08 / 11 / 2024

VitrA kültür yapıları için tasarlanan mimari projeleri inceliyor!

VitrA kültür yapıları için tasarlanan mimari projeleri inceliyor!

Son yıllarda yapılan çok amaçlı kongre merkezleri kültürel yapı sayılabilir mi? VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin dördüncü kitabı ‘Kültür Yapıları’ sayıyor..




Son yıllarda yapılan çok amaçlı kongre merkezleri kültürel yapı sayılabilir mi? VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin dördüncü kitabı ‘Kültür Yapıları’ sayıyor. Kültür yapıları için tasarlanmış mimari projeleri inceleyen kitap; Türkiye’de 2000 yılından sonra yapılan 49 ‘kültür’ projesini değerlendiriyor.


Pek çok kültürel etkinliğe gidiyoruz; sergilere, konserlere, film gösterimlerine, tiyatro ve hatta operaya… Giriyoruz, izliyoruz, dinliyoruz, çıkıyoruz. Peki, hiç o girip çıktığımız yapıya bakıyor muyuz? Şimdi şöyle bir düşününce çokça girip çıktığımız o yapılar hep tarihi mekânların dönüştürülmesiyle birer kültür sanat sığınağı olmuş: Pera Müzesi, Salt, Arter, İstanbul Modern, Sabancı Müzesi, Borusan Müzik Evi… Sıfırdan tasarlanmış yeni bir kültür yapımız neredeyse yok.


Gıcır gıcır yapılar genellikle Kongre merkezleri, çok amaçlı bir şey salonları… Onları kültürel yapı saymalı mıyız? VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin dördüncü kitabı ‘Kültür Yapıları’ sayıyor. Kültür yapıları için tasarlanmış mimari projelerin dikkat çeken örneklerini bir araya getirmeye çalışan kitap; Türkiye’de 2000 yılından sonra üretilen müze, konser salonu, sergi mekânı, sinema ve tiyatro gibi kültürle doğrudan ilişkili yapılardan oluşan 49 projelik bir seçkiyi bol fotoğraflı şekilde önümüze koyuyor. Ama bunu yaparken kongre merkezlerine ağırlık vermese de eşit hak tanıyor. Kitapta  Ankara  Congresium, Mersin Kültür ve Kongre Merkezi, Libya Tripoli Kongre Merkezi, Bursa Atatürk Kültür Merkezi ve Merinos Parkı gibi yapılar yer alıyor.


Sekiz yıl önce bu zamanlar pek çok tiyatro oyuncusu ve sanatseverin çabası pek işe yaramamış görünüyor. O zaman Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin kongre merkezi çatısı altına girmemesi için; daha doğrusu kongre merkezi ile kültür yapısının farklı şeyler olduğunu anlatmak için çok dil dökülmüş, çok yazılıp çizilmişti. Bilmeyenler için şimdi Muhsin Ertuğrul Sahnesi yine orada ama kongre vadisi kapsamında…




HERKESİN KÜLTÜREL YAPISI KENDİNE


Kültür kurumu dediğimizde herkesin kafasında aynı resim belirmiyor. Bir ressam için sergi salonu, sinemasever için sinema salonu, müzisyen için konser mekânı, tiyatro ve opera izlemek isteyenler için de şartları sağlayan bir sahne kültür kurumu sayılıyor. Kitapta yer alan Mimarlar Odası  İzmir  Şubesi, İstanbul’daki Yapı Endüstri Merkezi, Ankara’daki Tai Konferans ve Kafe Binaları, yine Ankara’daki Meydanlar Müdürlüğü İşçileri Yapı Kooperatifi Apartmanı gibi yapılar isimleri öyle hissettirmese de kültür kurumu olarak karşımıza çıkıyor.


Yine de kitap Anadolu yakasındaki Süreyya Operası ve Moda Sahnesi’ni bize hatırlatıyor; Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi gibi yeni bir yapının detaylarına vâkıf olmamızı sağlıyor. Ayrıca İzmir Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi, Ankara Cer Modern, Bayburt Baksı Müzesi, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi, İzmir Tarih Öncesi Yaşam Müzesi, Aydın Afrodisyas Ek Müzesi ve Ankara Ptt Pul Müzesi gibi yapılara dikkatimizi çekiyor. Libya, Azerbaycan ve Rusya’dan birer örnek barındıran kitabın editörlüğünü Banu Binat ve Neslihan Şık yapıyor.


“Mimarlık mimarlara bırakılmayacak kadar önemli”


Kitaba bir de sergi eşlik ediyor. Mayıs sonuna kadar İstanbul Modern’de ziyaret edilebilecek serginin ismi ‘Dikkat! Kaygan Zemin’. Küratörlüğünü Yelta Köm’ün yaptığı sergi, ziyaretçilere bir mimarlık kültürü yolculuğu vaat ediyor. Sergide mimari kitaplar, mimarların kullandığı alet edevatlar ve pek çok enteraktif çalışma yer alıyor. Orada cevap bulamadığımız pek çok sorudan birini, mimarların sanat ve edebiyat alanındaki yetkinliğinin sebebini küratör Köm şöyle açıklıyor: “Mimarlığın ya da mimarların sanat alanına dair her noktada görünür olmaları, ya da çok kapsamlı olmalarını düşünmemiz çoğu zaman bir illüzyon. Bunda tabii alınan eğitimin de katkısı var, mimarlık eğitimi tek bir kaynaktan değil çoğu kaynak beslenen, başka alanlar ile ilişki kuran bir eğitim. Ama bu eğitim her alanda bir uzmanlık vermiyor, sadece fikir ve bakış açısı kazandırıyor. Bir de şöyle düşünüyorum, demek ki mimarlık tek başına yeterli de değil, o yüzden mimarlar başka alanlar ile ilişki kuruyor... Burada aklıma gelen bir söz var; “Mimarlık mimarlara bırakılmayacak kadar önemli.” Giancarlo De Carlo’nun.


Zaman


Geri Dön