İzmir Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası yıkılacak mı?
30 Ekim tarihinde Yunanistan’ın Sisam Adası’nda meydana gelen 6,9 büyüklüğündeki depremde hasar gören İzmir Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası'na ilişkin güçlendirme ve yıkım tartışmaları devam ediyor. Mimarlar Odası İzmir Şubesi, konuyla ilgili bir açıklama yayınladı.
30 Ekim tarihinde Yunanistan’ın Sisam Adası’nda meydana gelen 6,9 büyüklüğündeki deprem İzmir’de büyük yıkıma neden oldu. İz Gazete'de yer alan habere göre; İzmir Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası da depremde hasar görmüş, büyükşehir personeli ve yönetimi binayı tahliye etmişti. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer, binanın hasar görmesinden sonra yıkılması gerektiği şeklinde görüş belirtmiş, güçlendirmenin çok pahalıya mal olacağına dikkat çekmişti. Bunun karşısında Mimarlar Odası İzmir Şubesi ise binanın şehir belleğinde önemli bir yere sahip olduğunu ve yıkılmaması, güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Mimarlar Odası'nın yaptığı başvurunun ardından binasını inceleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, konuya ilişkin kararını dün duyurdu ve binanın korunması gerekli kültür varlığı niteliğine sahip olamdığını dile getirdi. Açıklamada ayrıca, binanın güçlendirmeye uygun olmadığına da vurgu yapıldı.
Yaşanan bu gelişme sonrasında binanın yıkılmasının önü açılırken Mimarlar Odası İzmir Şubesi konuyla ilgili bir açıklama daha yaptı. Şube, yıkımı engellemek amacıyla Koruma Yüksek Kuruluna ve ilgili idarelere başvurduklarını belirterek, ‘’İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun aldığı kararın eksik değerlendirmeler sonucu alındığını düşünmekteyiz’’ ifadelerine yer verdi.
Mimarlar Odası İzmir Şubesi'nin konuya ilişkin yaptığı açıklamanın tamamı şu şekilde:
"Kamuoyuna duyurumuzdur,
Bildiğiniz üzere İzmir’in Modern Mimarlık Mirasının önemli eserlerinden biri olan İzmir Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası yıkılma tehdidi ile karşı karşıyadır. Geçtiğimiz yıl yaşanan 30 Ekim depremi sonrası 2 Kasım tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesi, binada sıva çatlakları ve çeşitli alçı dökülmeleri, asma tavan düşmeleri vb. olması sebebi ile yapıya girişlerin yasaklandığını ve yapıda hasar tespit çalışmaları gerçekleştirileceğini duyurdu.
27 Kasım’da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda güçlendirmeyi tercih etmediklerini belirterek; “İzmir Büyükşehir Belediye binasını depremden bu yana kullanmıyoruz. Yaptırdığımız incelemede binamız az-orta hasarlı çıktı ve güçlendirilerek kullanılması önerildi. Ama biz bunu tercih etmiyoruz” demiş, ardından aynı gün “Belediye Ana Hizmet Binası’nı yıkıp yerine Hükümet Konağı ile bütünleşen sembolik bir başkanlık ve meclis binası yaparak kalan alanı Atatürk Meydanı'na katacağız. İzmir'e ve İzmirlilere hayırlı olsun. Umarım Konak’taki diğer kamu kurumlarına da örnek olur” açıklaması yaparak Konak’taki diğer modern yapılara dikkat çekmişti. Kent için değerli ve modern mimarlık temsili olan, içinde bulunduğu Konak Meydanının tasarımına referans olmuş, kentlinin belleğinde, İzmir’in kalbinde, Konak Meydanında yerel yönetimin temsili olarak yer etmiş bir yapının yıkımına ve çevresinde yer alan diğer modern mimarlık eserlerinin hedef gösterilmesine ilişkin konunun uzmanlarından, kentliden ve akademik odalardan görüş alınmadan yapılan açıklama, tartışmaların başlamasına neden olmuştur.
Alınan bu talihsiz karar ve yapılan açıklama sonrası TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi olarak, İzmir Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binasının neden değerli olduğu konusunda açıklamalar ve kamuoyunu bilgilendirmek adına etkinlikler gerçekleştirdik. Modern Mimarlık eserlerinin ve bu eserleri içeren kent katmanlarının değerli olduğunu, UNESCO başvurusu yapılan Kemeraltı bölgesinin farklı dönemlere ait bu katmanları içermesi sebebi ile değerli olduğunun altını çizerek ilgililere aktardık. Bu süreçte, İzmir Büyükşehir Belediye Binası’nın güçlendirilerek ve özgün haline getirilerek tekrar kullanıma açılması, meydandaki tarihi rolünü sürdürmesi amacıyla “Yapısal Boşluğun Kentle Diyaloğu; İzmir Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası” başlıklı Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Projesi Yarışmasını düzenleyerek kamuoyu ve mimarlık ortamında farkındalık yaratılmasını sağladık. Kamunun dikkatini 20. yüzyılda öne çıkan Modernizm'e çekmek ve modern mimarlık, tasarım ve şehir plancılığı ürünlerini belgelemek ve korumak amacıyla 1990 yılında oluşturulan uluslararası bir girişim olan DOCOMOMO_Türkiye Çalışma Grubunun yaptığı programlarda da İzmir Büyükşehir Belediyesinin değeri ve korunması gereklilikleri kamuoyu ile paylaşılmış ve çalışmalarımız desteklenmiştir.
İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ HATASINDA ISRARCI
Yapılan tüm bu çağrılara ve etkinliklere rağmen İzmir Büyükşehir Belediyesi hatasında ısrarcı olmuş ve13.07.2021 tarihinde ‘’…yıkımdan sonra nasıl bir bina yapılacağına’’ ilişkin bir ‘Danışma Kurulu’ kurulduğunu ilan etmiştir. Danışma kurulu ilanının yapıldığı tarihte danışma kuruluna davet edilen isimlerin bir çoğunun konuya ilişkin detaylı bilgileri olmamakla birlikte; Kent adına kamusal alan mücadelelerini gerçekleştirerek Konak Meydanının, Kordonun kente kazandırılması hususunda önemli başarılara imza atmış Mimarlar Odası paydaş olarak görülmeyerek bu kurula davet edilmemiştir. İzmir Büyükşehir Belediyesi yöneticilerinin her fırsatta benimsediklerini iddia ettiği Sosyal Demokrat Belediyecilik anlayışının kentli ve paydaşları ile karar almak ilkesine taban tabana zıt hareket edilmiştir. İzmir’in hakettiği tavır bu değildir. İzmir’in demokratik kültürünün gereği kesinlikle bu değildir.
BELEDİYE BİNASI KORUNMASI GEREKLİ KÜLTÜR VARLIĞIDIR
Projeleri, 20. yy. Türkiye Mimarlığına yön veren jüri isimlerinin yer aldığı yarışma ile elde edilen yapının taşıdığı Mimari Değer, yapıldığı dönemin ileri yapım tekniklerinin kullanılması sebebi ile sahip olduğu Teknolojik Değer, fiziksel, sosyal ve kültürel bağlamlarla kurduğu güçlü ilişki ve mimari tasarımı sebepleri ile taşıdığı Özgünlük Değeri, 19. yy. ortalarından itibaren kentin ‘Yönetim Merkezi’ olan bir alanda yapılan 20. yy. döneminin ilk temsilcisi olması ve günümüze kadar kent belleğinde yer edinmesi sebepleri ile taşıdığı Süreklilik ve Simge Değerleri ile birlikte Kullanım ve Ekonomik Değerlere sahip olan yapı 2863 Sayılı Koruma Kanunu çerçevesinde tescil edilmesi gerekli bir taşınmaz kültür varlığıdır. Tüm bu sebepler göz önüne alınarak yapının tescillenmesi için 13.07.2021 tarihinde T.C. Kültür Bakanlığı İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna bu görüşleri içerir tescil başvurusu Mimarlar Odası İzmir Şubesi tarafından iletilmiştir. Tescil başvurusunda, DOCOMOMO_International’ın Türkiye Ulusal Çalışma Grubu tarafından hazırlanan “İzmir Büyükşehir Binası, Hükümet Konağı Ek Tesis Binaları ve SSK Blokları gibi İzmir kent tarihinin 20. yy. katmanını oluşturan önemli yapıların, modern mimarlık mirası olarak tescillenerek yasal koruma statüsüne kavuşturulması” raporu da bulunmaktaydı. Bunun sonucunda İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu 30.08.2021 tarihinde “Konak Meydanı ve Çevresi Tarihi Sit Alanı içinde yer alan İzmir Büyükşehir Belediyesi Ana Hizmet Binası’nda tespit yapacağı ve süreç tamamlanana kadar taşınmazda herhangi bir inşaî-fiziki uygulamada bulunulmaması” kararını vermiştir.
KORUMA KURULU KARARI ALIŞILAGELMİŞİN DIŞINDA BİR KARARDIR!
Daha sonraki süreçte; İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu 19.10.2021 tarihinde gerçekleştirdiği toplantıda, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Konak Belediyesinden iletilen evrakları ve ‘Uzman Raporunu’ incelemiş ve yapının ‘korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı niteliklerini taşımadığı anlaşıldığından, tescil edilmesinin uygun olmadığı’ yönünde karar almıştır. Yine aynı kararın devamında "İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetimi Enstitüsünce hazırlanan Ağustos 2021 tarihli raporunda, statik açıdan mevcut durumu itibari ile uygulama zorlukları ve kullanım açısından güçlendirilmesinin mümkün görülmediği ve deprem performansının can güvenliği şartlarını sağlayabilecek düzeyde olmadığı tespit edilen taşınmaza ilişkin gerekli can ve mal güvenliğinin ilgili Belediyesince alınmasına’’ görüşüne yer vermektedir. Bu noktada yapılan tescil başvurusunda İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlatılan statik raporun değerlendirilmesi, raporun içeriğini hazırlayan uzmanlar içerisinde koruma alanında yetkin birinin olup olmadığının sorgulanmaması, konunun tarafı olarak Mimarlar Odasının toplantıya çağırılmaması buna karşın Büyükşehir Belediyesi ve Konak Belediyesinde görev yapmakta olan Koruma Kurulu üyelerinin konuya müdahil edilmesi endişe verici ve düşündürücü hususlardır.
ÖZETLEMEK GEREKİR İSE
İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsü tarafından hazırlanan raporda şunlar ifade edildi:
“…..Güçlendirme maliyetlerinin ikinci plana düşebileceği diğer bir durum da yapının tarihsel, kültürel ve sosyolojik olarak değerli olmasıdır. Bu tip yapılara örnek tescilli tarihi yapılar gösterilebilir. Bu yapıların tespiti, tescilli ve bakım ve onarımı gibi konular yasalar ile belirlenmiştir ve yıkılmaları yasal olarak mümkün değildir ve bu yasal zorunluluk tamamen kültürel ve tarihsel nedenlerden dolayı mevcuttur ve yapının iyi ya da kötü durumda olmasından, deprem güvenliğinden, güçlendirilip güçlendirilemiyeceğinden vs bağımsızdır. Burada ana amaç her halükarda ve durumda yapının korunmasıdır. …”
“….İBB Bina açısından bakılırsa binanın ne iyi durumda ne de kötü durumda olduğunu söylemek tam doğru olacaktır. Bina iyi mühendislik tasarımı görmüştür ve inşaat kalitesi yüksektir….”
“Sonuç olarak, İBB Binası için hazırlanacak olası bir güçlendirme projesinin, iyi durumdaki bir yapı için hazırlanacak tipik güçlendirme projelerinden daha zor olacağı ve daha dikkatli yapılması gerektiği ortadadır….”
” Eğer yasal nedenlerden dolayı (örnek: ruhsat sorunları, binanın yıkılırsa aynı lokasyonda yeni bina yapma izni olmayışı veya binanın tescilli oluşu) veya kültürel nedenlerden dolayı (bina tescilli olmasa bile kültürel miras olarak kabul edilip korunma kararı alınması) binanın yıkılması mümkün değilse, güçlendirme projesi hazırlanacaktır”
“Konu yalnızca statik güçlendirme projesi hazırlanması yönünden ele alındığında herhangi bir bina için mümkün olduğu gibi İBB Ana Hizmet Binası için de bir güçlendirme projesi hazırlanması teknik olarak mümkündür. Buna karşılık, konunun uygulama riskleri, maliyet ve kullanılabilirlik gibi diğer kritik boyutlarının da göz önüne alınması durumunda güçlendirmenin uygun bir çözüm olmadığı düşünülmektedir. ”
“Kritik önem taşıyan binaların yıkılarak yeniden yapılması veya güçlendirilmesi konusunda karar alınması çok boyutlu ve zor bir süreçtir. Binanın deprem etkileri karşısındaki davranışıyla ve olası deprem güçlendirme yöntemleri ile ilgili konulara odaklanan bu raporun ilgili sürecin bu boyutlarına katkı sağlamasını umarız”
Görüldüğü gibi raporda güçlendirme yapılamaz denmemektedir. Maliyet gibi sebeplerle güçlendirme önerilmemektedir.
İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun raporunun son paragrafında ise şu ifadelere yer verildi:
“İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetim Enstitüsünce hazırlanan Ağustos 201 tarihli raporunda statik açıdan mevcut durumu itibarı ile uygulama zorlukları ve kullanım açısından güçlendirilmesinin mümkün görülmediği ve deprem performansının can güvenliği şartlarını sağlayabilecek düzeyde olmadığı tespit edilen taşınmaza ilişkin gerekli can ve mal güvenliğinin ilgili belediyesince alınmasına karar verildi” denmektedir.
Özellikle bu son paragraf kurumumuzca kabul edilemez niteliktedir. Kurulun, İTÜ raporunu okumaya gerek görmediği anlaşılmaktadır.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binasının yıkılması kararı, koruyabilir miyiz ya da nasıl koruyarak yaşatırız sorgulamaları yapılmadan verilmiş bir karardır. Bu hatadan bir an önce vazgeçilmesi gerekliliğini tekrar hatırlatıyoruz. Bu konuda gündem oluşturmaya ve İzmir’in modern dönem izlerini silmeye yönelik alınan her türlü kararın karşısında durmaya devam edeceğiz.
İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun aldığı kararın eksik değerlendirmeler sonucu alındığını düşünmekteyiz.
Kurul kararı, başvuruyu yapan kurum olan Mimarlar Odasına henüz ulaşmamıştır. Ne yazıktır ki kurul kararının başvuru yapan kuruma ulaşmasından önce basına verilmesi daha doğru bulunmuştur.
Bu karara itirazlarımızı ve alınan kararın iptali veya düzeltilmesine ilişkin başvurumuzun Koruma Yüksek Kuruluna ve ilgili idarelere gerçekleştirildiğini bildirmek isteriz.
İzmir arkeolojik dönemden itibaren barındırdığı tüm toplumların izlerini taşıyan, Cumhuriyet değerleri ve Demokrasi kültürünün yaşadığı çok renkli eşsiz bir şehirdir. İzmir’in taşıdığı bu özellikler göz ardı edilerek alınan her türlü karara karşı kent mücadelelerimizi sürdüreceğimizi bir kez daha dile getiriyoruz.
Kamuoyuna Saygılarımızla,"
TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu
TMMOB'dan İzmir depreminde yıkılan yapılara ilişkin açıklama!