Türkiye çevre konusunda Avrupa standartlarında ilerleme sağladı!
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Ceylan, "Bugün ulaştığımız nokta itibarıyla ülkemizin çevre konusunda Avrupa standartlarında bir ilerleme sağlayan ülke konumuna geldiğini söyleyebiliriz." dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Türkiye'nin çevre konusunda ulaştığı nokta itibarıyla Avrupa standartlarında bir ilerleme sağlayan ülke konumuna geldiğinin söylenebileceğini belirterek, "Bu istikamet doğrultusunda geleceğe yönelik yeni, çevreci politikalar benimseyerek süreci hızlandırma gayreti içindeyiz" dedi.
Ceylan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Türkiye ile Merkezi Finans ve İhale Birimi'nin ortaklığında düzenlenen Sürdürülebilir Şehirler Konferansı'ndaki konuşmasında, dünya nüfusunun giderek arttığını ve nüfusun önemli bir bölümünün şehirlerde yaşadığını dile getirerek, daha yaşanabilir şehirlerin kurulması ve gelecek kuşaklara aktarılmasının önem taşıdığına işaret etti.
Gelecek 20 yılda küresel şehir nüfusunun 1,4 milyar kişi artacağının tahmin edildiğini aktaran Ceylan, sınırlı kaynakların aşırı tüketimiyle şehirleşme seviyesi arasında belirgin ve doğrusal bir ilişki bulunduğunu anlattı.
Mehmet Ceylan, küreselleşmeyle bilgi ve kültür yüklü şehirlerin ön plana çıktığını ifade ederek, "2008'de dünya nüfusunun yarısı kentlerde yaşıyordu. 2050 için bu oranın yüzde 70-75'lere çıkması öngörülüyor. Kentli nüfusun dünya üzerindeki payının artması, ekonominin ve finansın özünü oluşturan şehirlerin önemini göstermektedir. 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu 5 Yıllık Kalkınma Planı'nda da bu doğrultuda çevre konusunda yerel yönetimlerin rolünün artırılması, sürdürülebilir şehirler yaklaşımının geliştirilmesi esas alınmıştır" diye konuştu.
Yerel yönetimlerin öz değerlerini, amaçlarını ve çıkarlarını çevreci bakış açısıyla geliştirerek, dünya ölçeğinde sürdürülebilirlik ilkesine dayanan ve toplum için ekonomik, sosyal, kültürel, çevresel kalkınmayı sağlayan kaliteli şehirler yapmak gerektiğini belirten Ceylan, şunları söyledi:
"Yaşanabilir çevre ve marka şehirler prensibiyle yürüttüğümüz çalışmalarda hedefimiz, şehirlerimizi insan dostu, çevre dostu, estetik, katılımcı ve müreffeh marka şehirler haline getirmektir. Bu sayede şehirlerimizde enerji, ulaşım, konut, arazi planlaması, atık yönetimi ve halk sağlığı gibi konuları iklim değişikliği kapsamında ele alarak, daha az karbon üreten şehirler oluşturma yolunda ilk somut uygulamaları gerçekleştirmiş olacağız. Türkiye, güncellenen bu yeni dünya düzeninde konumunu, 2020 sonrası iklim değişikliği politikasını kalkınma politikalarıyla entegre etmiş, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artıran bir ülke olarak tanımlamaktadır. Böylelikle hem kalkınma kriterlerinin iyileştirilmesi hem de çevresel değerlerimizin korunması sağlanarak, gelecek nesillerimize gelişmiş ve temiz bir Türkiye emanet edilecektir. Bugün ulaştığımız nokta itibarıyla ülkemizin çevre konusunda Avrupa standartlarında bir ilerleme sağlayan ülke konumuna geldiğini söyleyebiliriz. Bu istikamet doğrultusunda geleceğe yönelik yeni, çevreci politikalar benimseyerek süreci hızlandırma gayreti içindeyiz. Kent içerisinde kişi başına düşen yeşil alanın 15 metrekare olarak planlanması, kent merkezlerinde alternatif ulaşım sistemleri olan hafif raylı sistemlerin ve bisiklet yollarının kullanılmasının teşvik edilmesi, düşük emisyonlu araçların kullanılmasını teşvik etmek amacıyla elektrikli araba kullanımını artırmak için kent içerisindeki uygun noktalarda şarj istasyonlarının kurulması ve karbondioksit emisyonlarına ilişkin envanterlerin oluşturulması gibi çalışmalar, bunlardan bazılarını oluşturmaktadır."
- "Değişikliklerin adım adım yapılması gerekiyor"
Uluslararası Sürdürülebilir Kentler Birliği (ICLEI) Avrupa Direktör Yardımcısı Mark Hidson da Avrupa'daki şehirlerin sürdürülebilirlik konusundaki uygulamalarından örnekler verirken, şu önerileri sundu:
"Şehir planlama, ulaşım, kalkınma planlarına sürdürülebilirlik dahil edilmeli. Bunların hepsini entegre etmeden hiçbir yere varılmaz. Toplu taşıma, temiz ve bölgesel enerji, gıda üretimi çevreyi etkileyen konular. Değişikliklerin adım adım yapılması gerekiyor. Değişiklikleri 5 yılda yapamazsınız. Sıfır karbon uygulamalarının sonuçlarını vatandaşlarla paylaşmak gerekiyor. Lider konumdaki şehirlerin geçmişte yaptığı buydu. Uygulamalara yerel örgütleri, vatandaşları dahil etmek gerekiyor çünkü bu kararlardan en çok vatandaşlar etkileniyor."
Merkezi Finans ve İhale Birimi Başkan Vekili Emine Döğer ise sürdürülebilir şehirlerin, içinde yaşayan insan topluluklarının ekonomik, sosyal ve çevresel olarak daha sağlıklı, kaliteli yaşayabildiği ve bunu gelecek nesillere aktarabildiği yerleşim merkezleri olduğuna değindi.
Sürdürülebilir şehirlerde şehir-arazi kullanımının en etkili şekilde planlandığını ve kent sakinlerinin ihtiyaçlarının, çevresel öncelikleri gözeten ulaşım seçeneklerinin ön planda tutulduğunu anlatan Döğer, bu şehirlerin geri kazanım yöntemlerini kullanarak, atıkların iklim değişikline olumsuz etkisini en aza indirdiğini belirtti.
AA