğü artınca prefabriğe yönelim oldu”


Konut üretiminde prefabrik genelde yok. Konuta yönelik yatırımın fizibil olabilmesi için en az 750-bin konutluk proje olması gerekiyor. Eskiden böyle büyük çaplı talepler kooperatifl erden geliyordu, onların da ekonomik gücü sınırlı olduğu için prefabrik tercih edilmiyordu. Ancak büyük müteahhitler beton prefabrikasyon kullanıyor. Özellikle iş güvenliği yükümlülüklerinin artmasıyla birlikte büyük şehirlerde inşaat süresini kısaltmak amacıyla büyük konut projelerinde ibrenin prefabrike dönmeye başladığını görüyoruz.


Dünya/ Yeşim Ardınç


Geri Dön