22 / 11 / 2024
fuzul

Kastamonu maden ve ağaç sanayiine yatırımcı bekliyor!

Kastamonu maden ve ağaç sanayiine yatırımcı bekliyor!

Türkiye’deki her üç kapıdan biri Kastamonu’da üretiliyor. Ancak en büyük sürpriz maden ve mermerlerde bulunan rezervler. İhracatı bu zenginlik uçurmuş durumda. Kastamonu maden ve ağaç sanayiine yatırımcı bekliyor...




Topraklarının yarısından fazlası ormanlarla kaplı olan Kastamonu, ahşap sektöründe sessizce markalaşma çalışmalarını hızlandırdı. Türkiye’deki her üç konuttan birinin ahşap kapısını üreten kent, şimdi de butik masif mobilya satan firmaların gözdesi oldu.


Üç yıldır kendi çabalarıyla ‘Ahşap Fuarı’ düzenleyen kentten Mudo Concept ve Ndesign bu yıl alım yapmaya başladı. Ndesing alımın yanı sıra Kastamonu’da üretim yapmaya da hazırlanıyor. Kentte 12 işletme butik ahşap üretimi yapıyor. 50 usta yeni tasarımlar konusunda çalışıyor. 19 ilçedeki köyler ise samanlıklarından, ambarlarına kadar eski ahşaplarını bu sektöre satıyor. Fırınlarda yakılmaya yollanan eski ambar kapıları yeniden ekonomiye kazandırılıyor. Türkiye’nin en büyük yonga levha fabrikalarından birine hem isim veren hem de ev sahipliği yapan kent, bu alanda 3 fabrikanın üretim yaptığı ülkenin tek şehri konumunda. 600 kapı üreticisinin bulunduğu Tosya ilçesinde ise bu ürüne yönelik ihtisas organize sanayi bölgesi kurulmuş durumda. Yakın zamanda burada faaliyete geçecek 15’e yakın fabrikanın açılışı yapılacak. Ilgaz ve Küre dağlarının yeşil ormanları ekonomiye böylece kazanılacak. Ancak kentin kalkınma heyecanını artıran bir diğer sektör de maden oldu.


Maden ihracatı 15 kat arttı


Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin verilerine göre geçen senenin ilk 10 ayına göre bu yıl Kastamonu ihracatını yüzde 230 artırdı. Kentte bu artışa en çok destek olan sektörler ise ‘maden ve metaller’ ile ‘ağaç mamülleri ve orman ürünleri’ oldu.


Geçen yılın ilk 10 ayında kentten 570 bin dolarlık ağaç ve orman ürünleri ihracatı yapılırken bu yılın aynı döneminde rakam 1 milyon 40 bin dolara çıktı. Sektörler arasında en büyük hız ise 15 kat ihracatını artıran maden ve metaller oldu. Geçen senenin ilk 10 ayında 5 milyon 676 bin dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör, bu yılın aynı döneminde 92 milyon 27 bin dolar dış satım yaptı. Bunun da en büyük nedeni Çin’e blok satış yapan mermer üreticisi oldu. Kastamonu’da sektörün iki önemli ismi Efedağ Mermer ile Emmidağ Mermer. Her iki işletmenin de ocakları Azdavay ilçesinde. Emmidağ Mermer ayrıca Seydiler ilçesinde bir mermer işleme tesisini de bu yıl devreye almış durumda. Böylece kentin mermerine katmadeğer yaratılması da hedefleniyor. Maden ve metal sektörlerindeki artışa kentteki Eti Bakır’da katkıda bulundu.


Cumhuriyet tarihinin en büyük ihalesi olarak nitelendirilen ‘3. havalimanı’ ihalesinin konsorsiyumunda bulanan Cengiz İnşaat, kentte işlettiği Eti Bakır ile de büyük bir rezerve ulaşmış durumda. Eti Bakır, Küre’de 25 milyon ton ek bakır cevheri rezervi keşfetmiş, Bakırın şu andaki tonajı üzerinden yapılan hesaplarda 20 yıl içinde çıkartılabilecek bu cevherin 175 milyar dolar değerinde olduğu öne sürülüyor. Ayrıca Asya Madencilik tarafından Hanönü ilçesinde de yaklaşık 23 milyon ton teyit edilen bir rezerv bulunuyor. Dolayısıyla Kastamonu’da en az 50 milyon tonluk bir bakır rezervi var.


175 milyar dolarlık dev bakır rezervi


Kastamonu’nun kalkınmada bir arada değerlendirildiği kentler Sinop ve Çankırı. Bu bölge kalkınma alanları içinde TR82 bölgesi olarak adlandırılıyor. Bu üç kentin 10 organize sanayi bölgesinin sadece yüzde 58’i dolu ve toplam istihdamları 4 bin 767 kişi. 


Orman turizme de katkı sağlayacak


Kastamonu’nun kalkınmada önemli umutlarından biri de turizm. 170 kilometrelik sahil şeridiyle göz dolduran kent, aynı zamanda ormanlarıyla Türkiye’nin akciğeri. Orman köylerinde yapılabilecek doğa yürüyüşleri için kentteki işadamları girişimlere başlamış durumda. Kentin hemen yanı başında klasik Osmanlı mimarisiyle yerli turistin önemli destinasyonlarından biri olan Safranbolu da yer alıyor. Yeni açılan havaalanı ile birlikte İstanbul’dan kente yapılacak turlara ilginin artacağı bekleniyor. Ayrıca kentte hanların, camilerin, medreselerin ve konakların restorasyonu için de ciddi projeler başlamış durumda. Bunun yanında kanyon, yayla, atçılık-binicilik ve av turizmi de öne çıkıyor.


Kentin önemli turist çekecek merkezlerinden biri de Vedat Tek Kültür ve Sanat Merkezi. Şapka ve kıyafet devriminin ilan edildiği kentte Türkiye’nin tek şapka müzesi bulunuyor. 


DÜNYA Gazetesi, Anadolu iş dünyasının nabzını tutmaya “Üreten Kentler Anlatıyor” yazı dizisiyle devam ediyor. Bu kapsamda 17 kentte incelemelerde bulunan DÜNYA Ekibi, şimdi de Kastamonu’yu mercek altına aldı. Eskişehir, Kahramanmaraş, Konya, Çorum, Sakarya, Mersin, Antalya, Manisa, Diyarbakır, Gaziantep, Çanakkale, Kütahya, Van, Sivas, Giresun, Balıkesir ve Trabzon’un ardından, Kastamonu’daki sanayicilerle bir araya gelen DÜNYA ekibine Kastamonu Valiliği ile Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası ev sahipliği yaptı.


DÜNYA Gazetesi Yazarı Dr. Rüştü Bozkurt, DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı ve Bölgeler Yayın Koordinatörü Talip Aktaş ile DÜNYA Gazetesi’nden Yavuz Atik’in katıldığı incelemelerde, kentin sanayisini temsil eden isimler sorularımızı yanıtladı.


Türkiye’deki her üç kapıdan biri Kastamonu’da üretiliyor. Ancak en büyük sürpriz maden ve mermerlerde bulunan rezervler. İhracatı bu zenginlik uçurmuş durumda.

Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Koop. Birliği Başkanı Erol Akar:


Hayvancılıkta ilk 5’teyiz


Kastamonu’da 400’e yakın tarımsal kalkınma kooperatifi bulunuyor. Bu kooperatiflerimizin önemli bir bölümü orman üretimlerini gerçekleştiriyor. Yani Kastamonu’daki orman üretiminin yüzde 80’ine yakınını bu kooperatiflerimiz tarafından yapılıyor. Diğer taraftan hayvancılık Kastamonu‘da önemli sektör ve Kastamonu bu sektörde Türkiye’nin ilk beşi arasında yer alıyor. Ayrıca hayvancılıkta yüzde 10 civarında kooperatiflerimizde süt pazarlaması yapılıyor. Bu anlamda ciddi bir alt yapı oluşturuldu. Fakat her ne kadar bunun gibi konular gündeme getirilse de üretici adına özel sektör ile rekabet edebilen yapıların oluşmadığı ve kooperatifçiliğin yeterince teşvik edilmediği hatta parçalandığını görmekteyiz.Gelişmiş ülkelere baktığımızda da bu konuda çok geride olduğumuzu ve sosyal ekonomi adına da bazı çalışmaların yapılması gerektiğini düşünüyoruz.


Sev Süt Limited Şirketi Sahibi Hayati Hamzaoğlu:


Yan sanayi ile kalkınabiliriz


Nüfus yoğunluğu noktasında Kastamonu gibi illerde genel olarak büyük sanayiler kendi iç dinamikleri ile başarılı olamamıştır. Fakat Türkiye’nin büyük şehirlerindeki ve dünyadaki birçok büyük sanayicilerin altyapılarını hazırlayarak başarılı işler yaptıklarını görebiliyoruz. Kastamonu’nun doğal güzelliği ve turizmi ile bir açık hava müzesi haline getirerek yapılacak olan tanıtımın sanayisi açısından da önemli olduğuna inanıyorum. Kümeleşmeye mutlaka ihtiyacımız var. Ticaret odası, üniversite ve sivil toplum kuruluşlarımız ile ortak bir çalışma yürüterek, Kastamonu sanayisini önemli bir noktaya getirebiliriz. Ayrıca İstanbul’da da büyük tesislere ve iş hacmine sahip önemli işadamlarımız bulunuyor. Ticaret bir rekabet işidir ve Kastamonu’nun altyapısını ve Kastamonu’nun maliyet yapısı ile piyasada rekabet edebilmek çok zor. Ancak gelişmiş sanayiye sahip birçok ile baktığımızda büyük sanayi kuruluşlarının yan sanayi kuruluşları ile ayağa kalktığını görüyoruz ve bu yan sanayi kuruluşları ileride dev işletmeler haline gelebiliyor. Bizde Kastamonu’da hammaddesi bulunmayan sanayi kuruluşlarından çok ilimizde hammaddesi bulunan ve yan sanayisinin de açılabileceği sanayi kuruluşlarının Kastamonu’yu daha ileriye götüreceğini düşünüyorum.


 Yüncüoğlu Limited Şirketi Abdülkadir Yüncüoğlu:


Organize hayvancılık bölgesi yapılmalı


Yapılan yatırımların temel amacı refah seviyesini yükselterek tabana yayma, sermaye birikimini değerlendirmek ve müteşebbis ruhu canlı kılmak olmalıdır. Bunlar ancak yüksek sermaye ile gerçekleşecektir. Kastamonu’da 300 bin baş hayvandan bahsediyoruz fakat bir örgütlenmenin bulunmadığını görüyoruz. Bugün Kastamonu’dan zincir mağazalara bir kamyon et gitmiyor. Sadece yatırımcıların güzide olarak yapmış olduğu yatırımlar çerçevesinde süt pazarlaması gerçekleştiriliyor. Kastamonu’da mutlaka organize hayvancılık bölgesi yapmak gerekiyor.


Plastik oyuncakların pek çoğunun kanserojen madde taşıdığı endişesi var. Ahşap potansiyelimiz ile oyuncak sektöründe de önemli işler yapılabilir.


ÜNA Enerji ve Yapı Sistemleri AŞ sahibi Metin Ünal:


Etanol çalışması gündeme gelmeli


Yüzde iki civarında akaryakıtta kullanılan etanol için Kastamonu bir merkez haline getirilebilir. Bu proje için üniversitemiz işbirliği ile bir çalışma yapmıştık. Fakat daha sonra bu çalışma üzerine gidemedik. Fakat Kastamonu’da bu konu tekrar gündeme getirilerek bir çalışma yapılabileceğini düşünüyorum. Sağlık açısından önemli olan ahşap oyuncaklarla ilgili gündemi daha öncesinden takip ediyorduk ve bu oyuncakların üretimi için çalışmalara başladık. Şu anda ürün modellerimizin dördü hazırlandı ve geri kalan modelleri de bir ay içerisinde tamamlayacağımızı düşünüyorum.


Turizm ve Gıda işletme sahibi Murat Sancaktar:


Konaklamayı kente çekmeliyiz


Kastamonu’daki turizme baktığınız zaman en başta personel sıkıntımız bulunuyor. İşsizlik oranlarında Kastamonu’nun çok düşük seviyelere sahip olmasına rağmen biz ne nihai eleman bulabiliyoruz ne de çalıştıracak çok fazla personel. Kentte otelcilik tarihi konak işletmeleri ile başladı. Gelen tur otobüsleri ile kent gezdiriliyor ve konaklama Safranbolu’da gerçekleştiriliyor. Bu sıkıntının en kısa zamanda çözülmesi gerek. Çok büyük bir ihtiyaç gibi görünmemesine rağmen Kastamonu’da kesinlikle 5 yıldızlı bir otele ihtiyacımız var. Ayrıca Kastamonu’da kentsel dönüşüm sıkıntısı bulunuyor. Eski bir tarihi yapılar terk ediliyor yeni yaşam alanlarına taşınılıyor. Bu da kentin merkezinde çürümeye bırakılmış bina görüntüleri oluşturuyor. Bir de kentte sosyal aktiviteler kısıtlı. Buradan mezun olan öğrenciler, kentte kalmıyor.


TOBB Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Cömert Semih Selvi:


Beyin göçünün önüne geçilmeli


Kastamonu’da şirketlerin önemli bir kısmı aile işletmesi. Bunların ileriye gitmesi için genç kuşaklar mutlaka cesaretlendirilmeli. Beyin göçünün önüne ancak böyle geçebiliriz.Kastamonu’dan başka illere giderek üniversite okuyan ailelerin çocuklarının yüzde 95’i geri dönmüyor. Böyle olunca da kent genç fikirlerden faydalanamıyor. Turizm konusunda da Kastamonu’da yapılan birçok alternatif konak var ve birçok gezilecek görülecek yer bulunuyor. İlimizde gerçekleşen turların çoğu iyi organize edilmemiş durumda. Diğer illerde bu geziler çok daha iyi bir şekilde organize edilerek insanların gezmesinden konaklamasına kadar uzanabiliyor. Şehrimizdeki değerlerin daha iyi değerlendirerek, Eskişehir örneğindeki gibi bir merkez veya mahalleye toplamamız gerektiğini düşünüyorum.


Hedef Kömür Limited Şirketi sahibi Bülent Eynihan


‘Evliyalar Şehri’ vurgusu şart


Meslek olarak bizde perakende sektörüne babadan, amcadan geldik.  Ağırlıklı olarak kentimizde perakendeciler var. Perakende sektöründen yetiştiğimiz için biz üretmeyi ve sanayiciliği bilmiyoruz. Bize örnek olacak birilerinin çıkması ve bu üretim işini başarması gerekiyor. Başardığı zaman bizde onları takip edeceğimizi düşünüyorum. Ama şu anda bizim bu yönde bir cesaretimiz yok. İkinci konu olarak konaklama tesislerini belirtmek istiyorum. Kastamonu şu anda çok güzel bir tanıtım ile kendini Türkiye’ye ve dünyaya gösterebilme imkanına sahip. Diğer illerin kendine has özellikleri, değerleri olduğu gibi Kastamonu’nun da bir evliya şehri olduğu unutulmamalıdır. Evliya şehri olduğumuzu tanıtabilirsek, Kastamonu’nu otellerinin yüzde 100 doluluğa ulaşacağını düşünüyorum.


Kastamonu Üniversitesi İİBF Dekanı Yaşar Aktaş:


Kümelenmeyi sağlayabiliriz


Kastamonu’da üniversite ile sanayi birlikte kümelenme çalışmaları yürütebilir. Özellikle hayvancılık sektörü geliştirilebilir. Üniversite sadece eğitim ve araştırma ile yetinmemeli bulunduğu ilin ekonomisine katkıda bulunacak şekilde daha aktif hale gelmelidir. Bunun koşulları kentin işverenleri ile ve kamu kuruluşları ile ortak çalışması ile mümkündür.Güçlerimizi birleştirmemiz gerekiyor. 


Odunu yakarsan teşvik var, katma değer yaratırsan yok!


Cumhuriyet’in Teşvik-i Sanayi Kanunu’nun üstünden 86 yıldan uzun bir süre geçti. Terliksel (Terlik Kararnamesi diye anılan düzenleme) ve benzeri düzenlemeleri bir yanabırakırsak, Cumhuriyet tarihi boyunca sanayi üretimini, yatırımları ve ihracatı geliştirmeyi amaçlayan açık ya örtülü, sektörel ve bölgesel onlarca teşvik düzenlemesi çıkarıldı.


Bir dönem kimi askeri birlikler belirli illere dağıtıldı. Nakillerin askeri bir gerekçesi yoktu. Askerler hafta sonu yapacakları harcamalarla bulundukları ilin ekonomisine katkıda bulunacaklardı. Aradan yarım yüzyıla yakın zaman geçti, amaç değişmese de araçlar değişti. Daha doğrusu yeni araçlar geliştirildi. Daha sonraları kalite sorunu sonraya bırakılmak kaydıyla bu kez aynı işlev üniversitelere yüklendi. Her ile üniversite, kulağa da hoş geliyordu. Öğrencilerin yeme, içme, eğelenme ve barınma harcamaları birçok kentin ana gelir kaynağı olarak görüldü.


Görünen o ki, sanayinin gelişmesi ve bölgesel kalkınmışlık farkının azaltılmasına yönelik teşvik sisteminde hala doğruyu bulabilmiş değiliz. Anadolu’da “Üreten Kentler Anlatıyor” temasıyla gerçekleştirdiğimiz 20’yi aşkın toplantıda, “teşvik” konusunun konuşulmadığı tek bir toplantı olmamıştır.


Kastamonu toplantımızda da teşvikler konusu gündemin önde konularından biriydi. Dördüncü Bölge’de yer alan kentte münhasıran gelişmiş bir sanayi bulunmuyor. Kentin ulaşım altyapısı çözüm bekleyen önemli sorunlarının başında geliyor. Demiryolu bağlantısı yok. Büyük kentlere karayolu ulaşımı hala sorunlu, Yapımı 125 yıl süren ve İnebolu Limanı günün koşullarına yanıt verecek gerçek anlamda bir liman hizmeti vereceği günleri bekliyor.


Yüzde 70’i ormanla kaplı bir Anadolu kentinde hangi sanayi kollarının teşvik edilmesi gerekir diye bir sorunun yanıtı zor olmasa gerek. Zaten biraz da bu nedenledir ki, Türkiye’nin ağaç bazlı panel endüstrisi alanındaki en büyük entegre tesisleri bu kentte. Hayat Holding şirketlerinden Kastamonu Entegre, mobilya, dekorasyon ve inşaat sektörünün ihtiyaç duyduğu yonga levha, MDF laminat parke kapı paneli üretimi ile kent ekonomisinin adeta amiral gemisi... Altı bölgede üretim tesisleri bulunan Kastamonu Entegre, Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi  Kuruluşu içinde 2012’de 1.5 milyar TL’lik üretimden satışlarla 42. sırada yer alıyor ve 70 ülkeye ihracat yapıyor.


Kastamonu ve Samsun Fabrikalar Direktörü Enis Koç, ağaç ve orman ürünleri sektörünün bırakın orman varlığı olan bölgelerde özel teşvik görmesini, onlarca sorunla boğuştuğunu anlatıyor. Dünyanın en pahalı odununu Türkiye’nin kullandığını söylüyor. Türkiye’deki fiyatlar, Avrupa’nın iki, Ukrayna ve Rusya’nın ise 3-4 katı daha pahalı. Sektör odun ve yonga ihtiyacının üçte birinden fazlasını ithalatla karşılıyor. Orman üretimi yok denecek kadar az. Özel ormancılık özendirilmiyor. Sektörün, ormanların ekonomik temele dayanan verimli kullanımına ilişkin beklentisi hala askıda. Ormanın sahibinin kim olduğu konusu daha netliğe kavuşturulmuş değil. Dahası, odunu yakana da destek veriliyor. Sanayinin dünya fiyatlarının 2-3 katına bulabildiği odunu enerji elde etmek için yakacak olarak kullanırsanız, üstüne devletten bir de enerji teşviği alabiliyorsunuz.


Mobilya ve panelde KDV oranı yüzde 18. Turquality’nin sınırlı desteği hariç tutulursa mobilya sektörünün markalaşmasına yönelik hiçbir destek bulunmuyor.


Bu durumda haklı olarak şu soru gündeme geliyor: “Siz olsanız, Türkiye’de orman ürünlerine dayalı bir sanayiye girer misiniz?” Bölge yatırım diye çırpınırken Kastamonu Entegre de bu matematikten yola çıkarak “Bundan sonra yatırımlarını Türkiye dışına yapmaya” karar vermiş. Bu politika paralelinde Tataristan’da 210 milyon dolarlık yonga levha ve MDF yatırımına başlamış. 2014’ün ilk çeyreğinde üretime başlayacak ve dünya ölçeğinde bir tesis olacak.


Kastamonu ekonomisi için yaşamsal öneme sahip bir diğer sektör madencilik ve mermer… Küre’de 25 milyon ton, Hanönü ilçesinde de 23 milyon ton yeni bakır rezervi bulundu. Türkiye ölçeğinde ciddi rakamlar. Kentin mermer zenginliği ise hala toprak altında… Devrekani, Taşköprü, Seydiler, Oyrak, Ağlı ve Eflani ciddi mermer zenginliğine sahip. “Kastamonu beji” dünyada aranan türler arasında önemli bir yere sahip…


Bölgedeki mermer ocakları ağırlıkla Çin’e ihracat yapıyorlar. Kütük olarak tonunu ortalama 15-200 dolar arasında fiyatla satın alan Çin, daha sonra bu mermerleri işlenmiş ürün olarak 5-10 katı arasında bir fiyatla dünyaya satıyor.


“Ne iş olsa yaparım abi” dönemi geride kaldığı gibi, “her bölgede her yatırıma destek” dönemi de çoktan tarih oldu. Tarımda bölgenin niteliğine göre destek mekanizmaları oluşturulmasına dayanan “havza modeli”ni, sanayi yatırımları için de yeni teşvik politikalarının temelini oluşturması gerekiyor.


Sahip olduğu kaynaklar ve potansiyel dikkate alınarak, hangi bölgede hangi yatırıma (iki ya da üç temel sektörde) teşvik verileceğinin titiz bir çalışma ile yeniden belirlenmesi, uzun vadeli bir planlama içinde politikaların buna göre tasarlanması ve uygulamanın bir devlet politikası olarak ciddiyetle hayata geçirilmesi zorunludur. Orman ürünleri ve madencilikte, sahip olduğu doğa ve kış turizmi potansiyeli ile turizm sektöründe Kastamonu neden öncelikle teşvik edilen merkezlerden biri olmasın?..  


Kastamonu’da beklentiler...


Kastamonu bizim uzun yıllardır  ilgi menzilimizde olan orta ölçek illerimizden biri. Kastamonu’nun  yıllardır izlediğimiz talepleri  çeşitleniyor, ama “altyapı” ilk sıralardaki yerini koruyor: Ilgaz tüneli ile  karayolunun  Samsun yolu, Çankırı ve  Ankara  hattına bağlanması... İnebolu limanının yapımı ve  tünel ile  bağlantı yolunun iyileştirilmesiyle sahil yolu ile diğer  yakın yerleşmeler arasındaki  yol karayolu bağlantılarının  mal ve hizmet  akışkanlığını artırması gibi... Altyapılar  her zaman  bir umut projesi olarak  tartışma  gündeminde yerini aldı; şimdi  birer birer hayata  taşınıyor.


Havaalanı  kentin ortak düşü idi şimdi yaşanan gerçek  oldu.


Altyapılar  tamamlanıp hizmete alındığında,  deniz ulaşımı  fırsatlarının iç bağlantıları yoğunlaştırması,  kent üzerinden ticari  akışların  hızlanması,  kente “cazibe kazandıracak” zenginlik yaratılması  beklentisi bir hayli yüksek.


Tartışmaya  katılanların  “uzak bir olasılık” uyarılarına da ekledikleri  talepleri arasında  Karabük’ten  “demiryolu bağlantısı”  da var.


Havaalanının  inşaatının bitmesi  ve hizmete açılması, günde  bir  sefer yapılabilmesi, uçak ölçeğinin  kısa zamanda  büyütülmesi ve doluluk oranının yüzde 80’ler üzerinde çıkması yörede yaşayanlarda ciddi bir moral yaratmış; kente inip orada yaşayanlarla konuştuğunuzda bu  moral ve motivasyonu hemen   gözlemledik.


Kastamonu’da  yapılan toplantıların tartışma gündeminin ilk sıralarındaki  konu “ göç veren kent kimliğinden  arınma”  özlemidir. Yörede yapılacak  yatırımların göçü önleyeceği, kent nüfusundaki aşınmanın duracağı  düşünülüyor. Erişebilme olanaklarının artmasıyla birlikte üretim tesislerinin  artacağı,  gelir olanaklarının, değişen yaşam biçimi ve kalitesinin “tersine beyin göçü” yaratılabileceği  düşüncesi de oldukça yaygın.


Kentin zenginliğini ve  yerleşme cazibesini  artırmaya dönük  proje önerenler “orman varlığına” vurgu yapıyor: Kastamonu  13 bin 108  kilometre kare genişliği ile ülke alanının yüzde 1.7’sine sahiptir; kent sınırları  içindeki toprakların yüzde 65’i ormandır. Kastamonu ormanlarında kestane, sedir, ardıç, çıkar, servi,  fındık, karaağaç, meşe, fıstık, ıhlamur, dut, ceviz, kavak vb. ağaç çeşitleri yaygındır.


Kentte   üç tane  yonga levha ve MDF , ölçekleri farklı olsa da  Kastamonu  il merkezinde  ve Tosya’da   kapı üretimi yapan tesisler var. Mobilya üretiminde  başarılı örnekler  de var. Yörede yaşayanlar  haklı olarak  orman varlığını, endüstriyel ağaç işleme tesislerini de dikkate alarak,  klasik mukayeseli  avantaj odağından bakmakta, kent  insanlarının zenginliğini orman ve orman ürünleri  işleyerek  artırılabileceği tezini  savunmaktadır.


Kastamonu’da “doğaltaş tesisinin” ihracattaki başarısı yeni bir umut alanı yaratmış. Başta  doğaltaş olmak üzere, MTA’nın arama yaptığı  bakır cevherleri, bilinen krom, manganez ve kömür yataklarının işletilmesi  ile  yeni zenginlikler üretilebileceği düşünülmekte.


Ülkemizin  bütün kentlerindeki  insanlar  gibi, Kastamonu insanı da  doğal güzelliklerini  pazarlayarak  turizmle de önemli bir gelir  kapısı açabileceğini  düşünüyor.


Üniversitenin  17 bin öğrencisini 30 bini aşırdığı zaman, öğrenci   harcamalarının  ticareti  canlandıracağı  beklentisi de  bir hayli yüksek. Kastamonu’da  okuyan  öğrencilerin kentte kalmaya başlaması ile  iç dinamiklerin hareketlenebileceği  düşünülmekte. Hacettepe Tip Fakültesi’nin  bitmiş binalarının içine  hayat doldurulması kent insanın ortak  isteği.


Kentin ilk OSB’si tamamen tahsis edilmiş, şimdi mücavir alanda  genişletme çalışmaları sürmekte, ikinci kısım altyapıları hazırlanmakta. İnebolu Limanı ve çevresinin “serbest bölge”olmasına  da umut bağlayanlar var.


“Kentin  önderlik eksikliği” ve “ortak iş yapma kültürünün” yeterince güçlenmemiş olması bildim bileli yapılan toplantılarda dile getirilen sorunlar.


Sanayicilerle yaptığımız değerlendirme toplantılarında, kente  yönelik  yatırımlarla ilgili  bazı kıpırtılar olmasına  karşın, kentin kaderini değiştirebilecek  bir  yatırım tasavvurunu duymadıklarını  açıkça  ifade ediyorlar. Kastamonu  Entegre  eski tesisini modernize etmek için  OSB’deki yerine  taşıyor; önemli bir yatırım, ama bu yörede yoğunlaşma planlarının bir  parçası  olarak  algılanmaması gerekiyor.


Yörede bazı sermaye  gruplarının “örgütlü hayvancılık” yapmaya başlamasının  çarpan etkisi olacaktır. Yakın çevrede  örgütlü tarım ve hayvancılık  işletmelerinin   iyi örnekleri, olumlu yönde  “komşuluk etkisi” yaratabilir.


Bu tespitlerin hepsi dünden bugüne taşınmıştır; günün ihtiyaçları da eklenerek çeşitlenmiştir. Söz konusu  talepleri  çok genel  hatlarıyla  belirttikten sonra, yarın ki  yazımızda da Kastamonu’da  neler  yapılabileceğini  tartışabiliriz.


Dünya


Geri Dön