Mimar Serdar İnan'dan bedelli askerlik açıklaması!
Serdar İnan: 1994 yılında devletin bana söylediği takdir edilen bedeli ödeyerek, iki ay askerlik yaptım. Günümüzün güncel konusu olan bedelli askerlik konusu tekrar açılınca, kafama bir şüphe düştü acaba ben hatamı yaptım
1994 yılında devletin bana söylediği takdir edilen bedeli ödeyerek, iki ay askerlik yaptım. Günümüzün güncel konusu olan bedelli askerlik konusu tekrar açılınca, kafama bir şüphe düştü acaba ben hatamı yaptım Vatani görevimi kısa yaparak başka vatandaşların hakkını mı yedim Kararım HAYIR!
Eskiden feodal düzenler vardı. Büyük, hatta tek sermaye kaynağı insan idi. Halk güvenliklerini sağlamak adına, biraz da adalet oluşsun diye devlet kurma sevdasını destekler ve o güce sermaye olarak insan sağlarmış. O sermayenin sağlanmamasıyla devlet bekası tehlikeye düşer, devamlılık kesilirmiş. Bu kesintiye sebebiyet vermek kutsaliyeti bozmakmış. Bu sebeple bilgiyi ve iletişimi ellerinde tutan iktidarlar tarafından askerlik düzenini yıpratmak, en büyük halk sucu haline getirilirmiş. İnsanlar bu fikirle, inançla yüzyılları yaşamışlar, askerlik devlete bir borç haliyle yaşanmış, VATAN GÖREVi olmuş. Artık ne o devletler var, ne de o iktidarlar, bizler hala o halklar olduğumuz iddiasını daha kaç yıl daha taşıyabileceğiz Askerlik temelde üç görev 1-öldürmek, 2-nöbet, 3-iç hizmet. Öldürmek konusuna sonra değineceğim, nöbet için zaten kameralar ve profesyonel firmalar çalışıyorlar. Bedeli ödendikçe istenilen hizmeti almak mümkün, hatta geçende buna benzer bir haber basında yer aldı, nöbeti tutulan bir yer yapılan kötü niyetli davranışlar neticesinde profesyonel güvenliğe çevrildi, hem de askeri alan! Burada kendime soru soruyorum, acaba askeriye güvenlik sağlamak adına kendi kaynaklarını seferber edip şirketler kursa ben binalarımın kapı güvenlik hizmetini onlara mı, yoksa profesyonel şirketlere mi teslim ederim Vallahi herhalde teskere bekleyen asker kardeşime bırakmam diyorum. Şirketler ayrıca kendi düzenlerini kurup sınır güvenliğini de minimum insan zayiatı vermeden yapabileceklerdir diye de düşünürüm. Zaten amacı vatanı korumak olan ancak kendi güvenliğini bile sağlayamayan teneke sınır karakollarında kutsal VATAN GÖREVi yapılıyor altın cümlesinin arkasına sığınarak, o kadar çok canımızı kaybettik ki. Bu sistemle bir kardeşimizin hayatı dahi kurtulsa, bence tüm sistemi değiştirmeye değer. İkincisi iç hizmet, patates soymaktan, askeri aracı yıkamaya, sonrada paşanın evinin bahçesindeki gülü budamaya uzayan bir el emeği var. Emek de zaten alınabilir ödenebilir bir işlem . Memleketin milli geliri veya asgari ücret fiyatları belli, bu rakamların belli kat fazlası ödeyerek sivil hayatta gül budamanın, yada araba yıkamadan fazla iş yapabilen vatandaşlar kendi yerlerine başka birini istihdam ediyor mantığı çerçevesinde bedelini ödeyerek temel askeri eğitim dışındaki aylarını satın alabilsinler.
En sona bıraktığım öldürmek olan vazife. Bir diğer adı ölmek de olan bu görevi size kendi mesleğim çerçevesinde anlatırsam daha yararlı olacaktır kanısındayım. Bizler inşaatlar yapar, çeşitli iş kollarını istihdam ederiz. Bize her yıl dört kura şeklinde Anadoludan çocuklar gelse ve dense ki siz bunları dört ay temel eğitime sokacaksınız, bunlar ile sonradan müşterilerinizin çok beğendiği rezidanslar, işyerleri planlayacak, yapacak, satacaksınız, müşteri memnuniyeti sağlayacaksınız. 18 ay sonrada bu çocuklar eve döndüklerinde bayram edecek, düğün yapacak. Sağlayamam, sağlayamam, sağlayamam dünya iletişim çağını bitirmiş artık altın çağına girmek üzere olan bir düzende, hiçbir profesyonel kalitede yapılması gereken iş, çoğu isteksiz amatörler tarafından yapılamaz. Bugün memleketin kaliteli konut ve işyeri ihtiyacından çok sınır güvenliğine, turizm güvenliğine, can güvenliğine ihtiyacı vardır. Türkiyenin birincil meselesi amatörlere bırakılamayacak kadar önemlidir.
Hamasi cümlelere kapılmadan, vatandaşlar arasında eşitlik sağlıyoruz havasıyla güvenliğinizi tehlikeye atmayın. Orduyu profesyonelleştirelim, yaparlarsa iyi, yapamazlar ise hesabını soralım. Anadoludan gelen batıda şekillenen ticari felsefemde ben artık her işin hesabının sorulabilir şekliyle baştan kurgulanması gerektiğine inanıyorum. Bugün asker ergen toplumdan, birey ergen topluma geçişte adımlar atıyoruz, henüz daha geçmedik. Bu değişiklikleri bugün değil yarın yapalım rahatlığına kapılamayız. Benim gözlerimde hala Evrenin TRT açıklaması var. Aradan o kadar da çok süre geçmedi. Bir an önce toplum tüm unsurlarıyla ALTINÇAĞ hizasına geçmek zorundadır.
Altıncağ diyor ki, geçmişi bilinçaltımızı kenara koyarak doğru okuyalım, geleceği günümüzden ileriye açtığımız gönül fenerleriyle hep beraber yazalım.
Mimar Serdar İNAN
İnanlar Yönetim Kurulu Başkanı
www.serdarinan.com
www.twitter.com/mimarserdarinan
www.facebook.com/inanlarkurumsal.com