26 / 11 / 2024

Sedad Hakkı Eldem kimdir?

Sedad Hakkı Eldem kimdir?

Türk Serbest Mimarlar Derneği Onur Üyesi Sedad Hakkı Eldem kimdir? Mimar Sedad Hakkı Eldem, hayatı boyunca hangi işlere imza attı? Sedad Hakkı Eldem eserleri nelerdir? İşte Sedad Hakkı Eldem..




Sedad Hakkı Eldem kimdir?

Sedad Hakkı Eldem, 1908 yılında İstanbul'da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini diplomat olan babasının görevi nedeniyle Cenevre ve Münih'te tamamladıktan sonra, mimarlık eğitimine 1924'te İstanbul Sanayi-i Nefise Mektebi'nde başlamış, 1928'de okulu bitirerek, kazandığı üç yıllık bursla Fransa, İngiltere ve Almanya'ya gitmiştir. 


Yurt dışındayken Perret, Jansen ve Poelzig'in Türkiye'ye döndükten sonra da bir süre Ankara'da Holzman ve Mongeri'nin bürolarında çalışmış; 1932'de Egli'nin yardımcısı olarak GSA'da öğretim üyesi olmuş, aynı yıllarda kendi bürosunu açarak tasarım ve uygulama çalışmalarına da başlamıştır.


Meslek yaşamı boyunca, biçim ve bezeme ayrıntılarını seçmece bir anlayışla yenilemeksizin halk mimarlığından ve batı kökenli üsluplara bağlı kalmaksızın çağdaş teknolojiden yararlanarak Türkiye'ye özgü bir mimarlık yaratılması gereğine inanmış ve bu doğrultuda çalışmıştır. Eldem'in çağdaş Türk mimarlığında önemli bir yeri olan yapıları her zaman dikkatleri üzerine çekmiş, bunların bazıları yeni bir dönemi başlatan yapılar olmuştur. Örneğin, New York Dünya Sergisi'ndeki Türk Pavyonu (1938-39) II.Ulusal Mimarlık döneminin başlangıcı sayılmış, Emin Onat'la birlikte tasarladığı İstanbul Adalet Sarayı ise (1948, Sultanahmet) yeni bir akılcı işlevci dönemi başlatmıştır. 1952'de SOM Firması ve Bunshaft ile birlikte gerçekleştirdiği İstanbul Hilton Oteli de (1952) 1950'lerde egemen olmaya başlayan daha serbest, uluslararası nitelikteki dönemin öncüsü olmuştur.


Eldem, GSA'da öğretim üyesi olmasından kısa süre sonra, 1934'te, ulusal mimarlık yapıtlarına ilişkin araştırma kapsamını genişletmek amacıyla "Milli Mimari Semineri" adıyla bilinen çalışmalara başlamıştır. Bu seminer o güne değin üzerinde durulmayan sivil ya da Anonim Mimarlık ürünlerinin dökümünü yapmayı ve bu alandaki boşluğu doldurmayı amaçlamış, Akademi yangınında tüm koleksiyonunu yitirinceye değin bu görevi sürdürmüştür. Eldem, ulusal mimarlık konusundaki düşüncelerini 1940'ta Arkitekt dergisinde yayımlanan "Yerli Mimariye Doğru" başlıklı yazısında ortaya koymuş, bir bildiri niteliği taşıyan bu kuramsal çalışmasında ulusal mimarlığın nasıl olması gerektiğini açıklamıştır. Öte yandan bu düşünceleri küçük kapsamlı yapılarda, özellikle konutlarda, köşk ve yalılarda uygulamış, İstanbul Türk evinin sofa gibi plan öğelerini, çıkma, saçak, kafes, vb çeşitli ayrıntılarını yeni yaşam biçimine uyarlamıştır. Bu yaklaşımının en iyi örnekleri Yalova'daki Termal Oteli (1934-37; 1983'te yık.), İstanbul'daki Ağaoğlu Evi, (1936-37, Maçka; b.yık.), Tahsin Günel Yalısı (1938, Yeniköy; 1978-80'de Eldem tarafından Ilıcak Yalısı olarak yeniden düzenlendi), Ayaşlı Yalısı (1938, Beylerbeyi), Safyurtlu Köşkü (1942, Yeniköy) ile Taşlık'taki Şark Kahvesi'nde (1947-48; 1988'de yık.) görülür. Geleneksel mimarlık biçimlerinin ve öğelerinin kullanılabileceği konut, kahve, pavyon gibi işlevlerde bunlardan yararlanmaya çalışan Eldem, otel, banka, işyeri, yönetim ve eğitim yapısı gibi işlevlerdeyse akılcı-işlevci biçimlendirmeye yönelmiştir. İü Fen ve Edebiyat Fakültesi (1942-44; E.Onat ile) ve Aü Fen Fakültesi (1943-45; E.Onat, BONATZ ile) gibi büyük yapılarında ise işlev, malzeme ve taşıyıcı sistem gereksinimine önem vermiş, geleneksel öğeler yalnız biçimsel ayrıntılarda kullanmıştır.


İstanbul, Zeyrek'te yaptığı Sosyal Sigortalar Kurumu Binası (1962-64) ile başlayarak, içinde bulunduğu tarihsel çevreye uyum sağlayan, işlevleri bozacak bir biçimselliğe kaçmadan geleneksel Türk sivil mimarlığının yatay çatı çizgisi, geniş saçaklar, eş boyutlu dizi pencereler ve çıkmalar gibi bazı yalın öğeleriyle oranlarını kullanan, bu yöndeki ilk çalışmalarından farklı olarak yeni gereç ve yapım ve yapım yöntemlerini uygulayan çağdaş bir anlayış içine girmiştir. İstanbul'da gerçekleştirdiği Boğaziçi'nin yeni biçimlenişinde etkin olan Uşaklıgil (1956-65, Emirgan), Kıraç (1965-66, Vaniköy), Sirer (1966-67, Yeniköy), Komili (1978-80, Kandilli), Yalıları ve Rahmi Koç Evi (1975-80, Tarabya) ile Akbank Genel Müdürlüğü Binası (1967-68, Fındıklı), Atatürk Kitaplığı (1973, Taksim), Yıldız Mahallesi (1976-78), Alarko Blokları (1976-79, Maslak) ve ayrıca Ankara'daki Hindistan (1965-68; Orhan çakmakçıoğlu ile), Pakistan (1964-74) ve Hollanda (1973-77) Büyükelçilikleri bu doğrultudaki önemli yapıları arasında yer almaktadır.


Eldem'in titizlikle üzerinde durduğu bir konuda mimarlık eğitimi olmuştur. 1941-46 arasında Yüksek Mimarlık Bölümü başkanlığı yaptığı GSA'da 46 yıl boyunca mimari proje ve yapı bilgisi derslerini vermiş, bunlara Milli Mimari Semineri'ni eklemiş; daha sonra, 1978'de emekli olana değin bu çalışmaları bilimsel yöntemlerle sürdüren Rölöve ve Restorasyon Kürsüsü'nün yöneticiliğini üstlenmiş; emekliliğinin ardından aynı okulda da proje öğretmenliğine devam etmiştir.


Geleneksel mimarlığın incelenmesine verdiği öneme karşın çağdaş konularıda göz ardı etmeyerek, proje atölyesinde Türkiye'nin güncel mimarlık sorunlarını ele alan çalışmalar da yapmıştır. 1979'da İDGSA tarafından kendisine onursal doktorluk ünvanı verilmiştir. Geleneksel mimarlığa ilişkin çalışmaları Eldem'i doğal olarak eski yapıların Onarım ve Koruma sorunlarına yöneltmiştir. Çoğu tasarımı tarihsel bir çevre içinde yer alırken, bir bölümü de var olan bir yapının eklerle geliştirilmesi biçimindedir. İstanbul, Nakkaştepe'de Koç Holding yönetim merkezi olarak kullanılmak üzere restorasyon projesini (1978-87) yapmış olduğu Mehmet Şerif Paşa Konağı, 1991'de Hollanda'nın Lahey Kentinde açıklanan Europa Nostra ödülü'ne layık görülmüştür. Özellikle İstanbul'u ve içindeki yapıları çok iyi tanıdığı bilinen Eldem, Eski Eserleri Muhafaza Encümeni (1941-45) ve Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu (1962-78) gibi kuruluşlarda üyelik ve başkanlık yapmıştır. Uluslararası Mimarlar Birliği'nin 1948'de Lozan'da yapılan ilk genel kurul toplantısında Türkiye temsilcileri arasında yer almış ve aynı yıl Ankara'da toplanan I.Yapı Kongresi'nin hazırlıklarına katılmıştır. Eldem, çağdaş Türk mimarlığındaki ulusalcılık-evrensellik tartışmasında kendine özgü çözümleriyle öne çıkarken, kitapları ve yazılarıylada Türkiye'de mimarlık birikimine katkıda bulunmuştur. İlk kez 1929'da Paris'te çağdaş Sanatçılar Sergisi'nde aldığı Bronz Madalya'dan sonra 1952'de Amerikan Mimarlık Enstitüsü'nün Bölgesel Tasarım ödülü'nü, 1983'te Sedat Simavi Mimarlık ve Kent Planlaması ödülü'nü, 1983'te Kültür Bakanlığı Kültür ve Sanat ödülü'nü kazanan; 1986'da Zeyrek Sosyal Sigortalar Kurumu Binası İle Ağa Han Mimarlık ödülü'nü paylaşan, 1988'de Mimarlar Odası Ulusal Mimarlık seçici kurulunca tüm yapılarıyla mimarlığa hizmetinden dolayı Büyük ödül ve 1979'da İDGSA tarafından onursal doktorluk ünvanı verilen Eldem'in Türk sivil mimarlık ürünlerini ele alan önemli kitaplar arasında Türk Evi Plan Tipleri (1968 (1954)), Yapı-Geleneksel Yapı Metodları (1970 (1967)), Rölöve I, II (1968,1977; Feridun Akozan ve Köksal Anadolu ile), Köşkler ve Kasırlar I, II (1969, 1974), Sa'dabad (1977), Türk Bahçeleri (1976), Türk Mimari Eserleri (1976), Köseoğlu Yalısı (1978), Boğaziçi Anıları (1979), İstanbul Anıları (1979), Topkapı Sarayı, Bir Mimari Araştırma (1984; F.Akozan ile) ve Türk Evi I, II, III, (1984, 1986, 1989) yer alır. 1983'te MSÜ, 50 yıllık meslek jübilesi armağanı alarak Eldem'in yaşam öyküsünü, uygulama, desen ve eskizleriyle mesleki makalelerinden seçmeleri içeren Sedad Hakkı Eldem adlı bir kitap yayımlamış, 1987'de ise ABD'de yayımlanmakta olan Architects in the Third World (üçüncü Dünya Mimarları) sergisinden, Hollein'ın önsözüyle, gene Eldem'in mimarlığını yorumlayan, uygulama ve projelerini tanıtan, yaşam öyküsünü içeren Sedad Eldem, Architect in Turkey (Sibel Bozdoğan, Süha özkan, Engin Yenal; Sedad Eldem, Türkiye'de Bir Mimar) adlı bir kitap çıkmıştır. 


Mimar ve Mühendisler Grubu'ndan Mimar Sinan GSÜ'de Yaşayan Mimar Sinan'ı Anlamak paneli!






Geri Dön