Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası’ndan İzmir kentsel dönüşüm açıklaması!
Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası’nın, İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nce onaylanan ‘Yapıların dönüşümüne ilişkin yapılacak plan ve uygulama çalışmalarında uyulacak usul ve esaslar’ hakkında yaptığı açıklamada, İzmir Büyükşehir'e ve devlete bir takım sorular soruldu.
İzmir Belediyesi Meclisi’nin 1 Mart 2021 tarihinde onaylanmış olan ‘Yapıların dönüşümüne ilişkin yapılacak plan ve uygulama çalışmalarında uyulacak usul ve esaslar’ hakkında bir basın açıklaması yaptı. İz Gazete'den Gizem Taban'ın haberine göre; İzmir Mimarlık Merkezi’nde düzenlenen toplantıda açıklamayı Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı İlker Kahraman ve Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Mutluer okudu. Oda temsilcileri riskli binaların dönüşümü ile ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne ve merkezi hükümete sorular sordu.
‘K’ ALANLARI İÇİN KRİTİK UYARI
Oda temsilcileri, ilçe belediyelerinde görev alan meclis üyeleri ve bürokratların korunacak alan anlamında belirleyecekleri ‘K’ alanlarının seçiminde şehrin geleceğini etkileyecek kararlar aldıklarına, bu nedenle çok dikkatli hareket edilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Deprem sonrası yapılan değerlendirmeler ve uygulamalar dikkate alındığında, güvenli kentlerin yaratılması çabası için ihtiyaç duyulan bütünlüklü bir yaklaşım bir kenara bırakılmış, onun yerine yapı ölçeğinde yenileme politikalarına odaklanmıştır. Çevre Şehircilik Bakanlığı yıkım yaşanan bölgelere ilişkin parçacı plan değişikliklerini hızlıca onaylanarak inşaata başlanmış, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce ise bina ölçeğinden dönüşümü yönlendirmek amacı ile hazırlanan ‘usul ve esaslar’ 1 Mart 2021 tarihinde kabul edilmiş, birçok ilçe belediyesi de söz konusu ‘usul ve esaslar’ çerçevesinde plan notu değişiklikleri hazırlamaya başlamıştır” ifadeleri kullanıldı.
Oda temsilcileri, afetler karşısında dirençli kentler inşa edilmesi için, konunun sadece binaların yenilenmesi olmadığını belirterek sürecin özel mülk sahiplerinin beklentileri doğrultusunda yürütülmesine karşı durduklarını vurguladı.
Oda temsilcileri konuyla ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi ve merkezi hükümete bir dizi soru yöneltti. Sorular şu şekilde:
‘FELAKETLERE SÜRÜKLEMEYECEK MİYİZ?’
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kabul edilen ‘usul ve esaslar’ dikkate alındığında “Mevcut Plandaki Durumu Korunacak Alanlar (K)”, ilçe belediyeleri tarafından belirlenerek onay için İBB’ye iletilecektir. Belirlenen bu alanlar içerisinde yer alan ruhsatlı binaların yıkılması durumunda plan kararına göre değil mevcut ruhsatlara ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde yer alan tanımlara aykırı ek inşaat haklarıyla yapılaşmasının önü açılmaktadır. İzmir kentinde sosyal ve teknik altyapı alanları yönüyle oldukça problemli olan Konak İlçesi içerisinde yer alan Hatay, Karataş, Alsancak; Karşıyaka İlçesinde Alaybey; Buca, Balçova, Karabağlar vb. ilçelerinde uygulanması durumunda vatandaşlarımızı bir felaketten kurtarırken başka felaketlere sürüklemeyecek miyiz? Bahsi geçen alanlarda ambulans ve itfaiyenin dahi geçemediği yollar bulunduğu dikkate alındığında, parsel bazında yaşanacak dönüşümün ortaya çıkaracağı maliyetin farkında mıyız?
‘NEDEN SADECE K ALANINDAKİ KONUTLARA UYGULANIYOR?’
‘Usul ve esaslar’ da, 1998’den önce ruhsat almış binalardan da bahsedilmektedir. Yönetmelik hakkında sizlerin bildiği ama bizim bilmediğimiz bir durum mu vardır? Var ise neden sadece K alanındaki konutlarda uygulanmaktadır? K alanı dışındaki 1998 yılı öncesi yapılmış binalar güvenli midir?
‘SORUMLULUĞUN FARKINDALAR MI?’
Kentin planlanmasında yetkiyi elinde bulunduran Büyükşehir Belediyesi tarafından alınan böyle bir karar, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararının reddedilmesi anlamına gelmeyecek midir? Bu kararda rol alan meclis üyeleri aldıkları sorumluluğun farkındalar mıdır?
‘MALİYET KİM TARAFINDAN KARŞILANACAK?’
Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’nin güncel kriterlerini karşılamayan bir binanın yenilenebilmesi için, en azından inşaat maliyetlerinin karşılanması gerekeceğine göre, bu maliyet kim tarafından karşılanacaktır?
‘ÖDEME SORUNU YAŞAYAN AİLE NE OLACAK?’
Bayraklı bölgesinde apartmanlarda yaşayan vatandaşların ekonomik koşulları farklılık göstermektedir. Ödeme problemi yaşayan bir ailenin durumu ne olacaktır?
‘ELİMİZDE VERİ VAR MI?’
Elimizde kaç konutun hasarlı olduğu, ailelerin ekonomik durumlarını gösteren bir veri var mıdır?
‘ZORLA YERİNDEN EDİLMESİNE Mİ YOL AÇACAK?’
Yeterli olanakları olmayanların binalarını kimler alacaktır? Mevcutta önemli mağduriyet yaşamış toplumsal kesimlerin, bu kez alınan karar doğrultusunda zorla yerinden edilmesine yol açılmayacak mıdır?
‘SÖZLEŞME DIŞINDA ŞANSLARI VAR MI?’
Depremden hasar gören binalardaki mülk sahiplerinin, müteahhitler ile inşaat sözleşmesi imzalamak dışında bir şansları var mıdır? Mülk sahiplerinin, maddi olarak borçlanmamak için, müteahhitlere bağımsız bölüm vermek dışında başka bir çaresi var mıdır? Bu durum planlardaki nüfus yoğunluğu artışına, sosyal ve teknik altyapı alanlarının da yetersiz kalmasına neden olamayacak mıdır?
‘YÜZ BİNLERCE İZMİRLİ NE OLACAK?’
Belirli yapıların güvenli hale getirilmesi ancak belirli yapıların güvenliğinin sağlanamaması, kentsel alan bütününün güvenliğini nasıl sağlayacaktır? Dayanıksız binalarda yaşamak zorunda olan ancak mülk sahibi olmayan yüzbinlerce İzmirli ne olacaktır?
‘SERMAYENİN GÖZETİLDİĞİ AÇIK DEĞİL Mİ?’
Bu çaresizlik durumu, plan kararlarında değişiklik yapılıp inşaat artışı yapılmasına neden olmayacak mıdır? İnşaat artışı yapılacaksa da bu müteahhitler için yapılıyor anlamına gelmez mi? Halkın değil sermayenin yararının gözetildiği açık değil midir?
‘DEPREM, NASIL KÂR İÇİN KULLANILIR?’
Deprem gibi bir afet, nasıl olur da kâr elde edebilmek için kullanılmaktadır? Parası olanın evini yenilediği, parası olmayanın ise kendi başına bir çözüm bulmaya itildiği bir çözüm, çözüm olabilir mi? Riskin, toplumun ekonomik olarak daha güçsüz kesimlerine yıkılmış olması kabul edilebilir mi? Depremzedelerin mağduriyetleri, birilerine kaynak aktarmak için mi kullanılmaktadır?
‘NEDEN DEVLET TARAFINDAN GİDERİLMİYOR’
Tüm yasa ve yönetmeliklere uygun olarak inşa edilmiş ruhsatlı yapılarda bir yıkım gerçekliyor ise mağduriyetin devlet tarafından bedelsiz giderilerek sorunun sebebinin ortaya konmuş olması gerekmez mi? Neden, depremden zarar görmüş bütün vatandaşların hak talepleri, herhangi bir bedel talep etmeksizin, devlet tarafından giderilmemektedir? Neden, zenginlerin vergi borçlarını silen, zenginler daha zengin olsun diye hazine arsalarını özelleştiren devlet, söz konusu halk olduğunda sadece arabuluculuk ile yetinmektedir?
İzmir Örnekköy kentsel dönüşüm projesinde revizyon!