Konut sertifikasının devamı neden gelmedi?
Dünya gazetesi yazarı Prof. Dr. Ali Hepşen bugünkü yazısında konut sertifikasını kaleme aldı. Peki konut sertifikasının devamı neden gelmedi? İşte Ali Hepşen'in o yazısı...
Dünya gazetesi yazarı Prof. Dr. Ali Hepşen bugünkü yazısında konut sertifikasını kaleme aldı. İşte Prof. Dr. Ali Hepşen ‘Erişilebilirlikte Sertifikasyon: Konut sertifikası örneği’ başlıklı o yazısı…
Konut erişilebilirlik, barınma sorunu, tasarrufların gayrimenkulde değerlendirilme isteği zaman içerisinde farklı ürünleri önce tanımamıza olanak sağladı, gayrimenkulde finansal ürünleri birer defa kullandığımız fakat sonra unuttuğumuz zamanlar oldu.
Biraz arşivi karıştırınca, kıymetli hocam Prof. Dr. Belkıs Seval’in 1991’de danışmanlığını yürüttüğü ve Şeyma Açar tarafından hazırlanmış olan yüksek lisans tezi gerek konut gerekse de arsa edinim sertifikaları üzerine inanılmaz güzel bilgiler paylaşıyor. Erişilebilirliğe çözüm anlamında önce konut sertifikası ile başlayalım, sonraki yazılarda diğer ürünlere de değinmek istiyorum.
KONUT SERTİFİKASI
15 Ekim 1989 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan ve yürürlüğe giren “Konut Sertifikaları Uygulama Yönetmeliği” ile yeni bir yatırım aracı piyasa ile tanıştırılmış ve “1 metrekarelik umut” sloganıyla konuta erişim sorununa da çözüm getirilmeye çalışılmış. 1989’da yürürlüğe giren ilgili yönetmeliğin ilk maddesi konut sertifikalarının ihracına ilişkin amacı tanımlamaktadır: “Tasarrufların teşvikini ve konut maliyet artışlarına karşı korunmasını teminen…” O günkü amaç ve ihraç, bugünkü ihtiyaç ve istek ve ürünle ne kadar da uyuşuyor aslında…
Söz konusu yönetmelikte, konut sertifikası, 5 sene vadeli brüt 1 metrekare konuta eşdeğerde bir menkul kıymet olarak tanımlanmış ve ilk uygulama yeri İstanbul Halkalı 1. etap toplu konut projesi olarak karşımıza çıktı. Toplamda brüt 250 bin metrekare alanı kapsar nitelikteki konutlar (toplam 4 bin 312 konut) için ihracı planlanmış. Mevzuat gereği Toplu Konut İdaresi Başkanlığı sertifikanın ilk ihraç tarihinde ilgili projedeki brüt 1 metrekare konutun satış bedelini (sıfır şerefiye) saptamış ve ilan etmiş. Belirlenmiş olan bu değer bir konut sertifikasının nominal değerini temsil etmiş ve bu değer takip eden ilan tarihine kadar geçerli kılınmış.
SERTİFİKANIN FİYATLAMASI VE KONUTA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ
Söz konusu yönetmelik, sertifika sahiplerinin sahip oldukları sertifikalarını anlaşmalı banka şubesine ibraz ederek her zaman nakde çevrilebilmesine olanak sağlamış. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı inşaat maliyetlerini ve piyasa koşullarını esas alarak nakde çevirme değerini saptamış ve her ayın onuncu işgünü ilan etmiş.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, konut satışlarında şerefiye değerlerini, alıcıların başvuru yapacakları yeri, sertifika miktarlarını, kredi şartlarını, satış süresini ve satışa ilişkin usul ve esaslarını düzenli şekilde ilan etmiş. Konut almaya hazır olan sertifika sahipleri İdare tarafından yapılan ilandan sonra, ilanda belirtilen süre içerisinde satın alma başvurusunda bulunmuşlar; ihraç edilen sertifikalar standart (sıfır şerefiye) konutu temsil ettikleri için de açıklanmış olan şerefiye payı nakden tahsil edilmiş. Sertifika sahipleri almak istedikleri konutun brüt metrekaresine tekabül eden miktarda sertifika ibraz ederek, müracaat tarihinden itibaren 1 sene içinde konutları teslim almışlar.
Söz konusu yönetmeliğin 8. maddesi “Kredilendirme” başlığını taşıyor. İdare, konutların teslim tarihindeki 30 metrekareye denk gelen sertifika piyasa değerini saptayarak azami kredi miktarını ilan etmiş ve sahip olunan sertifikalar peşinat kabul edilerek kalan bölüm için Toplu Konut Fonu kaynakları üzerinden krediye erişim imkânı sağlanmış. Özetle, konut teslim tarihinde, 30 metrekare = 30 sertifikanın piyasa değerini kredi olarak kullanabilmek mümkün hale getirilmiş. Yönetmelik gereği, brüt 120 metrekareden büyük konutlar için ise kredi kullandırılması engellenmiş.
SONUÇ
1980li senelerin Türkiye’sinde ortaya çıkan konut sorununa çözüm olarak tasarlanmış bir ürün… Bu aşamaya kadar her anlatım kağıt üzerinde mantıklı görünüyor. Fakat ilgili ihracın serbest piyasa koşullarıyla uyuşmayan ve mantıksız gelen bir tarafı da var. O da söz konusu bu sertifikanın fiyatlaması… Fiyat, arz ve talebe bağlı şekilde serbest piyasada ilgili taraflarca uzlaşının sonucunda belirlenmesi gerekirken, burada fiyatı sürekli olarak İdare’nin belirlediğini görüyoruz.
Henüz borsacılık faaliyetlerinin emekleme aşamasında olduğu o günün koşullarda, satış fiyatlarının sürekli olarak ihraççı kurum tarafından belirlenmesi mantıklı olabilir; fakat muhtemelen sonraki zamanlarda enflasyondaki artış sertifikanın değerindeki artışın üzerinde kaldığı için ürüne ilgi sönümlenmiştir. O yüzdendir ki devamı da gelmemiştir. Fakat beni en çok mutlu eden tarafı bu tür ürünleri denemekten kaçınmamamız oldu; keşke daha iyi kurgu ile devamı gelseydi (Not: 2017’deki gayrimenkul sertifikası için ayrı bir yazı olacak; orada da bambaşka sorunlar çıktı çünkü)…
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan'dan o şehir için yeni deprem uyarısı!
Konut fiyatlarında ipin ucu kaçtı! Fahiş artışlar kiralar üzerinden tüm sektörü olumsuz etkiliyor!