One Ortaköy mimar Gökhan Avcıoğlu tarafından tasarlandı!
Bol ödüllü Bursa NLF Residence ve One Ortaköyün tasarımı mimar Gökhan Avcıoğlu tarafından yapıldı
Mimar Gökhan Avcıoğlu ile yatırımcı Serdar Bilgili (Bilgili Holding) yaklaşık yedi dönümlük araziyi keşfe çıktıkları 2006’da One Ortaköy’ün, benzer konut projelerinden farklı olacağında hemfikirdiler. Bu farkın ‘ne’ olacağının ipuçları ise Avcıoğlu’nun mimari yaklaşımında gizliydi. New York ve İstanbul merkezli mimarlık ofisi GAD’ın kurucu ortağı Gökhan Avcıoğlu, son dönemde yaptığı hemen her projeyle uluslararası ödüller alıyor.
Borusan Müzik ve Sanat Evi, Bodrum Kuum Hotel, Bursa Nilüfer Residence, İstanbul Beşiktaş Balık Pazarı, Gedikpaşa Kentsel Dönüşüm Projesi kategorilerinde ‘en iyi’ ödüllerini alan Avcıoğlu projelerinden birkaçı. Listeye en son girense “2012 Green Good Design Awards, The European Centre for Architecture ve The Chicago Athenaeum” ödülü ile One Ortaköy oldu. İnsan ve doğa unsuru, Avcıoğlu bakışında eşdeğer yer tutuyor. “Bina kimindir” sorusunun cevabı ona göre “kullanıcısı, sahibi ve niha¬yetinde izleyenindir”. Yoldan geçenin de o yapı üzerinde hakkı var. “Zira Mimarlık hatıra yaratır” diyor Avcıoğlu, “yolunuzun üzerindeki bir binadan sizi ayrı düşünmek olanaksız”.
One Ortaköy’ün 95 dairesinde oturan 37 aile dışında her gün önünden geçen biri olarak, dairesel formdaki bina, yayıldığı yamaçla hiç de yabancı düşmeyen güzel varlığıyla benim de hafızamda estetik anlayışımı besleyen yer açıyor kendine. Bir Gökhan Avcıoğlu projesinin yakınında veya içinde olmanın ne hissettirdiğini, GAD ofisine gitmeden önce Avcıoğlu hakkında araştırma yaparken onun tasarladığı yapılarla karşılaşınca tekrar hatırladım. En yoğun günümde bile önünden geçiyorsam eğer mutlaka içeri girip ‘nefes almayı’ adet edindiğim Borusan Sanat ve Müzik Evi tamam da, mesela Beşiktaş Balık Pazarı’na ne demeli? Hiçbir şey satın almaya niyetim yoksa bile içinde dolaştığım bu pazarın kubbeli çatısı, sütunlar arasındaki geniş boşluklarıyla yoldan gelip geçene ardına kadar açık bir kapı güvenli bir alan hissi uyandırması, hava akımının doğru hesap edilmesiyle yaratılan serinlik ve elbette esnafıyla İstanbul’da nadir rastlanan canlı ve huzurlu bir mekan. Oysa söz konusu olan sadece bir balık pazarı! Gökhan Avcıoğlu’nun meseleye bakışı elbette “sadece bir balık pazarı” minvalinde değil, “İnsanların şehri sevmesi gibi şehir de sunduklarıyla insanları sevmeli” diyor. Avcıoğlu’nun bu yaklaşımını cömertçe sergilediği projelerden biri olan One Ortaköy, daha ekonomik çözümleri olabilecekken yatay olarak tasarlanmış.
Ortaköy’den Balmumcu’ya çıkan yolun başındaki yamaçlık bölgede, yer yer toprağın, kayaların veya çalılıkların görüldüğü yeşil dokusunu koruyan araziye (6 bin 797 metrekare) yayılmış birbirine bağlı dört dairesel bina ve ofis katlarının bulunduğu bir bağımsız yapıdan oluşan proje öyle ‘sakin’ duruyor ki bakmakta olduğunuz yapıda 115 ila 205 metrekare arasındaki dairelerin 675 bin ila 1 milyon 250 bin dolar arasında değişen fiyatları olduğunun aklınıza gelmesi pek mümkün olmuyor. Gürültülü bir gösterişi yok One Ortaköy’ün. Etrafa dikkatli bakmıyorsanız, fark etmeden geçip gidebilirsiniz de önünden. Ufku daraltıp içinizi karartan, bakmak istemeseniz bile görmeden geçemeyeceğiniz, yolunuzu kesen bir ‘kütle’ değil çünkü o. Onun gösterişi, mesela net bir çizgi üzerinde ilerlemeyen, neredeyse yamaçtaki bir kaya bloğuymuş gibi duran yapının cephesinde bir de 3 milyon yıllık Ünye taşı kullanılarak topografyaya sağladığı uyumdan veya Boğaziçi Köprüsü’nden geçerken görülen çatısındaki 17 çeşit bitkiden oluşan yeşil alandan geliyor...
Kullanıcısına sağladığı konfor ise birinci sınıf malzeme seçimi, güvenlik kameraları, jeneratör, otopark, fitness çenter gibi çoktan sıradanlaşmış hizmetlerle sınırlı değil. Boğaz manzaralı açık yüzme havuzu, özel peyzajlı çatı bahçeleri, her daireye özel 15 metrekarelik depolama alanı gibi üzerinde düşünülmüş detaylar One Ortaköy’ün ilk akla gelen alametifarikalarından.
Doğa ve insan unsurunun öne çıktığı projeler yüksek karbeklentisini karşılamadığından-kimi zaman müteahhit firmalar tarafından kabul görmeyebiliyor... Gökhan Avcıoğlu projelerinin pek çok detayında ise mimarın özgür olduğu anlaşılıyor. Avcıoğlu, “Yatırımcı ile aramızdaki ilişkileri inşâ ettikten sonra bina inşa ediyoruz” diye açıklıyor bu özgürlük alanını. “Bir de” diyor 1960 doğumlu mimar, “müteahhit firmayla baş etmek zaman isteyen bir kıvraklık. Bu yüzden bu, 50’li yaşlardan sonra verim alınabilecek bir meslek. Bilginin yanma tecrübe ekleniyor ve tabii müteahhitleri ikna etme kabiliyeti de gelişiyor zaman içinde.” Gökhan Avcıoğlu piyasa koşullarını zorlayan mimarlık anlayışı için “Ben hancıyım; yaşanabilir bina değil sadece dikey ‘yatakhane’ yapan pek çoğu ise yolcu” diyor.
GAD ofisinde aynı dönemde ortalama 25 proje üzerine çalışılıyor. Projelerin aynı hızda yürümemesi ve örneğin bir projedeki sorunun, diğer projenin çözümü olması gibi faydalar ofisin çalışma temposunu belirlemiş. Farklı ölçeklerde çalışmanın “kafayı açtığına” da inanıyor bol ödüllü mimar ve ekliyor: “Artık şehircilik konuşmalıyız, 20’nci yüzyıl çok yan etki üretti. Bu konuda, cevabım bilmesek de sorular sorulmaya başlanması çok önemli. Mimaride bunun sonuçlarını iyi şekilde alırız diye umut ediyorum.
Forbes/Handan Bayındır