İnşaatçılar ve bankacılar aynı masada buluşmalı!
Sabah gazetesi ekonomi yazarı Dilek Güngör, "İnşaatçı da banka da kol kesecek" başlıklı yazısında, inşaat sektörü ve bankalar arasındaki duruma değindi.
Sabah gazetesi ekonomi yazarı Dilek Güngör, "İnşaatçı da banka da kol kesecek" başlıklı yazısında, inşaat sektörü ve bankaların piyasadaki durumunu anlattı. İşte Dilek Güngör'ün yazısı...
"Hatırlarsanız, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın nisanda açıkladığı gayrimenkul ve enerji fonu herkesi heyecanlandırmıştı. Kamunun içinde olmadığı fonlarla, bir taşla iki kuş vurulacaktı. Hem enerji ve inşaat sektörü borçlarından kurtulacaktı hem de bankalar riskli kredi yükünü üzerinden atıp rahatlayacaktı. Fakat inşaat- enerji-bankacılık sektörü arasındaki görüşmelerden henüz olumlu bir sonuç çıkmadı.
Bunun birkaç sebebi var...
Birincisi, ekspertiz meselesi... Fona alınacak konut veya ticari gayrimenkullerin değer tespiti için bankalarca görevlendirilen ekspertizler, varlıkları bugünkü taban yapan değerinden hesaplayınca mızrak çuvala sığmıyor. Bankanın gayrimenkul yatırımcısına 8 birim kredi verdiği dönemde 10 birim olan varlık değeri, bugün 5 birime düşmüş durumda... Orta gelir grubuna yapılan konutlarda değerlemeler çok oynamasa da lüks konutlarda ekspertiz raporlarındaki rakamlar geçmişe göre yüzde 60'a yakın azaldı. Dolayısıyla, inşaatçı, gayrimenkullerini fona verdiğinde de kredi borcu kapanmıyor.
İkincisi, inşaatçıların uzlaşma konusunda tahammül gücünün düşük olması...
Kimsenin borçlarından kılçıksız balık gibi sıyrılması mümkün olmuyor. Ortada bir sorun varsa paylaşılması gerekiyor. O nedenle, iki tarafın da bir miktar kol ya da parmak kesmesi şart!
Üçüncüsü, bankaların borç yapılandırma birimlerindeki karar vericilerin meselenin sadece vade uzatımı olduğunu sanmaları...
Halbuki, bankacıların, 'patronu hırsızlık yapmakta ısrar etmiyorsa' her krediyle ilgili sorunun çözüleceğini bilmesi gerekir.
Peki ne olur derseniz...
Ben tarafların illa ki, çözüm yolunda buluşacağına inanıyorum. Bana kalırsa, bankalar fona alınacak varlık değerlerini bugünün şartlarına göre değil önümüzdeki döneme göre değerlendirmeli... Yarın ekonomide toparlanma güçlendikçe varlıkların değerinin bugünkü seviyelerde kalmayacağı aşikâr.
Elbette, kredi verdikleri dönemdeki gibi bir rakam olmasa da ekspertiz değerlerinin bir miktar daha yüksek tutulabileceği mantık oluşturulabilir. Bildiğim kadarıyla, Finansal Yeniden Yapılandırma Kanunu buna imkân veriyor. Enerji fonu için ise bankaların aynı masada buluşması gerekiyor. Fon konusunda samimilerse, kendi aralarındaki fikir aykırılıklarını (!) bir kenara bırakmalılar. Zira bugün enerji sektöründe 12-13 milyar dolarlık kredi riskinden bahsediliyorsa meselenin ucu en çok kendilerine dokunuyor."