İstanbul depreminde 500 bin konut hasar görecek!
Olası bir depremin yaklaşık 500 bin konutta hasara yol açacağı tahmin edilen İstanbul’da, depreme uygun binaların yapımı veya düzenlenmesi büyük önem taşıyor. KİPTAŞ, bu kapsamda önemli kentsel dönüşüm projelerini hayata geçirmeye devam ediyor.
17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nden 21 yıl sonra konutların dayanıklılığı, İstanbulluları endişelendirmeyi sürdürüyor. Olası bir depremde yaklaşık 500 bin konutun hasar göreceği tahmin edilen şehirde, sağlam konut ihtiyacı gün geçtikçe çoğalıyor.
İBB'nin Ekim Ayı Bülteni'nde yer alan habere göre; riskli alanların mutlaka yıkılması gerektiğine dikkat çeken KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, kentsel dönüşüme siyasi bakışla yaklaşılmasının, önlerindeki en büyük engellerden biri olduğunu belirtt. Kurt, şunları söyledi:
“Örneğin; Alibeyköy’deki kentsel dönüşüm yaptığımız yerde, 192 tane bağımsız bölüm var. Bu bölümlerden 130’unda vatandaşlarımız, bizim sunduğumuz projedeki dairelerini seçti; ama yalnızca 65 vatandaşımız sözleşmeyi imzaladı. Sayının bu kadar az olmasının nedenlerinden biri, pandemi nedeniyle memleketlerine dönen vatandaşlar olsa da asıl etken, siyasal partisi ne olursa olsun, bölgede konuyla ilgili hukuki ya da idari anlamda bilgisi olmadığı hâlde söylem gerçekleştiren kişiler. Aslında vatandaşlarımız projeye soğuk değil. Fakat, bu yolla oluşturulan mahalle baskısı sonucunda sorunlar yaşanıyor. Biz yine de önümüzdeki haftalarda, bu sayının 100’ü geçmesini bekliyoruz. Ancak bu sayı geçilir ya da geçilmez; söylemeliyim ki burası riskli bir alan. Riskli alan olduğundan hemşehrilerimizin can güvenliği için yıkmak zorundayız. Eylül ayının sonu ile Ekim ayının başlangıcı arasında İBB’den ruhsat aldıktan sonra, oradaki riskli yapıları resen (kimseye bağlı olmadan) yıkacağız. Bunu yapmak görev ve sorumluluğumuz. Çalışmalarda şu an iyi bir aşamadayız. 17 Ağustos’ta bölgedeki riskli binaların bir bölümünün yıkımını gerçekleştirdik.”
“SİYASİ BİRLİK SAĞLANMALI”
Eyüpsultan’da gerçekleştirilen kentsel dönüşüm çalışmalarında, siyasi birliğin olmaması KİPTAŞ’ın işini güçleştiriyor. Siyasi birlik ve değişmez kriterlerin, anlaşma sürecini büyük oranda kolaylaştıracağına vurgu yapan Kurt, gerekirse bölgedeki binaları zorla yıkmak durumunda kalınacağına dikakt çekti. Kurt, şöyle konuştu:
“Riskli yapının anlaşılmasında sıkıntı var. Allah göstermesin, illaki bir binanın ortadan ikiye ayrılıp yıkılması mı gerekiyor? Kentsel dönüşüm planlarımıza karşı çıkanlar, kararın iptali için Danıştaya dava açtılar; fakat Danıştay, kararı onayarak yapılan itirazları reddetti. Bölgede yaşayan insanların tapusu yok, biz onlara yeni düzenlemeyle tapu da veriyoruz.”
“YENİ BİNA YAPMAYA GEREK YOK”
Sürecin finansal modelinin bir şekilde üretilebileceğini belirten Kurt, uzlaşının ve devlet otoritesinin çok önemli olduğunu söyledi. Kurt, konuya ilişkin şöyle konuştu:
“İnsanlar genelde boş konut stokunu, yeni inşaatlar üzerinden düşünüyor. Benim anlatmaya çalıştığım durum, genel bakıştan biraz farklı. Benim eğilmek istediğim konu; kişilerin kendi oturdukları ev dışında sahip olduğu ev veya evler. Ama bu konutların ne kadar sağlam olduklarını bilmiyoruz. Diyelim ki 500 bin riskli konutumuz, 1 milyon 300 bin de sağlam konutumuz var. 500 bin riskli konuttaki vatandaşlarımızı sağlam yapılara teorik olarak bir günde taşımak mümkün. Fakat, yeni bir bina yapmak, işin olağan sürecine göre, tüm koşullar uygun ve hazırsa 24 ayı bulur. TOKİ, 2003’ten bugüne, ülke çapında yaptığı 860 bin konut ile bu işin uzmanı. 860 bin konutun 500 binini, emlak piyasasının çok iyi seyrettiği 2012’ye kadar yaptıkları oluşturuyor.
“DEVLETİN YAPABİLECEKLERI VAR”
Bugün baktığımızda; devlet, ucuz kredi yoluyla konut piyasasını canlandırdı. Fakat bu yatırımlar, konut ihtiyacı bulunanlardan ziyade, yatırımcılara yönelik oldu. Oysa devlet, zarar göreceği beklenen 500 bin konuttaki vatandaşlara, ‘Riskli yapını boşalt ve şu binalara geç. Piyasa faizi normalde 10 puansa size 7 puan, hatta 5 puan olacak’ şeklinde teklifini sunabilirdi. Böyle bir proje uygulansaydı riskli yapı sorunumuzda çözüme doğru yol almış olacaktık. Devletin çözüm konularında yerel yönetimler ile ortak bir zeminde ilerlemesi gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde katıldığım bir toplantıda, bazı belediye başkanları ile görüştüm. Bir belediye başkanı, ilçesindeki konutların 30 bininin, başka bir belediye başkanımız da kendi ilçesindeki 120 bin konutun yarısının boş olduğundan bahsetti. Sadece iki ilçemizdeki sayılar bunlar. Her ilçe depreme karşı envanterini çıkartır ve devlet de buna uygun finansman planını uygular. Riskli yapılardan tahliyede kişi ya da kişilerin rızasına bakılmaz. Mevcut kaynakları verimli kullanarak riskli yapılardaki vatandaşları, hızla sağlam yapılara taşımamız çok önemli.”
“OLASI EN İYİ ÇÖZÜM YIKIM”
Kentsel dönüşüm konusunda halkın yeterli şekilde bilgilendirilmediğine vurgu yapan Kurt, geçmiş dönemlerde yapılan yanlış kentsel dönüşüm uygulamalarının da önyargı oluşturduğunun altını çizdi. Kurt, dönüşüm süreçlerinde ilçe belediyeleriyle görüş alışverişinde bulunduklarını da belirtti. Kurt, şunları söyledi:
“Vatandaşlarımızın, kentsel dönüşümün tercih değil zorunluluğunun ve yenileme zorunluluğunun farkına varması gerekiyor. Vatandaşlarımız, eski bir bina verip yeni bir bina alıyorsa karşılığında mutlaka bir ücret ödemeli. Bunu iyi anlatmamız gerekiyor. Gerçekleri söylemek, gerçekler üzerine politika üretmek durumundayız. Geçmişte yapılan Fikirtepe gibi yanlış uygulamalardan ders alıp gerçekten ihtiyaca cevap verecek işler çıkarmalıyız. Belediye başkanlarımız, genel olarak yıkım sonrası yerleştirme işlemlerini düşündüklerinden hızla faaliyete geçemiyor. Benim tavsiyem, yerleştirme ihtimali düşünülmeden yıkıma hemen başlanması. Çünkü deprem gibi doğa olayları, insanların beklentilerine göre gerçekleşmiyor. Kısa vadede yıkımdan daha iyi bir çözüm göremiyorum. Konu ile ilgili uzman hocalarımız binaları güçlendirmenin de iyi bir seçenek olduğunu söylüyor. Açıkçası güçlendirme de bir seçenek. Güçlendirme sonucu bina, hasar alsa da içindekilerin zarar görmeme olasılığı artıyor.”
“250 BİN BİNA ORTA VE ÜSTÜ HASAR ALACAK”
İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Dr. Tayfun Kahraman’a göre, deprem ve sonrasında gerçekleştirecek afet yönetimi, İstanbul için çok ciddi bir konu. İBB’nin Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ile ortak çalışmasından bilgiler paylaşan Kahraman, 2000'den önce yapılan binaların, büyük oranda hasar göreceğinin belirlendiğini açıkladı. Yaklaşık 790 bin binanın 250 binin, orta ve üstü hasar alacağını vurgulayan Kahraman, İstanbul’da milyonlarca kişinin evsiz kalabileceğini kaydetti.