14 / 11 / 2024

İstanbul'un sahil şeridi risk altında!

İstanbul'un sahil şeridi risk altında!

Jeofizik uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Oğuz Gündoğdu, İstanbul için kritik deprem uyarılarında bulundu. Gündoğdu, İstanbul'un sahil şeridinin tamamında risk olduğunu söyledi.




Olası İstanbul depreminde en büyük risklerden birinin "zemin sıvılaşması" olduğunu belirten uzmanlar, dolgu alanlara dikkat çekti. Yetkililer, İstanbul'un sahil şeridinin tamamında risk olduğunu ifade etti.

Hürriyet Gazetesi'nde yer alan habere göre, konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Jeofizik uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Oğuz Gündoğdu, "Zemin etüdünü gereken koşullarda yapmayan, jeofizik metotlarını kullanmayan, önlem almadan yapılan binalar risk altındadır" ifadelerini kullandı. 

Binalar yapılmadan önce zemin iyileştirmesi yapın

"Yer altı su seviyesi yüksek olan yani dolgu alanlar zemin sıvılaşmasına çok açıktır" diye konuşan Gündoğdu, "Bina yapılmadan önce yapılması gereken etütlerde, önlem alınıp zemin iyileştirmesi yapılıp daha sonra bina yapılması lazım" dedi.

''İster bina, ister yol olsun tehlike altında"

Yüksek katlı binaların nasıl inşa edilmesi gerektiği konusunda Türkiye'nin geri kaldığını kaydeden Gündoğdu, zemin etütlerinde, zemin sıvılaşmasının çok önemli bir yer tuttuğunu belirtti. Gündoğdu, "Zemin etüdü yapılmadıysa, buna uygun yapılar yapılmadıysa ister bina, ister yol olsun son derece tehlike altında" açıklamasında bulundu.

Deprem anında yıkım büyük

Olası bir İstanbul depremde yıkımın büyük olacağını kaydeden Gündoğdu, şu şekilde konuştu: "Yıkıcılığı çok daha fazla olacak. Şiddeti 7.5'a yakın olacak ve yüksek hızda geleceğini düşünüyoruz. Silivri civarında kırılmasını bekliyoruz. Marmara Denizi'nin son 3 senedir aktivitesi değişti. Bütün bunlara baktığımızda Silivri'den İstanbul'a doğru kırılacak olan 1766 depreminin tekrarı olacak. Bunu da hesapladık, 7.5 artı-eksi 2 diye söylüyoruz. Depremin şiddeti 7.5 büyüklüğünde olacaksa Endonezya depremindeki gibi her şey olabilir."

Sahil bantlarında sıvılaşma riski

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna ise, şu açıklamalarda bulundu: "Deprem anından suya doygun zeminlerde, tekrarlı titreşim hareketlerinde zemin taşıma kapasitesini sıfırlar. Sıfırladığı anda, üzerindeki yapı da oturma ya da yana doğru yıkılma söz konusu olabilir. İstanbul ölçeğinde genelde sahil bantlarımızda sıvılaşma riski olan bölgelerimiz var. Buralarda da yapılarımızı buna göre projelendirmemiz gerekiyor."

Yapı stoku incelenmeli

Zemin sıvılaşmasının 1995 yılındaki yaşanan Kobe depremiyle ilk kez incelenmeye başlandığını kaydeden Suna,"Sıvılaşma çok dikkate alınması gereken bir olay. Zemin değerlendirme raporlarında eğer o parselde bir sıvılaşma riski varsa ona göre önlem alınarak inşaatın yapılması isteniliyor. Kurumlar da zaten buna göre projelerini kontrol ederler. Ama eski yapı stokumuzun buna göre yapılıp yapılmadığının incelenmesi gerekiyor. Bizlerin ısrarla söylediğimiz İstanbul'daki yapı stokunun zemin durumlarının ve zemin üstündeki yapı durumlarının incelenmesi gerekiyor" dedi.

1995 yılındaki yaşanan Kobe depremiyle ilk kez incelenmeye başlandığını kaydeden Suna, "Sıvılaşma çok dikkate alınması gereken bir olay. Zemin değerlendirme raporlarında eğer o parselde bir sıvılaşma riski varsa ona göre önlem alınarak inşaatın yapılması isteniliyor. Kurumlar da zaten buna göre projelerini kontrol ederler. Ama eski yapı stokumuzun buna göre yapılıp yapılmadığının incelenmesi gerekiyor. Bizlerin ısrarla söylediğimiz İstanbul'daki yapı stokunun zemin durumlarının ve zemin üstündeki yapı durumlarının incelenmesi gerekiyor" şeklinde konuştu. 

17 Ağustos depremini hatırlatan Suna, şu ifadeleri kullandı: "Gölcük Değirmendere'de dolgu alanındaki binaların hepsi Sapanca Gölü'ne, Marmara Denizi'ne doğru gitti. Demek ki deniz kenarındaki dolgu alanları her zaman risklidir. Maltepe ve Yenikapı dolgu alanlarının yeri, olası bir depremde fay hattına oldukça yakın. Bilim adamlarının söylemlerine baktığımız zaman küçük ölçekli de olsa bir tsunami olacak. Bu kaçınılmaz. Olası bir Marmara depreminde bu dolgu alanlarını doğa tekrar geriye alır diye düşünüyoruz. Onun için bu bölgelerin toplanma alanı olarak ilan edilmesi çok çok yanlış."


Geri Dön