Şişli Hilton Sitesi'ndeki kentsel dönüşüm çalışmalarında son durum ne?
Taahhüt ettiklerini yerine getirmeyen şirketler sebebiyle Hilton Sitesi sakinleri deprem korkusuyla yaşıyor. Sözleşmelere rağmen hiçbir işlem yapılmadı. Sakinlerden Yöremen, “Herkes korkarak oturuyor. Biz hâlâ riskli yapı ve riskli alan belgesi almış bu yerde oturmak zorunda bırakılıyoruz” dedi.
1957'de Hilton Oteli çalışanlarının yaptırdığı Hilton Sitesi’nde 144 hane yer alıyor. Çökme ve çatlakların meydana geldiği site 2016 yılında Şişli Belediyesi tarafından riskli bina, 2018’de Bakanlar Kurulu tarafından riskli alan ilan edildi.
BirGün'den Gökay Başcan'ın haberine göre; İstanbul’da Şişli’nin ortasında riskli binalarda yaşayan vatandaşlar deprem korkusuyla oturuyor. Korku içerisindeki vatandaşlar anlaştıkları şirketlerin 4 senedir kendilerini oyaladığını dile getirerek “Bu binaları ya müteahhit yıkacak ya da zaten başımıza yıkılacak” diyor.
Evlerin yenilenmesini isteyen site sakinleri 2016'da Emay ve Reyhan adlı inşaat şirketleriyle kat karşılığı anlaşarak sözleşme imzaladı. Sözleşme sonrasında anlaşma gereği sakinlere bir miktar para veren şirket, 2 ay içerisinde evlerini boşaltmasını istedi. Evlerini tahliye eden site sakinleri, başka yerlerde kiraya çıkarak, evlerinin yıkılmasını bekledi. Fakat şirket verdiği sözü tutmayarak 4 sene boyunca bir çivi bile çakmadı. Çatlak binalarda oturmak istemeyen birçok site sakini geri dönmedi. Konut sahiplerinin oturmadığı ve kiraya verilemeyen birçok blok ve ev boş kaldı.
ANLAŞMAYI İPTAL EDEMİYORUZ
Blokların birçoğunun yığma şeklinde yapıldığını ve çok eski olduğunu vurgulayan site sakinlerinden Buket Yöremen, “Biz hâlâ riskli yapı ve riskli alan belgesi almış bu yerde oturmak zorunda bırakılıyoruz. Çünkü hiçbir şekilde anlaşmamızı da bozamıyoruz. Biz deprem riski altında Şişli’nin göbeğinde bu felaketi yaşıyoruz. En son şirket sahibi Celal Demirtaş ile görüştüğümüzde bize tarih verin dedik, yine tarih vermeyerek bizi oyalamaya devam ediyorlar” şeklinde konuştu.
1.Anlaşmanın ardından birçok insanın evini tahliye ettiğini belirten Yöremen, “Taşınacaksınız diye para verilmişti. Bir kısmı kiraya çıktı. Süreç uzayınca taşınanlardan bazıları dönmek zorunda bazıları ise evlerini kiraya vermek zorunda kaldı. Ancak insanlar korktukları için genelde geri dönmediler. Kiraya veremeyenlerin evleri boş kaldı, sitede birçok bina boş. Tinerciler boş evlere, bloklara dadandı. Bloklardan biri yandı” diye konuştu.
RİSKLİ BİNALARI KİRALADILAR
Site sakinlerinden çoğu ‘korktuğu’ için evine geri dönmedi. Birçok bina boş kalırken bazıları da kiralandı. ‘Ucuz’ olduğu için tutulan riskli binalarda onlarca kiracı yaşıyor. Vatandaşların bu konutları mecburen kiraladığına dikkat çeken Yöremen, şunları kaydetti:
“Kiracılar da mecburiyetten burada ev tutuyor. Riskli bina oldukları için kiralar ucuz. Pandemi sürecinde derinleşen ekonomik krizden dolayı insanlar mecburen buralarda ev kiralıyor. Herkes korkarak oturuyor. Artık geceleri uyuyamıyoruz. Uykularımız kaçtı. Can kaybı olunca mı bize sahip çıkılacak.”
Deprem olmadan binaların yenilenmesi gerektiğine vurgu yapan Hamza Can, “1982’den beri burada oturuyorum. 4 sene oldu imza atalı, müteahhit bir taş koymadı. Bize bilgi bile vermediler. Biz bu müteahhitten vazgeçmek istiyoruz. Buraların yenilenmesi lazım. Deprem olmadan yenilenmesi gerekiyor” diye konuştu.
DEMİRLER GÖRÜNÜYOR
Evlerde sürekli tadilat yaptıklarını, tadilat yapmak zorunda kaldıklarını dile getiren Ayşe Güneş, “Evlerin içerisindeki çatlakları kapatmak için 2 defa sıva yaptık, sürekli boyamak zorunda kalıyoruz. Temelinden beri, 55 yıldır burada oturuyoruz. Evler eski, her yer dökülüyor, senelerdir bir şey yapılmıyor. Hepimiz korkuyoruz, betonlar çatlamış durumda. Demirler gözüküyor” şeklinde konuştu.
Çatılardan taş düştüğünü ve çocukların hayati tehlike yaşadığını vurgulayan Fatih Tekeli, şunları söyledi:
“Çatılardan taş düşüyor ve aşağıda çocuklar oturuyor. Çocukların kafasına düşse ne yapacağız. Ben evdeki çatlakları sıva ile kapatıyorum. Spatula ile demirin içine girip çıkıyorum tadilat yapmaya çalışırken. 2-3 kere sıva yaptım.”