01 / 10 / 2024

Türkiye'deki toplu konutlarda yaşanan farklılıklar!

Türkiye'deki toplu konutlarda yaşanan farklılıklar!

Taha Erdem: Türkiye'de yaşanmakta olan kentleşme sorunlarının tanınabilmesi için bir araştırmalar dizisine ihtiyaç var. Bu süreci TOKİ başlatabilir...




 Berrin Karakaş’ın ‘Evlerimiz de ayrı, hayatımız da’ başlıklı haberi, uzak durarak yok saydığımız derin sorularımızdan birini gözümüze soktu. Berrin hanım, Eyüp Can’ın bir hafta önce, “herkesin benzerleriyle yaşamak istediği, farklı olanın dışlandığı yeni gettolar artıyor; tutunamayanların, göçün ya da marjinallerin yarattığı değil söz konusu olan” diye tanımladığı sorunu ele almıştı. (Radikal, 28.11.2010)
Değişik görüşler
Haber, üç yazarımızın yazı ve haberleriyle derinleştirilmiş: Binnaz Toprak ‘Mahalle baskısı yok, çünkü hepsi aynı’ başlıklı yazıda 1980’den sonra dünyaya yayıyan sitelerdeki ve İstanbul’daki uygulamaları çözümlüyor. Yaşar Adanalı değişik ülkelerden örnekler ve kuralları ‘Kanada’da kilitli kapı site yasak’ başlıklı yazısında tanıtmış. ABD’de Cumhuriyetçilerin ve Demokratların ayrı yerlerde yaşamalarını konu alan ‘Büyük tesnif’ adlı kitabın yazarı Bill Bishop’la yaptığı söyleşiyi Pınar Öğünç yazmış. Radikal İki’de, Biray Kolluoğlu’nun ‘Kente hangi köşeden bakıyoruz’ başlıklı yazı da ‘dünya-dışı’ denilen bir tür kapalı kentlerde yaşayanların, yaşadıkları büyük kentleri içinde yaşayarak değil, gazetelerden öğrendiklerini, özel alanların genişlemesinin kaygı verici olduğu anlatılıyor.
Bunları okuyunca, “Demek ki zamanı geldi” dedim! Acaba bu haber ve yorumlar devam eder mi dersiniz
İç göç ve araştırma
Ülkemizde iç göç 1960’tan sonra hızlanmıştı. Kentlere gelenlere, imar planlarına uygun yeter sayıda konut yapılamaması sonucu gecekondulaşma başlamış ve son yıllara kadar sürmüştür.
O yıllarda konut sorunlarıyla uğraşanlar, Zeytinburnu gecekondularında araştırma yapan, İstanbul Üniversitesi Antropoloji Kürsüsü hocası Charles Hart’la konuşurlardı. Bu büyük ilim adamından çok şey öğrendim ama şu ikisi hâlâ güncelliğini koruyor:
Hart’tan gerçekler
Hart’tan öğrendiğim ilk gerçek, gelenlerin geri dönmeyeceği idi. O günlerde yazar çizerlerimiz, gecekondu yapanların geldikleri yere girmeleri için çare aramaktaydılar; bugün de temel arayışları budur!
Mr. Hart’tan öğrendiğim ikinci gerçek; devletin o yıllardan son yıllara kadar yaptığı gibi ‘120 metrekareye kadar’ konutları finanse etmeyip, işçi sigortalarının 40-50 metrekareye faizsiz, 50-60 metrekareye az faizli, daha yükseğine enflasyonun üstünde faizli kredi vermesiydi. Bu gerçek de, dört yıl öncesine kadar kabul görmemiştir. Şimdi tek veya iki odalı konutlar devlet desteğiyle, 100 lira mertebesinde taksitlerle satılmaktadır.
Doğru olan da budur. 1963 konut semineri
Konut sorunuyla ilgili ilk kısa metrajlı belgeseli, o zaman ODTÜ öğrencisi olan Salih Neftçi çekmiştir. Doğanın tahribini ve işlerin yavaşlığını birlikte göstermek üzere girişinde, harç yığınları arasında gezen bir kaplumbağa görünen bu kısa film, Tekstil sendikasının düzenlediği Konut Semineri’nin açılışında gösterilmiştir.
Bu seminerde Mr. Hart, tarihi diyebileceğim bir tebliğ vermiş, bu ve daha birçok gecekondu ve sosyal mesken gerçeğini anlatmaya çalışmıştı. Seminerden sonra tabii herkes bildiğini okumaya devam etti.
Araştırma gereği
Hart’tan bahsetmemin nedeni Radikal’de dün yayımlanan haber ve yazılarda ele alınan konularda doğru analizlere başlayabilmek için, elimizde yerleşme ve barınma araştırmalarının bulunması gereğine işaret etmektir.
1960’lı yıllardan bu yana, kentleşmeyle boğuşmuş pek çok ülkede, barınma ve yerleşme çözümlerinde karşılaşılan sorun örnekleriyle ilgili olayları anlatan kitaplar ve makaleler yayımlanmıştır. Ancak bunların birbiriyle ve ülkemizle doğrudan ilişkilendirilmesi yanıltıcı olabilir. Çünkü, toplumların davranışı ve yerleşme alanlarındaki toplu konutlardaki sorunlar; kente, yerleşme ve yapımın zamanına, konutun fiyatına, ödeme koşullarına, birlikte yapılan veya birlikte yaşanılan toplu konut grubunda uygulanan kurallara göre değişik miktar ve biçimde ortaya çıkar ve yaşanır.
Sayın Biray Kolluoğlu’nun deyimiyle “dünya-dışı” toplu konutlarda yeni bir toplum ortaya çıkmaktadır (çıkmakta mıdır). Gelişen ve modernleşen bu toplumun değişimi tüm ülke insanını etkileyecektir (etkiler mi).
TOKİ’nin misyonu
Türkiye’nin çeşitli kentlerinde yaşanmakta olan ve değişik anlayışlarla yaklaşılan bu sorunların iyi bilinip tanınabilmesi için bir araştırmalar dizisinin gerçekleştirilmesine ihtiyaç vardır.
Bu araştırma dizisini gerçekleştirebilecek güce, deneyime ve olanağa sahip bulunan; son yıllarda 450 bin konut yapımını yönetmiş olan TOKİ’dir. Ancak böyle bir kurum bu yeni dünyaların toplumsal yaşama katkısını ve bu yaşamdaki yeni ihtiyaç alanlarını belirlemek amacıyla bir inceleme ve araştırma süreci başlatabilir.
Konuyla ilgili diğer kurumların kendi stratejilerini belirlemek amacıyla gerçekleştirecekleri yerel ve daha dar kapsamlı araştırma projeleri, böyle genel inceleme ve araştırma verilerine dayanırsa doğru ve yararlı olabilir.
Radikal/Taha Erdem


Geri Dön