25 / 12 / 2024

Kıyı yapılaşmasında yanlışlıklar mı var?

Kıyı yapılaşmasında yanlışlıklar mı var?

Milliyet Gazetesi yazarlarından Mert İnan, kıyı bölgelerindeki çarpık kentleşme hususunu değerlendirdi. İşte, Mert İnan'ın yazısı...



Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Cemal Saydam, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda farklı görüşler öne sürerken, kimi dönem ortaya çıkan sıcaklık dalgalanmalarının normal meteorolojik olaylar olduğunu söyledi. Prof. Dr. Saydam’a “Nasıl bir yaz geçireceğiz?” diye sorduğumuzda; “Uzun dönemli tahmin yapmak imkânsız. Bu tahminler yüzde 50 tutar. Ne deseniz boş. Atalarımızın elmaya ayvaya bakıp yaptıkları tahminler bence çok daha gerçekçi. Çünkü onlar çok daha uzun zaman süreçlerinden gelen tecrübelere dayanıyor” cevabını verdi.


1) Ortaya çıkan meteorolojik tablo küresel iklim değişiminin bir sonucu mu?


Küresel iklim geçmişte değiştiği gibi halen de değişmekte. Önemli olan bu değişimin hangi fazında olduğumuzu bilebilmek. Bugünkü veya gelecekteki teknoloji ile bunu anlamak neredeyse imkansız. ‘Isınıyoruz’ diyen kadar, ‘soğuyoruz’ diyen de haklı.


Aslında anormal diye bir durum yok. Sadece günlük meteorolojik olaylar var. Günlük meteorolojik değişimlerle iklimsel zaman süreçlerini karıştırıyoruz. En az 3-5 bin senelik süreçler.


2) Su kaynakları risk altında değil mi?


Suyun iklimle uzaktan yakından ilgisi yok. Susuzluk yerel yönetimlerin ve yöneticilerin, su yönetimi anlamındaki başarısı veya başarısızlığıdır.


3)  Megakentlerde görülen sıcaklık değerlerinde ısı adası etkisi yok mu?


Kıyı kentlerindeki yapılaşma modeli yanlışlarla dolu. İstanbul’u düşünün. Poyraz essin ve serinletsin. Böylelikle ormanlığı ve yüksekliği az olan yerlerde hayat serin olacak ama dev gibi binaların olduğu merkezlerde her bina bir bariyer oluşturacak ve size gelen hava akımı etkisini kaybedecek. İşte ısı adası oluşumları.


Her plansız yerleşmenin bir bedeli olur. Kıyıda 5-10 katlı binalar hemen arka cadde de 5 kat. Örneğin; İzmir. Denizden esen rüzgârın önüne set çek sonra şehir yanıyor de! Durum her kıyı kentimizde aynı. Ne yapılmalı derseniz tam tersi yapılmalı derim. Kıyıda tek katlı arkada etap etap yükselen binalar. Ama bunun tek bir örneğini göremezsiniz.


4) Söylediklerinizden meteorolojik veri ve iklim değişikliği modellemelerinin geleceğe ışık tutmadığını mı anlamalıyız?


Havalar ısınınca küresel sıcaklık, soğuyunca da küresel buz çağı aklınıza gelmesin. Isınınca bol su için, soğuyunca da kalın giyinin... Her iki hâlde de mutlaka bol su tüketin. Ağaçlara bakılarak yapılan incelemeler söz konusu. Akdeniz bölgesinde mayıs-ağustos döneminde son 600 seneden bu yana yağışlarda hiçbir değişme olmadığını görebiliyoruz. Yani 1400 ile 2000 senesi aralığında iklimsel anlamda değişen hiçbir şey yok. Bu zaman süreci bizdeki endüstriyel devrim sürecini de kapsıyor. Kaydedilen en kurak dönem ise 1591-1595 tarihleri arasında. Sonunda Celali isyanları başlıyor.”


İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü İklim ve Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Lütfi Şen, küresel iklim değişikliği konusunda İstanbul özelinde uyarılarda bulundu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) için ‘İstanbul İklim Senaryosu’ çalışmasını hazırlayan Prof. Dr. Şen, küresel iklim değişikliği ile yağış rejiminde azalma olacağını, Türkiye’nin güneyinde kuraklık tehdidinin yaşanacağına dikkat çekerek, “Önümüzdeki yıllarda iklim değişikliği İstanbul’da 4 derece sıcaklık artışına neden olacak. Küresel ısınma kentleşme kaynaklı sıcaklık artışına yıllık 2 derece etki edecek. Yaz yağışlarındaki düşüş ve buharlaşma su kaynaklarında azalmaya yol açacak. Hem soğutma ihtiyacı hem de enerji talebi artacak. Sıcaklık artışı yangın risklerinde de artışlara neden olacak. İklim değişikliğinden en çok plansız yapılaşmanın olduğu yerlerde yaşayanlar ve ekonomik olarak en alt gruba ait olanlar etkilenecek” dedi. 


İstanbul ve  İzmir  için ağır fatura


Yeryüzü Derneği’nden iklim araştırmacısı Devin Bahçeci ise İstanbul ve İzmir’i bekleyen tehlike için şu bilgileri verdi: “Nüfusu  5 milyondan fazla olan üç mega şehirden ikisi kıyı şeridinde bulunuyor. Ayrıca bu şehirler, giderek büyümeye devam ediyor. Başta İstanbul, Barselona, Londra ve Kopenhag olmak üzere, Avrupa’daki büyük şehirler deniz kenarında kurulu ve iklim değişikliği yüzünden yükselecek olan deniz seviyesi tehdidiyle yüz yüze. İncelenen 19 şehir arasında İstanbul ve İzmir de bulunuyor. İklim değişikliğinin etkileri arttıkça, deniz seviyesindeki yükselme ve iklim kaynaklı afetler, kasırgalar, fırtınalar ve seller nedeniyle ekonomik hasarın artacağını hesaplayan araştırma, Türkiye’deki iki büyük şehrin, ciddi ekonomik riskle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, İstanbul ve İzmir iklim değişikliği yüzünden en çok mali kayba maruz kalacak ilk üç şehir arasında. İstanbul, 2030 yılında, yıllık ortalama 201 milyon dolar hasar ile yüz yüze kalacak. Bu rakam, 2100 yılında yıllık 10 milyar dolara kadar çıkıyor. İzmir’de de benzer bir durum gözleniyor. Şehir, 2030 yılında iklim değişikliği yüzünden yıllık 132 milyon dolar kayıp yaşayacak. Bu rakam 2100 yılında 6 milyar dolara çıkacak.” 



Milliyet 


Geri Dön