22 / 11 / 2024
fuzul

Üçüncü köprünün geçeceği Garipçe turizme açılıyor!

Üçüncü köprünün geçeceği Garipçe turizme açılıyor!

Üçüncü köprünün geçeceği Gariçe'de tarihi eserler turizme Kalesi ve açılıyor. Garipçe Kalesi ve Kulesi'nin turizme kazandırılmasına köylü de seviniyor...  




Üçüncü köprünün geçeceği Gariçe'de tarihi eserler turizme Kalesi ve açılıyor. Garipçe Kalesi ve Kulesi'nin turizme kazandırılmasına köylü de seviniyor. Kültür sanat etkinlikleriyle köyün gelişeceğine inanan Garipçeliler kaleye yapılacak yemeiçme meknlarının da köy içindeki restoranlara katkı sağlayacağını düşünüyor.

Karadeniz'in sırtında bir Garipçe. İstanbul'un kuzeyinde, kıyıda köşede, biraz küçükçe. Bir tepesinde kale, diğerinde kule... Vadide bir köy... İçinde dostluklar, Orhan amcalar, Saniye halalar, çatısı, yıkılmış evler, dalgaların eskittiği kayalıklar, balık kokulannın arasında ümitli bekleyişler var. Köyün yeni bir görünüme kavuşacak olmasının bekleyişi bu. Ve tabii ki daha fazla insanın buraya ayak basmasıyla birlikte gelecek ekmek parasının...

Burası artık sıradan bir yer değil. İstanbul'un üçüncü köprüsünü ağırlayacak yakında. Böylelikle yüzyıllardır geçimini balıkçılıkla sağlayan Garipçe, gariplikten kurtulacak ve köprüyle birlikte farklı bir görünüm kazanacak. Bu yolda, geçtiğimiz hafta Kültür Bakanlığı, Garipçe Kalesi ve Garipçe   Kulesi'nin 'Kültürel Amaçlı Özel Tesis' olarak kullandırılacağını ve ihaleye katılımın son başvuru tarihinin 25 Mart olduğunu duyurdu. Buna göre tarihi kale ve kule 49 yıllığına kiralanacak. Tesiste müze, sergi salonlan, sanat atölyeleri, kütüphane ve yemeiçme üniteleri bulunacak. Köylü, Garipçe'nin turizme kazandırılmasını ümit verici buluyor. çünkü burası Sanyer'in en küçük yerleşim birimi. Yaklaşık rakamlarla yaz aylarında 600, kış soğuklarında 450 kişinin konakladığı, gökyüzünün yıldızlan kucakladığı İstanbul'un bakir güzelliklerinden. Yine de göç vermeye devam ediyor. çünkü evlenecek çiftlerin evlerine koyabileceği bir ruglalan ya da yıllardır burada bir ömür geçirenlerin pencerelerine çakacak bir çivileri yok. Nedeni parasızlık değil, imar izni olmayışı. Garipçe sit alam ilan edildiğinden köylü arsalarına yeni bir ev inşa edemiyor. Sorun yalnızca yeni yapılanmanın olmaması da değil. Köydeki tarihÜ® eser sayılabilecek evlerin restorasyonunun maliyeti de epey yüksek. Halkın geçim kaynağı malum; balıkçılık. Zaten burada yaşayanların yüzde 99'u Karadenizli. Yüzde 95'ine yakını Trabzon'dan, diğerleri Rize'den göçmüş yıllar, yıllar önce. Birçoğu ne zaman geldiğini hatırlamıyor bile. Söylentilere göre, Karadeniz'den balığa çıkan atalan, rüzgrlı bir havada sığınmışlar kaleye. O günden bugüne nüfuslan arta azala yaşamışlar bu köyde. şžimdi en büyük sıkıntilan 'ya evim yıkılırsa' korkusu. Özellikle kale dibine inşa edilen yaklaşık 10 evin tapusu yok. Bu evler kale restorasyona girdiğinde yıkılma riski ile karşı karşıya kalacak. Ama burada yaşayanların hepsinin dilindeki ortak cümle şöyle: 'Kadir Topbaş köyümüze geldi, dinledi dertlerimizi. Söz verdi bizi mağdur etmeyeceğine.'

Kalede alkol satışı olursa çok üzülürüz
Köyde yaşayanlar restorasyon yapılsın istiyor. Kaledeki kültürsanat ünitelerinin köyün gelişimine katkı sağlayacağını, yemeiçme meknlarının ise daha fazla kişiyi Garipçe'ye çekerek, köydeki balık lokantala-nna müşteri kazandıracağım düşünüyorlar. Aslında her anlamda ikilemde kalmış köylü. Bir yandan bunlan düşünürken diğer yandan köylerine alkol girmesinden endişeliler. Garipçe'de yalnızca 3 balık lokantası var, 3'ünde de alkol saüşı yok. Mekn sahipleri 'Kesinlikle alkol satmayı düşünmeyiz. çocuklarımızın kötü alışkanlıklardan uzak durmalan için elimizden geleni yapıyoruz.' şeklinde konuşuyor. Yeni yapılacak meknda alkol satışı olursa endişesi bile tüylerini diken diken ediyor. Örneğin baş aza Ayhan Aslan, 'Doğduğumdan beri burada yaşıyorum. Bir kez bile tecavüz, hırsızlık, adam vurma gibi yüz kızartıcı suç işleyene rastlamadım. Ama alkolle birlikte bunlann hepsi gelir köyümüze.' diyor. Geceleri köy dışından gelenlerin, kaleye çıkıp içki içmesinden bile rahatsızlar. Köy sakinlerinden Eyüp Sengül, 'çocuklarımız oralarda top oynuyor, gün boyu kale civarında vakit geçiriyorlar. Onlar görmesin, özenmesin diye fırsat buldukça boş şişeleri toparlamaya çalışıyorum.' diyor.

'Evim yıkılacaksa beni de dozerin önüne koyup denize atsınlar'
Orhan çelikkıran, kale dibindeki evlerde yaşayanlardan biri. Geçimini balık ağı örerek sağlıyor. Bizi gördüğü gibi 'Kale dibindeki evler yıkılacak mi' diye soruyor. Ardından başlıyor anlatmaya: 'Ben yıllardır balıkçılıkla uğraşmışım. 65 yaşındayım. Tek varlığım bu evim. 55 yıl önce yapılmış buraya. çocukluğumdan beri bu evde yaşıyorum. Daha 1 ay önce, 4 bin lira ecrimisil ödedim. Yıkılırsa ne yaparım Sigortam bile yok, Sanyer'de kira ödeyerek nasıl yaşayayım İş çıkarsa ağ örüyorum, çıkmazsa evdeyim. O yüzden evimi yıkacaklarsa beni de dozerin önüne koyup denize atsınlar! Hayatta kalsam da işe yaramam zaten.'

Bir evin 35 hissedarı var
Köyde çatısı yıkık, penceresi kırık, cumbası çökük bir sürü ev var. Hepsinin de birden fazla hissedan... Bu yüzden oturanlar, evlerini yenilemeye yanaşmıyor. Aynca kimsenin 'Köprü yapılınca araziler değerlenir, satmak için biraz daha bekleyelim.' gibi bir düşüncesi yok. Ayhan Aslan bu durumu şöyle açıklıyor: 'Köylü evini satmaz, çünkü başka yerde yaşayacak durumu yok. Ama araziler imar izni olmadığından satılmak isteniyor. Ailelerin çocuklan çok. O yüzden evlerin de arazilerin de hissedan çok. Mesela bizim köprünün hemen yanında 13 dönüm arazimiz var. Ama 35 kişi paylaşacak orayı. Bana 250 metrekare yer düşer mi bilmem. O yüzden 'satayım da kurtulayım' mantığı var hepimizde.'

Köprünün yeri kesinleşmediği için araziler satılmıyor
Ahmet Kaplan (Emlakçı): Köyde satılık ev de, arazi de yok aslında. Bizim elimizde, sahilde bir ev var. 1. dereceden tarihÜ® eser olduğundan kimse yanaşmıyor almaya. Satış fiyatı 750 bin dolar. Ama Anıtlar Kurulunun izin verdiği koşullar çerçevesinde restorasyon yapmanın maliyeti olacak üzerine. Köprünün inşa edileceği söylenen Fil Burnu ve karşısındaki tepe ¬de satılık araziler var ancak onlann da alıcısı yok şu an. Köprünün yeri belli olmadığı için potansiyel alıcılar 'Ya köprü benim arazim üzerinden geçerse!' endişesi taşıyor.


Köye otopark gerekiyor
Köydeki işletmelerden biri Asma Altı Balık Restoran. Sahibi Ahmet Yılmaz. Yılmaz da köprünün ve restorasyon çalışmalannın köye katkı sağlayacağını düşünüyor: 'Köprü yapıldığında doğal doku bozulacak diyorlar. Köyde çatısı yıkılmış evleri görmüşsünüzdür. Bunlann birçoğu tarihÜ® eser. Kimse restore edemiyor. Bu restoran da aynı. İzinsiz çivi çakamıyoruz. Yenilesem, tek hissedar ben değilim. Masraf yapmak istemiyorum. Burada zaten içinden çıkılamaz bir durum var. Ama köprü ve restorasyon çalışmalanyla yavaş yavaş yenileneceğini düşünüyorum. En büyük sorunlanmızdan biri otopark. Araçlanmızı evimizin önüne park ettiğimizde bile ceza yiyoruz. Hafta sonlan adım anlacak yer kalmıyor. Yenilik yapılacaksa otoparkla birlikte yapılsın.'

Zaman/Zaman Cuma

 

 

 


 

 

 


Geri Dön