Sivil nüfusun yüzde 61´i kendisine ait konutta oturuyor
TÜİK araştırmasına göre, kurumsal olmayan nüfusun yüzde 61´i kendilerine ait konutta oturuyor
Türkiye İstatistik Kurumu´nun (TÜİK) araştırmasına göre, Türkiye´de gelir dağılımında değişim gözlenmedi. En yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkı, 2008´de, bir önceki yılda olduğu gibi 8,1 katta kaldı.
Araştırma verilerine göre, kurumsal olmayan nüfusun yüzde 58,7´si, "iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek" yiyemiyor. Yüzde 45,5´i yeni giysiler alamıyor. Yüzde 88,8´i, "evden uzakta bir haftalık tatil" yapamıyor.
Araştırmanın gerçekleştirildiği 2008 yılı itibariyle Türkiye´de 69 milyon 231 bin kurumsal olmayan nüfus bulunuyor. Kurumsal olmayan sivil nüfus, kurumsal yerlerde değil, hanelerde ikamet eden nüfus anlamına geliyor. Başka bir deyişle, okul, yurt, otel, çocuk yuvası, huzurevi, özel nitelikteki hastahane, hapishane, kışla ya da orduevinde ikamet edenler dışında kalan nüfusu ifade ediyor.
ARAŞTIRMA
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2008 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarını açıkladı.
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirlere göre oluşturulan yüzde 20´lik gruplarda, en yüksek gelire sahip son gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 46,7, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay ise yüzde 5,8 oldu.
Buna göre, son yüzde 20´lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20´lik gruba göre bir önceki yıl olduğu gibi 8,1 kat olarak hesaplandı.
"Eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelir dağılımı"nda bireysel refah ön plana çıkıyor. Dolayısıyla hesaplamalarda hane halkının toplam geliri kadar hane içindeki fert sayısı da önem taşıyor. Hane halkının toplam kullanılabilir geliri, hanedeki fert sayısı dikkate alınarak bireysel gelire dönüştürülüyor. Doğru karşılaştırma için de eşdeğerlik ölçeği kullanılarak her bir hane halkı bütünlüğünün, kaç yetişkine eşdeğer olduğu tespit ediliyor.
DEĞİŞİM YOK
Gelir dağılımı eşitsizlik ölçütlerinden "gini katsayısı" da 2008 yılı için 0,41 olarak hesaplandı. Söz konusu oran da 2007 yılına göre farklılık göstermedi.
Katsayı, kentsel yerleşim yerleri için 0,40, kırsal yerleşim yerleri için ise 0,38 olarak tespit edildi.
Gini katsayısı sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, 1´e yaklaştıkça gelir dağılımnda bozulmayı ifade ediyor.
Gelirin nüfusa dağılımındaki eşitsizliğin grafik gösterimi olan "Lorenz eğrisi" de 2007 ve 2008 araştırma sonuçlarına göre gelir dağılımında değişim olmadığını eğrilerdeki çakışmayla gösteriyor.
EN DÜŞÜK ORTALAMA GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE
Türkiye´de ortalama yıllık hanehalkı kullanılabilir geliri, 2008´de 19 bin 328 YTL, ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelir ise 8 bin 372 YTL olarak belirlendi.
İstanbul Bölgesi, 11 bin 881 YTL ile ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri en yüksek bölge oldu. Bunu, 9 bin 852 YTL´lik ortalama gelir ile Doğu Marmara Bölgesi izledi. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 4 bin 193 YTL ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldu.
Maaş-ücret gelirleri, yüzde 41,9 ile toplam gelir içinde en fazla paya sahip gelir türü olarak belirlendi. Bunu, yüzde 22,4´lük oranla müteşebbislik gelirleri takip etti.
Sosyal transferler içinde de emekli ve dul-yetim aylıkları öne çıktı. Emekli ve dul-yetim aylıkları, sosyal transferlerin yüzde 94,5´ini oluşturdu.
NÜFUSUN YÜZDE 16,7´Sİ YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirleri kullanılarak çeşitli göreli yoksulluk sınırları da hesaplandı.
Buna göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 50´si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre nüfusun yüzde 16,7´si, yoksulluk riski altında. Kentsel ve kırsal yerler için ayrı ayrı hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde oran yüzde 15,2, kırsal yerlerde yüzde 14,2 olarak hesaplandı.
YAŞAM KOŞULLARI GÖSTERGELERİ
TÜİK araştırmasına göre, kurumsal olmayan nüfusun yaşam koşullarına ilişkin bazı göstergeler şöyle:
- Yüzde 61´i kendilerine ait konutta oturuyor.
- Yüzde 39´unun konutunda "sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi ve benzeri" sorunlar söz konusu.
- Yüzde 38,5´inin oturduğu konutta "izolasyondan dolayı ısınma sorunu" yaşanıyor.
- Yüzde 57,7´sinin hanesinin taksit ödemeleri ve borçları (konut alımı ve konut masrafları dışında) bulunmakta, bu borç ödemeleri, yüzde 25´inin hanesine çok yük getiriyor.
- Yüzde 88,8´i "evden uzakta bir haftalık tatili", yüzde 71,1´i "beklenmedik harcamalarını" ve yüzde 82,6´sı "yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını" ekonomik nedenlerle karşılayamıyor.
- Yüzde 58,7´si "iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek" yiyemiyor.
- Yüzde 45,5´i "yeni giysiler" alamıyor.
Eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelire göre sıralı yüzde 20´lik gruplar:
. Türkiye Kent Kır
Yüzde 20´lik Fert Grupları 2007 2008 2007 2008 2007 2008
-------------------------- ----- ----- ----- ----- ----- -----
Toplam 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0
İlk yüzde 20 5,8 5,8 6,2 6,1 6,4 6,5
İkinci yüzde 20 10,6 10,4 11,0 10,7 11,1 10,8
Üçüncü yüzde 20 15,2 15,2 15,3 15,3 16,0 15,6
Dördüncü yüzde 20 21,5 21,9 21,2 21,9 22,3 22,5
Son yüzde 20 46,9 46,7 46,2 46,0 44,2 44,5
Gini katsayısı 0,41 0,41 0,39 0,40 0,38 0,38
Son yüzde 20/İlk yüzde 20 8,1 8,1 7,5 7,5 6,9 6,8
Avrupa Birliği uyum çalışmaları kapsamında 2006 yılında uygulamaya başlanan araştırma kapsamında 2008´de 12 bin 341 örnek hanehalkından 11 bin 228´iyle anket yapıldı, örnek hanehalklarında yaşayan 15 ve yukarı yaştaki 31 bin 242 fertle görüşme gerçekleştirildi.
AA
Konuyla ilgili basında yer alan diğer haberler
Konut sahipliği oranında artış var
TUİK´in değerlendirmeye aldığı 69 bin 213 kişilik kurumsal olmayan hane halkının konut sahipliği oranı 0.2 puan arttı. Buna göre, nüfusun yüzde 61´i kendisine ait konutta oturuyor.
Bunların yüzde 39´unun konutunda sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi gibi sorunlar var.
Konut masrafları nüfusun yüzde 86´sına yük getiriyor.
Nüfusun yüzde 57.7´sinin konut masrafları dışında taksit ödemeleri ve borçları bulunuyor. Bu borç ödemeleri, yüzde 25´inin hanesine çok yük getiriyor.
Hürriyet