Kentsel dönüşüm deprem odaklı olmalı!
Deprem Uzmanı Prof. Dr. Naci Görü, Gazete Habertürk'ten Ümran Avcı ve Öznur Karslı'nın sorularını yanıtladı.
1999 depreminden sonra hem yerel yönetimler hem de toplumda güçlü bir refleks gelişince bilimsel araştırmalar ve acil önlemler de art arda alınmaya başlandı. Ancak depreme karşı bu ‘güvenli yaşamlar’ oluşturma çabası zamanla azaldı. Ne yazık ki ‘güven’ kelimesinin içini doldurmak için önümüzde uzun bir yol olduğu ve ciddi bir emek harcamak gerektiği burada da unutulmuştu. Siyasiler ve halk unutunca bilimsel araştırmalara da destek azaldı... Ülkemizde deprem konusunda önemli çalışmaların altına imza atan Prof. Dr. Naci Görür, “Bizim tipik felsefemiz böyledir. İşe öyle başlarız. Her ilçede deprem üniteleri, kurtarma ekipleri, afet merkezleri kuruldu. Özel acil yollar oluşturuldu. Halkın toplanacağı meydanlar oluşturuldu. Deprem malzemeleri olan konteynerler konuldu. Ancak 2.5 sene sürdü, sonra unutuldu. Konteynerler kalktı, malzemeler çalındı. Afet merkezleri işlemez hale geldi. Halkın toplanacağı yerler AVM’lere dönüştü. Acil yollar otopark oldu, derken biz bu işi bıraktık... Oysa, tehlike her geçen gün adım adım yaklaşıyor” dedi. Görür, bir önemli şeyin daha altını çizdi, o da kentsel dönüşümün deprem değil daha çok rant odaklı yapıldığı...
Prof. Dr. Naci Görür, 2030 yılına kadar İstanbul’da 7.2 büyüklüğünde bir deprem olma olasılığının yüzde 60’tan fazla olduğunu belirtiyor. Ona göre, eğer bu deprem olursa yüzde 60’ının mühendislik hizmeti görmediği bu yapı stokuyla İstanbul’da can kaybı korkunç olacak.
Prof. Dr. Görür ve ekibi, çalışmalarına yıkıcı depremden hemen sonra başladı. Bu amaçla TÜBİTAK ve İTÜ olarak NATO ve Avrupa Birliği (AB) ile işbirliğine gidildi. Avrupa ve Amerika’daki üniversitelerle de görüşülüp “Marmara Denizi’nde neler yapabiliriz?” sorusuna yanıt arandı. Bütün bu araştırmaları TÜBİTAK adına Görür yönetti. İTÜ’de de bu işin başında o vardı. Ardından Türkiye Deniz Araştırmaları Koordinatörü olarak Marmara’da deprem çalışmalarına başladı. 1999’dan 2013’e kadar bu araştırmaları koordinatör olarak yürüttü, bir yandan da ekibiyle deniz araştırmalarına katıldılar. Ve ulaştıkları sonuç durumun ne denli ciddi olduğunu gözler önüne serdi:
Marmara Denizi oluşumunu depremlere borçludur. Ve bugün altında aktif, çok tehlikeli bir fay sistemi vardır. Önümüzdeki günlerde, 2030 - / + 10 -15 sene içerisindeburada en az 7.2 büyüklü- ğünde bir depremin olma olasılığı yüzde 60’tan fazladır.
‘DÖNÜŞÜMÜN AMACI ÖNEMLİ’
Ancak depremin ardından bu eleştirilere rağmen çok şey de yapıldı. Tamamı olmasa bile hastaneler, okullar güçlendirildi. Bazı köprülerin, viyadüklerin altyapıları güçlendirildi. Ancak bu yapılan çalışmalar gerçek anlamıyla yapılması gerekenlerin yanında düşük bir yüzdeyi oluşturuyor. Son dönemde kentsel dönüşüm ortaya konuldu. Çok güzel ama kentsel dönüşümün amacı önemli. Amaç deprem odaklı kentsel dönüşüm ise maalesef yürütülen çalışmaların önemli kısmı deprem odaklı olmadı. Yani İstanbul’un en zayıf, depremde en fazla hasar görecek yerlerinde yoğunlaşmadı bu. Binalar nerede para ediyorsa orada yoğunlaştı.
Habertürk