05 / 10 / 2024

Oda içindeki renk uyumlarını doğru kurgulamak gerek!

Oda içindeki renk uyumlarını doğru kurgulamak gerek!

 Benim çocukluğumda, salon sadece misafir geldiği zaman kullanılırdı. Oturma odamız ise salonun yarısı kadar ufaktı ve biz bütün vaktimizi orada geçirirdik




 Benim çocukluğumda, salon sadece misafir geldiği zaman kullanılırdı. Oturma odamız ise salonun yarısı kadar ufaktı ve biz bütün vaktimizi orada geçirirdik. Aile yakınları evimizi ziyaret ettiğinde, çok sıcak bir samimiyetle oturma odasında ağırlanırlardı. Ancak arada bir resmi diyebileceğimiz kişiler gelmeden önce hummalı bir temizlik yapılır, hepimize kapalı olan salon, misafirler için kullanıma açılırdı. şžimdi düşünüyorum da, o salonun, var olmasına rağmen kullanılmamış olması, ne büyük bir kayıp!
şžimdi ise sabahları büyük bir koşturmaca ile dışarı çıkmaya hazırlanan aile fertleri, akşam olduğunda yorgun argın evlerine dönüyor. Eskiden olduğu gibi özel ağırlanması gereken misafirlerin yerini, kapıyı çalıp gelen arkadaşlar, aile üyeleri aldı ve yeni yaşam tarzı nedeniyle, evin içinde, bu tarz resmi alanlara gerek kalmadı. Ayrıca yeni yapılan dairelerin planlanmasında, oturma odası yerine daha geniş salonlar tercih ediliyor.

Salonda farklı ihtiyaçlara yönelik köşeler yaratalım

Gerçekten, yorucu bir günün ardından evimize geldiğimizde, bizi rahat ettiren bir kanapeye gömülüp, ayaklarımızı da önümüzdeki sehpaya uzatarak dinlenmeye ihtiyaç duyuyoruz. Kitap okuyup TV seyredebileceğimiz, müzik dinleyebileceğimiz, arkadaşlarımızla sohbet ederken, çocuklarımızın da başka bir köşesinde oyun oynayıp, ders çalışabildiklerini görebileceğimiz konforlu bir alan içinde yaşamak, modern hayatın getirdiği farklı bir hoşluk. Salonumuzu yerleştirirken, farklı ihtiyaçlara cevap verebilecek köşeler yaratalım. Gün içinde, burası çocukların oyun odası, diğer bir zamanda çalışma odası, bir başka zamanda dostlarımızı ağırladığımız havalı bir salon olabilecek esneklikte düşünülebilmeli. Bu nedenle eşyalarımızı farklı işlevler için kullanabilme rahatlığına sahip olalım. çift fonksiyonlu kullanabileceğimiz eşyaları şu şekilde sıralayabiliriz:

* Kanape: Misafir gece kalmak istediğinde yatak olabilir.

* Masa: Kanape arkası konsol, yemek masası, çalışma masası, oyun masası olarak kullanılabilir.

* Sehpa: Kapaklı sandık olabilen, kumaş veya deri kaplı tabureler, hem ayaklarımızı uzatmak için kullanabilir, hem de üzerine kocaman bir tepsi koyduğumuzda servis sehpasına dönüşebilir.

Oda içindeki renk uyumlarını doğru kurgulamak gerek

Bizler esnek bir bakış açısına sahip olduğumuz sürece salonumuz, isteklerimizin tümüne cevap verecektir. Bu nedenle kullanışlı eşyalar seçmeli, fazla yer kaplayan ve odamızın içinde enerjiyi tıkayan eşyalardan uzak durmalıyız. Zekice bir yerleşim planı oluşturalım ve bize has tarzı olan bir ev yaratalım. Tarz oluşturabilmenin en önemli noktaları:
* Rölöve (mekanın ölçekli çizimi) üzerinde alanı en iyi şekilde nasıl kullanabileceğimizi uzun uzun araştırmak...
* Doğal ışığı iyi kullanmak ve yapay aydınlatmayı en işlevsel şekilde oluşturmak.
* Dokuların ve renklerin, birbirini uyumlu şekilde takip ediyor olmasını sağlamak.
* Mekanın geometrisini doğru kullanıp, gerekli yerlerdeki simetriyi vurgulamak.
* Oda içindeki, renk uyumlarını doğru kurgulamak.
* En önemlisi, evimize duyduğumuz gerçek bağlılık ve tutkuyla ilgidir. Bu tarz bir yaklaşım, evimizle olan ilişkimize yansır, küçük ilave veya eksiltmelerle, kişiliğimizi eve yansıtırız.

Evdeki kimliğimizi oluşturan aslında yaşam tarzımızdır

Biz kimiz Nasıl bir hayat tarzı arzuluyoruz İlgi alanlarımız nelerdir Takıntılarımız var mı Nasıl yaşıyoruz Nelere değer veriyoruz Sorularımıza vereceğimiz yanıtlar evimiz konusunda nasıl ilerleyeceğimize dair bizlere rehber olacaktır. Yemek odamız olmayabilir, hatta yemek masamızı belli bir köşeye sandalyeleri ile yerleştirmek bize yer kaybettirebilir. Evimizi farklı bir hava ve hoş bir mekan olarak, değişik bir anlayışla tasarlamayı deneyelim. Diyelim ki masamızı bir duvara yasladık, üzerine duvara dayayabileceğimiz bir tablo veya ayna yerleştirebiliriz veya en basitinden, masanın bir metre üzerine raf vidalayıp, o ay çektiğimiz fotoğrafları çerçeveleterek tavana taktırabileceğimiz bir spot ışığı ile aydınlatarak sergileyebiliriz... O sıralar okuduğumuz kitaplar, yeni gelen dergiler, sokaktan aldığımız çiçekler, gerekirse dizüstü bilgisayarımız... Bütün bunlar, o zaman diliminde nasıl yaşadığımızı gösteren simgelerdir. Bu tarz bir yaklaşım, yaşayan evi oluşturur, çünkü bizlerle birlikte, evimizdeki eşyalar da yer değiştirebilmeli. Evdeki kimliğimizi oluşturan, aslında yaşam tarzımızdır.
Vatan/Vicki Hünal


Geri Dön