23 / 11 / 2024
fuzul

Türkiye’yi turizmde şaha kaldıracak yatırım önerileri!

Türkiye’yi turizmde şaha kaldıracak yatırım önerileri!

Türkiye’nin turizmde hak ettiği değeri almasına yönelik analiz yapan Ulusal İktisadi Düşünce Kuruluşu Başkanı Ömer Niziplioğlu, Türkiye’de 700 tane 5 yıldız yüzlerce de 4 yıldızlı otel yatırımı olduğunu hatırlattı.




Ulusal İktisadi Düşünce Kuruluşu Başkanı Ömer Niziplioğlu da Türkiye’nin gerek doğa gerek tarih gerekse kültür bakımından turizmde açık ara farkla birinci olmaya  sahip olduğunu söyleyerek  “Petrol yok ama bu sektörü geliştirebilirsek bitmeyen bir petrol gelirine ulaşmış oluruz” açıklamasında bulundu. 

Türkiye’nin turizmde hak ettiği değeri almasyla ilgili analizlerde bulunan Niziplioğlu’nun turizmde çözüm önerileri şu şekilde:

‘Deniz turizmine açılmalı’

Akdeniz’de en uzun sahilin Türkiye’de bulunduğunu ve dünyanın en büyük 15 uzun plajı arasında 2 plajımızın yer aldığını sözlerine ekleyen Niziplioğlu, “Bunların biri 12 kilometre ile Antalya Patara’da, diğeri ise 14 kilometrel ile Hatay Samandağ’da yer alıyor. Ancak ne yazık ki bu sahil şeridinde biz sadece Antalya’yı turizme açabildik diğer sahili olan Mersin ,  Adana  , Hatay yerel turizmle kaldı. Antalya gibi turizmi açarsak ekonomik olarak kalkınma sağlanır. İşsizliğin Antalya’da ne kadar düşük olduğu ortada bu illeri turizme açmak o ilin kalkınması anlamına gelir” şeklinde konuştu. 

Devletin bu 3 ili turizm bölgesi ilan edip yeme içme eğlenme gezme alanlarını belirleyip planlamasını yapıp yatırımcılara sunması gerektiğinden bahseden Niziplioğlu “1-2 otelle bu mümkün değil. 100 yıllık planlamalar yapılmalı. Eğer bu planlama daha da geç kalınırsa bu illerin bu potansiyelini kaybederiz. Fransa’daki Cannes, Nice gibi olabilme imkânı varken yazlık site veya konut ağırlıklı yerleşim olarak gelişecekler. bu tür yapılaşmanın ülkemize bir katkısı olmaz” açıklamasında bulundu. 

Niziplioğlu, Hatay’ın 3 semavi dine ev sahipliği yapmasıyla, farklı kültürden insanların bir arada yaşamasıyla 12 ay inanç ve kültür turizminde de öne çıktığını sözlerine ekledi. Niziplioğlu, “Dünyanın ilk kilisesi Antakya’dadır, Hristiyan adı ilk buradan oluşmuştur. St. Paul, Tarsus’ta doğmuştur, Noel Baba Antalya, Demrelidir, İncil’de adı geçen 7 kilisenin hepsi Anadolu’dadır, birçok aziz Anadolu’da yaşamıştır. Nerdeyse tüm medeniyetlerin ve inançları geçiş yoludur. Sayılamayacak kadar eşsiz kültür ve inanç eseri vardır” dedi.

Antalya’da sahil dışında arka parsel arsalara doğru otel yapılan Hatay, Mersin Adana’nın turizm bölgesi ilan edilmediği için otel yapılmadığından bahseden Niziplioğlu, “Aynı şekilde Hatay’da Samandağ , Arsuz ,Karaağaç , Yayladağ, Adana’da Yumurtalık, Karataş , Mersin’de Anamur, Silifke, Erdemli, Tarsus, Gülnar, Bozyazı Aydıncık çok daha güzel turizm bölgelerine dönüştürülebilir” şeklinde konuştu. 

‘Gemi turizmine ağırlık verilmeli’

Akdeniz için cruise turizmin de düşünülmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Niziplioğlu, “İsrail, Lübnan, Mısır ve Kıbrıs turları buraya da çekilmelidir. Bunun için İskenderun veya Arsuz’a bir gemi limanı yeterli. Aynı zamanda Doğu Akdeniz turu olarak ülkemize daha çok turist getirme imkânımız da olacaktır. bu sayede milyonlarca turisti Antakya ya İskenderun’a çekerek çok önemli bir kazanım sağlayabiliriz” şeklinde konuştu. 

‘Dağları planlayalım’

Türkiye’nin birçok ilinde yüksek dağlara sahipken ekonomik olarak bu dağlardan bir yarar sağlanamadığından bahseden Niziplioğlu, “Örnek olarak Erzurum, Palandöken kayak ve dağ turizm için çok müsaitken yetersiz tesis, kayak pisti ve alt yapının olmayışı, planlamasının yapılmamasından dolayı gelişememiştir. Fransa’da Courchevel , İsviçre’de Gstaad ,Avusturya’da İschgl’e bakıldığında planlamanın ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmakta. Bizim dağlarımızda da bu şekilde planlama yapılırsa, en az iki ya da üç ilimizi işsizlikten kurtarmış oluruz ve kalkınması sağlanmış olur. Ağrı Dağı’na Nuh’un Gemisi’nin indiği rivayet edilir. O gemiyi andıracak bir gemi konsa, teleferik yapılsa aynı zamanda dağcılık günü ilan edilse belli etapları turizmine açılsa önemli katkısı olacaktır. İsviçre’de Alpler gibi düşünerek planlama yapabiliriz. Aynı şekilde bölge halkı da yöresel ürünlerini sunma imkânı bulur. Davos’a baktığımızda dağları çok planlı kullanıp dünyaya açtığını görüyoruz, Erzurum Palandöken veya Erciyes dağı, Uludağ gibi birçok dağımız olmasına rağmen planlayıp turizme kazandıramıyoruz birkaç hotel ve kayak pistin yeterli olmadığı hissediliyor. 0ysa buraları eğlence spor dinlenme merkezlerine dönüştürebiliriz” diye konuştu.

Yatırımcılara davet

Türkiye’de 700 tane 5 yıldız yüzlerce de 4 yıldızlı otel yatırımı olduğundan bahseden Ömer Niziplioğlu, “Turizm yatırımların bedeli 500-700 milyar dolarken bu sektörü borsaya açmayarak yabancı yatırımcıları çekemedik. Bu sektörü birleştirilip dünya borsalarına açılıp sermaye çekilmeli ve daha çok yatırım yapılması sağlanmalı. Dünyada sektör olarak ilk 5’e girerken dünyadan sermaye çekemiyoruz sadece borçlanma yoluyla finans sağlanıyor. Tüm yeme içme eğlenme konaklama iş kolları bir çatı altında birleşmeli kurumsal ve kayıt altında uluslararası yatırımcılara sunulmalı getirisi döviz geliri ağırlıkla yurt dışından yatırım miktarı yüz milyarca dolar olan ve kar oranı yüksek olan bu sektöre birçok kişi yatırım yapmak isteyecektir” açıklamasında bulundu. 

Uluslararası müsabakalar yapılmalı

Türkiye’nin dağcılık, rafting, kayak, sörf, yelken, paraşüt, dalgıçlık gibi spor dallarına uygun olduğundan bahseden Niziplioğlu, “Bunlara standart getirip uluslararası müsabakaların düzenlendiği düzeye getirmeliyiz ve hepsini ruhsata bağlayıp denetlemeyiz” şeklinde konuştu. 

Tarihi eserlere Yap-İşlet-Devret modeli

Niziplioğlu, renevasyon yapmak istenilen tarihi eserleri veya antik bölgelerinin projelerini çıkarıp sanat tarihi hocalarından da destek alarak aslına en uygun şekilde planlanarak yap işlet devret modeliyle yeniden iyileştirilmesi sağlanması gerektiğini düşünüyor. Niziplioğlu, konu hakkında şu örneği verdi: “Efes Antik Kenti’ni yeniden orijinal haline dönüştürme karşılığında 10-15 senelik bu müze gelirinin bunu yapan firmaya bırakılması, bu yöntemle ülkemizdeki tüm tarihi eserleri iyileştirme imkânı sağlanmalıdır. Böylelikle deniz güneş kum yaz mevsiminden 12 aylık kültür turizmini kazanmış oluruz. Truva’nın yapılması Çanakkale’nin kalkınması için yeterli olacaktır bunun gibi Anadolu da birçok il turizm sayesinde kalkınacaktır.”

Niziplioğlu, ayrıca bu kentlerin yapımında ihtiyaç duyulan mermeri , mermer ocaklarında kalan artık mermerden karşılayıp mermer ocaklarının atacak yer bulamadıkları mermeri bu şekilde değerlendirebileceğini sözlerine ekledi.

Özel müzecilere imkân

Türkiye’de birçok önemli tarihi eserin mevcut olduğunu ancak yeteri kadar sergilenecek müze olmadığı için bu eserler müze depolarında tutulduğundan bahseden Niziplioğlu, “Ağır şartlar getirilerek, sigortalanarak müzecilik yapmak isteyen yatırımcılara belli bir süreliğine anlaşılarak verilmelidir. Böylelikle depolarda duran birçok tarihi eser turizme ve ekonomiye katkı sağlamış olur” dedi.

‘İstanbul’a değeri kazandırılmalı’

İstanbul 3 büyük imparatorluğa başkentlik yapan içerisinde deniz geçen iki kıtayı birr araya getiren birçok kültürü bünyesinde barındıran çok özel bir şehir. Niziplioğlu, buna rağmen birçok değerli eseri kaybedildiğini yeniden kazanılması için çözümler üretilmesi gerektiğinden bahsetti. Eyüp ve Balat’taki tarihi eser sayısının İtalya’da bulunan Floransa’dan daha çok olduğundan bahseden Niziplioğlu, “O bölgeler turizm kültür sanat eğlence bölgesi ilan edilmeli mesken imarı iptal edilmelidir. Yine aynı şekilde Haliç ve Beyoğlu’nun arka sokaklarında da bu mantıkla düşünülüp hareket edilmesi gerekir” açıklamasında bulundu.

Ayrıca Tarihi Yarımada da birçok bölge istimlak edilerek kaybolduğunu dünya mirası eserlerinin gün yüzüne çıkarılması gerektiğini anlatan Nizipliolu’nun İstanbul için turizm önerilerinde bulundu: “İstimlak için imar transferi yöntemi kullanılmalıdır, yani tarihi yarım adadaki mülkünüz değeri kadar kanal İstanbul da yapılacak eş değer mülkle takas yapıla bilinir ve bu bölgeler eski şehirdeki eserleri yeniden yerinde yapılabilinir. Vatan ve Millet caddeleri de turizme kazandırılmalı eski köhne görüntüsünden kurtarılıp turizm amaçlı planlaması yapılmalıdır. Eğer bunu sağlarsak Fransa’daki Şanzelize Caddesi gibi popüler bir caddeye kavuşuruz. Aynı şekilde bir çağı kapatıp yeni bir çağın başlamasına vesile olan tarihi surları da iyileştirmeli bazı mizansenler eklemeliyiz. Birçok dine ev sahipliği yapmış bu şehirdeki inanç eserlerini de bulup eski haline döndürmeliyiz eğer bunları yaparsak on milyarca dolar daha gelirimiz olur. Eski anıtları yerine aslına uygun olarak koymak şehrin zenginliğine önemli katkı sağlayacaktır. Londra’daki Golden Eye Dönme Dolabı gibi bir dönme dolap yapılmalı. Bunun için Taksim veya Boğaz hattı uygundur. Sahip olduğumuz boğaz hattını çok daha iyi değerlendirmeliyiz. Bu şehre en büyük değeri boğaz veriyorken birkaç niteliksiz gezi teknesine böylesine önemli konuyu teslim edemeyiz.”
 


Geri Dön