Konut fiyatlarında balon var mı?
Konut balonu, kişisel gelir veya konut maliyetlerinden bağımsız olarak, hane halkının beklentileri nedeniyle spekülatif bir şekilde konut fiyatlarında meydana gelen ani yükselişler ve düşüşler olarak tanımlanabilir. Buna göre Türkiye'de yer yer konut balonları oluşmuştur.
Ordu Olay Gazetesi köşe yazarı Umut Çakmak, bugünkü köşesinde ''Konut sektörü ve fiyat balonları'' konulu yazısını kaleme aldı. İşte o yazı...
İnşaat sektörü, 200’ün üzerindeki sektörü harekete geçirerek istihdam ve büyüme üzerinde önemli olumlu etkilere sahiptir. 2019 yılı itibariyle sektörün istihdam ve milli gelir içindeki payı yaklaşık yüzde 5-6’lar civarındadır.
Ekonominin sürükleyici sektörlerinden birisi olan inşaat sektörünün yaklaşık yüzde 70’i ise konut sektöründen oluşur. Konut sektörü, barınma ihtiyacının karşılanması bakımından pek tabii ki önemlidir; ancak iktisadi açıdan bir diğer önemli nedeni de, küresel boyutlara ulaşan ekonomik krizlerde çoğu zaman başrolü oynamış olmasıdır. Örneğin; dünyanın en büyük ekonomik bunalımlarından birisi olan ve 1929 yılı Ekim ayında ABD’de başlayan “Büyük Buhran/Bunalım”, 1920’li yılların başlarında Florida eyaletinde oluşan konut sektörü balonundan kaynaklanmıştır. Benzer şekilde, 1997 Asya krizi ve yine 2007 yılında ABD’de de başlayıp küresel boyuta ulaşan 2008/2009 “Mortgage Krizi”, konut sektöründe oluşan balonlar nedeniyle yaşanan krizlerdir.
Konut sektörüyle ilgili okuduğum son makale oldukça dikkat çekiciydi. Akademik yönü çok güçlü olan Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Atilla Gökçe ile Öğretim Görevlisi Dr. İlkay Güler’in Üçüncü Sektör Sosyal Ekonomi Dergisi’nde bu yılın yaz aylarında yayınlanan “Yabancılara Konut Satışı ile Konut Balonu İlişkisini….” inceleyen çalışma Türkiye ekonomisi için çok önemli bulgulara sahiptir. Yazarların ulaştığı bu önemli sonuçlara kısaca yer vereyim:
Konut balonu, kişisel gelir veya konut maliyetlerinden bağımsız olarak, hane halkının beklentileri nedeniyle spekülatif bir şekilde konut fiyatlarında meydana gelen ani yükselişler ve düşüşler olarak tanımlanabilir. Yazarlara göre; başta İstanbul ve Antalya olmak üzere Türkiye genelinde 2014–2019 dönemi boyunca yer yer konut balonları oluşmuştur. Dikkat çeken nokta ise, gerçekleşen balonların yabancıların konut edinmesini kolaylaştıran yasal düzenlemeler sonrasında 2018 yılında zirve yapmış olmasıdır. Türkiye’de konut satışı içerisinde yabancılara konut satışının payı 2013 yılında yüzde 1’in altında iken, 2019 yılında yüzde 3’leri geçmesi de böyle bir sonucu desteklemektedir. Özetle; hocalarımıza göre, Türkiye’de yabancılara olan konut satışı ile konut balonu arasında güçlü bir ilişki vardır. Ayrıca, konut sektöründe oluşan fiyat balonlarını takip eden dönemlerde olası ani fiyat düşüşlerine de dikkat edilmelidir…
Bu bağlamda benzer bir katkı da ben yapayım. Dikkat ettiyseniz, son zamanlarda konut fiyatlarında ve özellikle ikinci el otomobil piyasasında çok ciddi yükselişler gerçekleşti. Bu yükselişlerin temelinde, 2019 yılında ertelenen talep ve bu yılın yaz aylarında faiz oranlarında yaşanan keskin düşüşler önemli rol oynadı. Örneğin TÜİK verilerine göre, konut satışları bu yılın Haziran ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 200’ün üzerinde artmış. Konut satışlarındaki artış ise doğal olarak konut fiyatlarının yükselmesine yol açtı. Benzer şekilde, ikinci el otomobil fiyatları da son bir yıl içinde neredeyse yüzde 100’ün üzerinde arttı. Ancak hemen belirteyim, Eylül ayında konut ve otomobil kredi faizlerinin tekrar artışa geçmesi ve fiyatların zaten yükselmiş olması, bu iki sektörde, ama özellikle otomobil piyasasında oluşan fiyat balonunun bir miktar sönmesine yol açabilir…
Son söz: Yerli ve milli değerlerin korunmasını sonuna kadar savunan birisi olarak, fabrikalarımızın, konutlarımızın ve milli değerlerimizin yabancılara satışına olumlu bakmıyorum. Ancak, uluslararası anlaşmalar ve hukuk çerçevesinde sanırım buna müdahale etmek pek mümkün olmuyor. Bu yüzden, ulusal değerlerin yabancılara satışı konusunda ince elenip sık dokunmasını ve bu satışların ekonomiye olan etkilerinin iyice araştırılması gerektiğini düşünüyorum…