İstanbul’daki konut ihtiyacı yenilenmesi gerekenlerle birlikte 1.5 milyon!

İki gün önce New York Times, ‘İstanbul’daki İnşaat Balonu Alarm Veriyor’ başlıklı bir makale yayımladı. Makale özetle bankalar, siyasetçiler ve müteahhitler arasındaki ittifakın, emlak balonu oluşturduğunu ve faizlerin yükselmesiyle beraber bu durumun ekonomiye zarar verecek şekilde patlayacağını savunuyor. Makalede ‘Erdoğan’nın yükselişiyle inşaat sektörünün yükselişinin birbirini desteklediği’ teziyle birlikte sık sık da İslamcı vurgusu yapılıyor. Bunlar aslında yabancı bir yayında ilk kez okuduğumuz şeyler değil. Ancak yeni olan enteresan bir bilgi var; İstanbul’da 1.5 milyon satılamayan konut olduğu. Bu bilginin kaynağıysa bir emlakçı. Üzerine bir de, yine bir emlakçı görüşüyle iki proje adeta hedef gösterilmiş. Maslak 1453 ve Mall Of İstanbul. Özellikle de Maslak 1453 için ‘Hıristiyanlıktan Müslümanlığa geçiş yılından alan proje’ tanımlaması kullanılmış. Bağcılar’ın en büyük projelerinden biri olan Mall of İstanbul için ise ‘AVM’lerin Titanik’i’ benzetmesi yapılarak, henüz doğmamış çocuğa don biçilmiş ve ‘batacak’ denmiş.

1.5 milyon ihtiyaç var

İnşaat sektörü sektör haline geleli 10 yılı aşkın zaman oluyor. Son 10 yılda sektörde bir çok sorunlu proje oldu. Sektör kendi kendine ne yazık ki el yordamıyla bazı süreçleri tamamladı. Elbette bu süreçlerde bir sürü yanlışlar da yapıldı, hala yapılıyor. Bu köşenin takipçileri biliyor; sektörü, işleyişi ısrarla düzeltilmeyen yanlışları, kimsenin yazamadığı biçimiyle yazdım hala da yazıyorum. Makalede yazan çoğu eleştiriye de kesinlikle katılıyorum; içim acıyarak. Ama New York Times gibi bir gazetenin bir emlakçı yorumuyla iki projeyi hedef seçmesini, özellikle de 1.5 milyon satılamayan konut var gibi akıllara zarar bir yorumu anlayamıyorum. Zira satılamayan konut başka bir şey, satışa henüz çıkmış yeni proje başka bir şey. Üstelik İstanbul’daki konut ihtiyacı yenilenmesi gerekenlerle birlikte 1.5 milyon.

Yetkililer sesi duymalı

Kabul etmeliyim ki; sektörü, hükümetin politikalarını, sırtımızda bir kambur çıkartan yeni vergi düzenlemelerini, TOKİ’nin yatakhane zihniyetiyle ürettirdiği projeleri sonuna kadar eleştirsem de, bu makaleyi okuduğumda bütün milliyetçi duygularım kabardı. Özellikle de birçok açıdan çok eleştirdiğim Maslak projesi için ‘Hıristiyanlıktan İslamiyete geçiş yılıyla isimlendirilmiş’ değerlendirmesini çok zalimce ve maksatlı buldum. Henüz hayata geçmemiş, İstanbul’un en iyi yatırım bölgelerinden birinde olan alışveriş merkezi projesini şimdiden batak ilan etmeyi habercilik anlayışıyla bağdaştıramadım. Ancak ne yazık ki makalenin tamamına itiraz edecek durumda değilim. Umarım örneklerdeki yanlışlıklara rağmen, sektörün en çok desteklenmesi gereken günlerde olduğumuz bu makale aracılığıyla daha iyi anlaşılır. Belki yetkililer İstanbul yerine New York’tan gelen sesi daha iyi duyarlar.

Ceren Kumbasar/ Vatan Gazetesi