Malatya Yeşilyurt'un mimari yapısı tehlikede!
Şehrin mimari yapısındaki tehlikeden bahseden Malatya Yeşilyurt Belediyesi İmar Komisyonu Başkanı Şahin, “Şehrin siluetini bozmadan, depreme dayanıklı yeni yapı alanlarını, stoklarını oluşturmalıyız'' dedi.
Mimarlar Odası Malatya Şubesi eski Yönetim Kurulu Başkanı, Büyükşehir ve Yeşilyurt Belediyesi Meclis Üyesi aynı zamanda Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu Üyesi ve Yeşilyurt Belediyesi İmar Komisyonu Başkanı Habip Ahmet Şahin, inşaat sektörünün sarılmayı beklediği yaralarını ve bölgenin mimari yapısıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Malatya Son Söz Gazetesi'nden Hanife Sarı'nın haberine göre; şehrin mimari yapısında oluşan tehlikeden bahseden Malatya Yeşilyurt Belediyesi İmar Komisyonu Başkanı Şahin, “Şehrin siluetini bozmadan, depreme dayanıklı yeni yapı alanlarını, stoklarını oluşturmalıyız. Bu gün ticaret yapmak isteyenler yerel yönetimleri ve kamu kurumlarını zorlayarak yeni imar alanlarının açılmasına sebebiyet veriyor, bu gidişatı engelleyemiyoruz. Diğer taraftan şehirdeki yapı stoku 2002’ den günümüze kadar hızla artarken yeşil alanlarımıza çok büyük oranda tahribat vermeye başladık. Kentsel dönüşümde de şehrin kalbinden başlayarak etrafa doğru yayılmaması gerekirken bizde yapılan kentsel dönüşümlerde gece konduları evvela elden geçirmek oldu.” diye konuştu.
1- Ekonomik dengenin bozulmasıyla birlikte inşaat sektöründe yaşanan sancı devam ediyor. Bu kapsamda demir ithalat vergisi için ve inşaat maliyetlerinde yapılan zamlara yönelik neler dersiniz, İnşaat sektörünün eski canlılığına kavuşması adına neler yapılabilir?
“İnşaat panellerini oluşturan unsurların ham maddelerini ihraç etmek zorunda olduğumuzdan dolayı Türk lirasının dövize karşı değer kaybetmesinin neticesinde fiyatlar aşırı pahalılaşmış gözükmekte. Tabi bununla ilgili hükümetimiz gerekli önlemleri aldı, doları sabitlemeye veya geriye çekmeye yönelik çalışmalarına hızla devam etmekte. Ümit ediyoruz ki kısa bir süre içerisin dövizin Türk lirası karşısındaki değeri düşecek ve sektörün önü yeniden açılacak. Bunun yanında Gümrük Birliği Anlaşması yaptığımız ülkeler var, bu demiri ihraçta ediyoruz ithal de. Hükümet aslında demirin fiyatını dengelemek açısından vergilerinden bir takım indirimler yaparak iş ihtiyacımızı karşılayabilecek kadar demiri ithal etmemize yardımcı oluyor. Sektörün düzelebilmesi için de istikrar ve güven ortamının olması lazım. Kaybolan bir sermaye yok ama bir güven kaybı yaşandığından dolayı kimse ülkede yatırım yapıp çalışmak istemiyor. Yapacağı yatırımı ertelemeyi düşünüyor. Ülkeyi çok derinden etkileyecek büyük krizler yaşanmamış olmasına rağmen sermaye, kapital güç kendini şehirden soyutlamaya başladı. İnsanlar ne kadar çok yönetime ve ekonomik duruma güvenirse o denli bu sektör başarılı olur.”
2- Peki, Malatya’nın mimari yapısının gelişimi için neler kaydedersiniz?
“Malatya 2002’ den bu yana çok ciddi bir yapılaşma ile karşı karşıya. Aslında böylesi bir hızlı gelişimde ülkelerin ve şehirlerin hazırlıklı olması gerekiyor. Biz kentsel dönüşüler yapıyoruz dedik ama kentsel dönüşümler aslında eski yapı stoklarını gerçek kent merkezlerini dönüştürmeden yeni merkezler açmaya çalışıyoruz. Bir bağlamda fiziki ve fen kuralları ölçüsünde artık vasfını yitirmiş binanın takviyesi yeni yerleşim alanlarının da mümkün olduğu gibi yeniden yap modeli ile dönüştürmek mümkün. Pahalı olan yönetim ise yeni imar alanlarının açılması ve buradaki unsur şehrimizin ve ülkemizin ekonomik yapısıdır. Yaptığımız iş daha pahalı bir iştir ama bu gün ticaret yapmak isteyenler yerel yönetimleri ve kamu kurumlarını zorlayarak yeni imar alanlarının açılmasına sebebiyet veriyor, bu gidişatı engelleyemiyoruz. Diğer taraftan şehirdeki yapı stok 2002’ den günümüze kadar hızla artarken biz tarım alanlarımıza, yeşil alanlarımıza çok büyük oranda tahribat vermeye başladık. Bu bağlamda konut sektörü gelişiyor ama sağlığımızı yavaş yavaş yitirebiliyoruz. Bunun en bariz örneklerinden biri de Türkiye’de diyabet oranlarının en yüksek olduğu ülkelerden biriyiz.”
3- Depreme dayanıklılık için neler dersiniz?
“2012’ de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi adı altında bir kanun çıkarmıştı. Biz buna kentsel dönüşüm kanunu diyoruz. Geçen sayın bakanımız ifadesinde statik sağlamlık açısından sorunlu olan inşaatlar, bölgeler tespit edilip Çevre ve Şehircilik Bakanlığına iletilmesi noktasında 81 ile genelge gönderdiğini açıkladı. Bu bağlamda aslında Malatya’da 1990 -96 yılına kadar yapılan yapı stoklarını biraz riskli görmek zorundasınız. 1940 ve 50 yılları arasında eski inşaat teknikleriyle yapılan 3-4 katlı yüksek diyebileceğimiz binalarımız var. 2000’ li yıllarda derin çatlaklar şehrin içini kuşatmış durumda. Özellikle vilayetin etrafındaki eski yapılar 1960-70 yılları arasında yapılan binalar. Bunları fen ve yapı sağlamlığı açısından değerlendirecek olursak çok ciddi riskleri olan yapılar. Dolayısıyla biz kentsel dönüşümü evvela tam şehrin kalbinden başlayarak etrafa doğru yayılmamasını sağlamalıyız. Bizde yapılan kentsel dönüşüler ise gece konduları evvela elden geçirmek oldu. Bu dönüşümde de bazı hatalar oldu. Dönüşüm alanı gerçekten seçilirken şunu hesaplayamadık Beydağı’nın siluetini bozduğunu düşünemedik. Bugün eski Beydağı yavaş yavaş bozuluyor kendi görüntüsünü kaybediyor. Bu sebeple kentsel dönüşümleri yapacağız derken daha dikkatli olmalıyız. Dikeyde yapılaşmayı özellikle cumhurbaşkanımızda ısrarla her konuşmasında dile getiriyor engelleyerek şehrin silueti bozmadan, depreme dayanıklı yeni yapı alanlarını, stoklarını oluşturmalıyız.”