Tarihi eserlerde kentsel dönüşüm tehlikesi!
Kentsel dönüşüm sürecinde ortaya çıkan sorunları ve daha sağlıklı bir kentin inşa edilmesi amacıyla çıkartılan Kentsel Dönüşüm Yönetmeliği’nde yapılan son değişiklikler, tüm kesimlerce tartışılmaya devam ediyor.
Kentsel dönüşüm sürecinde ortaya çıkan sorunları ve daha sağlıklı bir kentin inşa edilmesi amacıyla çıkartılan Kentsel Dönüşüm Yönetmeliği’nde yapılan son değişiklikler, tüm kesimlerce tartışılmaya devam ediyor.
Mimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı Halil İbrahim Alpaslan kabul edilen ve değiştirilen yönetmeliğe inanmadığını belirterek, yönetmelikte tamamen inşaat sektörünün ve bu çarkın dönmesine yönelik maddelerin olduğunu dile getirdi. Yasada, sürekli süreci hızlandırma vurgusu olduğunu ifade eden Alpaslan, “Sürekli insanların güçlük çıkardığı ve bunun aşılması gerektiği gibi bir vurgu var. Bu son derece yanlış’ dedi. Alpaslan ayrıca, Kültür ve tabiat varlıklarının ve riskli, afet bölgesi tanımlarının yetersiz olduğunu dile getirerek, “Bu yönetmelik ile Kültürpark bile tehdit altında olabilir ama Kültürpark önem verilip diğer kültür mirasları ve tarihi eserleri unutulmamalı. Bu küçük ve göze az çarpan kültür mirasları ve tarihi eserlere de sahip çıkmalı ve korumalıyız” şeklinde konuştu.
Tarihi eserler tehlike altında
Değişiklikler içinde miras hakkına çok ciddi bir saldırı olduğunu vurgulayan Alpaslan, kentsel dönüşüm yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle kültür ve tabiat varlıklarının da kentsel dönüşüm çerçevesine alınabileceğini vurguladı. Alpaslan, “Kültür ve tabiat varlıklarına kanunu kapsamına giren taşınmazlara da artık kentsel dönüşüm uygulaması yapılabilecek deniyor. Bu işin iyice kontrolden çıktığı, artık tarihi eserlerimizin bile kentsel dönüşüm adı altında tehlikeli durumlarla karşılaşılabileceğine işaret olarak yorumluyorum. Tarihi eserler, tabiat varlıkları kimsenin malı değildir, bu bütün insanlığındır. Onları gözümüz gibi korumalıyız. Bu konuda hiç iyi bir sicilimiz yok. Bunu daha da kötü bir yöne götürecek kararlar var gibi geliyor” ifadelerini kullandı.
“Afet kavramı sulandırıldı”
Afet alanı ve riskli alan tanımlarının ucunun açık bırakıldığının, bu durumun da birçok sorun ve çelişkiyi beraberinde getirdiğini belirten Alpaslan, insan eliyle, yapay olarak oluşturulan durumlar sonucunda yerin afet ve riskli alan olarak ilan edilebileceğini söyledi. Alpaslan, “Belki bunlar kadar önemli olan şey, afet alanı, afet kavramı sulandırılıyor. Çok ciddi bir afet bölgesiyiz. Depremler çok ciddi bir tehlike. Sadece deprem değil, selde birçok vatandaşımız ölüyor doğru bir şekilde yapılaşamadığımız için. Bu tür afetler için mutlaka önlemler almamız gerekiyor. Benim anladığım bir takım kararlarla hoşa gitmeyen bazı bölgeler, alanlar afet alanı, riskli alan ilan edilebilecek. Bu çok önemli olan çok dikkat etmemiz gereken afet yasalarının, afet kavramlarının sulandırılması olarak algılıyorum. Umarım bu yasadan vazgeçilir ya da daha iyi bir yöne doğru evrilir, yeni yasalarla revize edilir’” diye konuştu.
Kentsel Dönüşüm Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikler:
-Riskli alanlarda Danıştay’ın iptallerinin önüne geçebilmek için planlama ve alt yapı hizmetleri yetersiz, imar mevzuatına aykırı, alt yapı ve üst yapıda hasar meydana gelmiş bölgelerde bu kriterlerden biri veya birkaçının yüzde 65’ı oranında bir bozulma meydana gelmiş ise artık bu bölgeler ‘Riskli Alan’ olarak ilan edilebilecekler.
- Riskli alan ilanlarında en az 15 bin metrekare olması gerektiğine ilişkin hüküm değiştirilmiş olup bu zorunluluk kaldırıldı.
- Riskli yapı tespiti yapacak olan kuruluşlarda çalışacak olan personele Çevre ve Şehircilik Bakanlığından sertifika alınması zorunluluğuna Bakanlık tarafından belirlenecek kurum ve kuruluşlarca da sertifika düzenleme hakkı getirildi.
- Riskli yapılarda tapuda kayıtlı malik ölmüşse mirasçılık belgesi çıkarmaya, kayyum atamaya veya yine tapuda son kayıtlı malik adına işlem yapmaya Bakanlık yetkili olacak. Maliki ölmüş taşınmazlarda mahkemelerde yaşanan büyük sorun çözülecek.
- Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanunu kapsamına giren taşınmazlarda da artık kentsel dönüşüm uygulaması yapılabilecek.
-Tahliye süreleri sonunda elektrik, su, doğalgaz hizmetlerinin durdurulması zorunlu hale getirildi.
- Mevcut tahliye süreleri sonunda yıktırılmayan binalar ile ilgili artık maliklerin anlaşmalarının beklenmesi inisiyatifi tamamen kaldırıldı. 2 aylık denetimler yapılacak ve yıktırılmayan binalar Afet Riski sebebiyle kolluk kuvveti desteği ile mülki amirlikçe yıktırılacak. Bir önceki yönetmelikte var olan durum apartman veya sitelerde 2/3 ile anlaşma sağlanamaması sebebiyle aylar ve yıllara varan uzamalara sebebiyet veriyordu.
- Riskli alan veya riskli yapılarda artık yapı yıkılmadan 2/3 ile karar alınabilecek.
- 2/3 ile alınan karara iştirak etmeyen 1/3 arsa payının açık artırma sureti ile satılması için artık binanın yıkılmış olması şartı kaldırıldı. Böylece 2/3 ile karar alınması ve toplantı sonrasında karara katılmayanlara 15 günlük uyarı ihtarnamesinin gönderilmiş olması yeterli hale getirildi.
- Harç muafiyetine yönelik olarak belediyelerin almış oldukları harç ve ücret muafiyeti kaldırılmış olup belediyeler harç almaya devam edecek.
Yeni Ekonomi