Palmiye Adası'nda fiyatlar 4 yılda 4'e katlandı!
Hızlı büyüme öngören yöneticiler Dubai'de emlak fiyatlarında patlamaya ve krize neden olmakla suçlanıyor
İngilizler başta olmak üzere Batı'dan gelen hızlı büyüme öngören yöneticiler Dubai'de emlak fiyatlarında patlamaya ve krize neden olmakla suçlanıyor. Dubaililerin 'Kırmızı kafalar' dediği yöneticilerin yerini şimdi itidalliler alıyor
Turizmde cazibe merkezi olma çabaları çok eski değil 2000'li yıllarda başladı. Amaçları ilgi çeken dev projelerle dünyanın dikkatini çekmekti. Başardılar da. Milyarlarca dolar harcayıp denizin içine 7 yıldızlı otel kondurdular. Yetmedi, denizi doldurup palmiye şeklinde ada yaptılar ve bu yolla sahil şeritlerini ikiye üçe katladılar. Dünyanın en ünlü sanatçıları, futbolcuları Palmiye Adası olarak bilinen bu deniz dolgulu villalardan koştura koştura satın aldı. Halkın ulaşım aracı metroları öyle lükstü ki içinde VIP vagonu bile vardı. Teknoloji ve bilgi altyapı ise mükemmeldi.
'CASİNOYA DÖNMÜŞTÜ'
Zenginler bir yandan bölgeye emlak yatırımına koştu. Fiyatlar 6 ay geçmeden yüzde 20-30 artıyordu. Sermaye, bir yandan akıyor bir yandan da 'bu saadet zinciri acaba kopar mı' diye soruyordu. Ama kimin umurunda! Dünyanın en büyük bankaları bölgeye kredi vermek için yarışıyordu. Hatta rekabet öyle bir hal aldı ki bankalar arası yarış tüketici kredilerine bile sıçramıştı. Sıfıra yakın peşinatlarla yüzbinlerce dolarlık mortgage ve taşıt kredileri dağıttılar. Bu tatlı dönemi Akbank'ın yeni açılan Dubai ofisinin başındaki Cem Ataç şöyle anlattı: "Dubai casinoya dönmüştü. Yüzde 5 peşinat yatır, krediyle evi ya da villayı al. 5-6 ay sonra iki katına sat ve çık." Palmiye'de fiyatların son 4 yılda 4'e katlandığını belirten Ataç, bunun sonucunda 1995'te 700 bin olan nüfusun 1.5 milyona çıktığını belirtiyor. Uzun yıllar bölgede inşaat mühendisi olarak çalışmış Uğur Acarbay ise rakamlara daha hakim: "Palmiye'de düz villalar 500 bin dolardan satılmaya başlandı, 5 milyon dolara kadar çıktı. Şimdi 2-2.5 milyar dolara geriledi. Kiralar ise yıllık 100 bin dolar civarında. Krizden önce rakamlar yüzde 50 daha yüksekti."
DUBAİ şeyhi El Maktum ülkesini bu hale getirirken İngiliz ve Avusturalyalılarla çalışmıştı. Gayrimenkul fiyatlarının değerlendiği 'altın' dönemde Batılı yöneticiler işin keyfini çıkarıyordu. İşler tersine gitmeye başladığında faturanın büyüğü de onlara kesildi. Ataç, yeniden yapılanma içinde hızlı büyümeyi teşvik eden adamları değiştirdiklerini daha itidalli adamları getirdiklerini söylüyor. Acarbay ise Batılılara takılan 'Kırmızı kafalı' lakabına atıfta bulunarak Dubaililerin "Kırmızı kafalar bu ülkeyi mahvetti" dediklerini aktarıyor. Acarbay, bölgede Türk müteahhit ve çalışanına ilginin halen yüksek olduğuna dikkat çekiyor.
LEHMAN'la birlikte ağır darbe yiyen bölgeye yatırıma gelenler önce Nakheel'in yüzde 25 indirim yapın söylemleriyle sarsılmış ardından şirket bu ödemeleri de aksatınca bazıları dayanamamış ülkesine dönmüş. Bölgede ev ve villa fiyatları Mart-Nisan aylarında dip yapmış ancak şimdi biraz kıpırdamaya başlamış. Nakheel'in açıklamasının son damla olduğunu söyleyen Acarbay, yine de buranın en fazla yatırım yapılacak yerler arasında bulunduğu inancını koruyor. 2010'da işlerin zor olacağını özellikle gayrimenkul sektörünü zor günler beklediğini söyleyen Acarbay, ambargoyla boğuşan İranlıların tek vizeyi alabildikleri ülke Dubai'de yatırımlarının süreceğini düşünüyor. Örnek olarak Palmiye adasını gösteren Acarbay, "İranlılar adadaki villaların yüzde 40'ının sahibi. Onları Ruslar izliyor. İki ülke de Dubai'den kolay vazgeçeceğe benzemiyor" diyor.
ATAÇ ve Acarbay'a göre aslında kriz Eylül 2008'deki Lehman Brothers'ın iflasıyla başlamıştı. Ataç, "Kiralar düştü ama finans merkezinde halen yer bulmak zor" diyor ve bankacılık kesiminin bu bölgeden umudunu kesmediğini belirtiyor. Acarbay'ın söyledikleri ise bir hayli ilginç: "Siz dünyada krizi konuşurken burada sıkıntı yokmuş gibi görünse de aslında Dubai'de 59 milyar dolarlık borcunu yapılandırmaya gideceğini açıklayan Nakheel yılbaşında müteahhitlerle masaya oturmuştu. Onlardan yüzde 25 indirim istedi ve kabul etmeyenlerle yoluna devam edemeyeceğini duyurdu. Hemen herkes kabul etti. Nakheel aslında bankalarla oturmadan önce müteahhitlerle yeniden yapılandırma yapmıştı."
Sabah/Tarık Yılmaz