Nurettin Özdebir: Binalar yapılırken enerji verimliliğine dikkat edin!

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının himayesinde  Ankara  Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) tarafından organize edilen "Yeşil Şehirler Zirvesi"nde konuşan Özdebir, Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye nüfusunun büyük bir kısmının kırsal kesimde oturduğunu belirterek, bugün durumun tam tersine döndüğünü ve nüfusun yaklaşık yüzde 70’inin şehirlerde oturduğunu söyledi. Bu duruma ilişkin, “Çok hızlı şehirleştik ama bana göre şehirleşmedik, iyonlaştık” diyen Özdebir, çok hızlı şehirleşmenin, yeşilden uzak yapılaşmayı da beraberinde getirdiğini ifade etti.

Özdebir, yeşil şehir deyince sadece ısı yalıtımı, enerji tasarrufu, su tasarrufu, atık suların değerlendirilmesinin akla gelmemesi gerektiğini, şehrin bir medeniyet göstergesi olduğunu kaydetti.

Kentsel dönüşümün sürdürülebilir olmayan, sadece bir beton yığını haline gelen şehirleri yeniden tasarlama ve yapılan hataları düzeltme fırsatı sunduğuna dikkati çeken Özdebir, "Şehir bir habitat. Bu habitatı bütün boyutlarıyla beraber değerlendirmek gerekir. 2000'li yılların başından itibaren, o zamanki  TOKİ  Başkanımız, şimdiki sayın Bakanımızın, şehir hayatına yeni kazandırdıkları bir konseptle, sadece bir konut yapma değil, insanların yaşayabileceği, sosyalleşebileceği, ihtiyaçlarını karşılayabileceği, içinde yeşili bulunduran yerleri yapma anlayışı gelişti ve hızlı bir şekilde devam etti" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin enerji bağımlısı bir ülke olduğu için yeşil kavramı içinde enerji kavramının büyük önem taşıdığına işaret eden Özdebir, şöyle konuştu:

"Yeniden yapılanırken, şehirlerimiz için ihaleler yapılırken çok dikkatli olunması gerekiyor. Binalarımızı yaparken ve kullanırken enerji verimliliğine dikkat etmemiz lazım. Türkiye'nin içine girmiş olduğu bu yeni trendde kentsel dönüşümle beraber bu fırsatı çok iyi değerlendireceğine inanıyorum.”

- "Kaş yapalım derken göz çıkartmış oluruz"

Kadın istihdamına ilişkin açıklamalarına yönelik gazetecilerin sorularını Özdebir, şöyle yanıtladı:

“Kadın, doğurganlığın timsali. Ülkenin bekası için ilk önce neslin devamının sağlanması lazım. Ancak iş hayatında da iş dünyasında da oyunun kuralları var. İşletmelerin faaliyetlerinin sürekliliği, kurumsal hafızanın devamı, işyerindeki her pozisyonun uyum içinde çalışmasını temin etmek gibi bir görevi var. Büyük sapmalar olması ve bunun bir takım sosyal maliyetlerinin olması, bu işyerindeki verimliliği bozacak bir etken. Birbiriyle iştirak halinde çalışanların arasından birisini çıkarttığınız zaman o çark dönmüyor. Dönebilmesi için oraya mutlaka birisini monte etmeniz lazım. Buraya monte ettiğiniz insanın da izinleri geldikten sonra ne yapacaksınız? Bu sefer belki bir başka kadını mağdur etmiş olacaksınız. Bütün bunlar işletmeler açısından sıkıntılı durumlar."

Kadın istihdamını ele alan bir takım düzenlemeler hayata geçmeden bazı işverenlerin insan kaynakları birimine "kadın eleman almayın" şeklinde talimat verdiğini öne süren Özdebir, kadın istihdamında dengelerin çok iyi korunması gerektiğine dikkati çekti.

Özdebir, şöyle konuştu:

"Kadınlarımıza pozitif ayrımcılık yaparken, onların istihdamını zorlaştıracak, önüne engel getirecek bir takım maliyetlerin yüklenmesi, bir takım mecburiyetlerin konulması insanları caydıracaktır. Kadınlarımızın iş bulabilmesi, daha iyi ücretlerle çalışabilmesi zorlaşacak. Aslında orta ve uzun vadede kadınlarımızın istihdamını azaltacak, zorlaştıracak birşey yapmaya başladık. Bunun sosyal ve finansal maliyetlerine katlanmak istemeyecek işletmeler haklı olarak. Çünkü ülkemizde işsizlik oranları hala yüksek. Alternatif çalışacaklar var. Kadının böyle bir takım ekstra maliyetleri ve sorumlulukları varsa kadın yerine erkeği tercih edecekler.  Bir taraftan kadınlarımızın iş gücüne katılmasını istiyoruz bir taraftan da ulvi görevleri olan neslin devamını onlardan bekliyoruz. Neslin devamını desteklemek için bir takım ek maliyetler ve sosyal yükümlülükleri işletmelere yüklersek kaş yapalım derken göz çıkarmış oluruz."

AA