23 / 12 / 2024

Ya sizin de binanız çürükse

Ya sizin de binanız çürükse

Sabah yazarı Sevilay Yükselir, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın, dönüşümün uygulanacağı ilçelerin başında Avcılar ve Zeytinburnu'nu işaret etmesi üzerine bu ilçelerin belediye başkanları Mustafa Değirmenci ve Murat Aydın'ı programa davet et



İşte o yazı;

Ya sizin de binanız çürükse

Beyaz Tv'deki Acı Kahve'nin bu haftaki konusu, "İstanbul depremi ve kentsel dönüşüm projeleri" idi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın, dönüşümün uygulanacağı ilçelerin başında öncelikle Avcılar ve Zeytinburnu'nu işaret etmesi üzerine de bu ilçelerin belediye başkanlarını yani Mustafa Değirmenci ve Murat Aydın'ı davet ettik programa.

Her ikisinin de İstanbul'un genel durumu ile ilgili ortaya koyduğu anekdotlar çok can sıkıcıydı.

Ama bir o kadar da gerçeğin ta kendisiydi!

Bir kez daha anladık ki söz konusu program dolayısıyla, eğer önlem alınmaz ise sadece o iki ilçe değil, İstanbul'un tamamı olası bir deprem sonrası korkunç bir manzara ile karşı karşıya kalacak sevgili okurlarım!

Anlattıklarına bakılırsa yapı stokumuz tek kelimeyle berbat!

Biliyor musunuz çoğu vatandaş oturduğu binanın çürük olup olmadığından bile habersizmiş. Mesela Zeytinburnu'nda 2000'den fazla bina olası bir depremde çökme riski taşıyormuş.

Bunların hangi binalar olduğu tek tek biliniyormuş ama işe bakınız ki belediyenin elinde olan bu verilerden vatandaşın haberi bile yokmuş!

"Gidip mühürlememiz gerekir o binaları aslında ama yasalar engel olduğu için bunu yapamıyoruz" diyor Murat Aydın.

Değirmenci ise, bugün bile 1999 depreminde hasar görmüş binalarda ısrarla yaşamlarını sürdürmeye çalışan insanlar olduğunu söylüyor.

Soruyoruz her ikisine de "Peki neden tahliye etmiyorsunuz o binaları"

"Çaresiziz çünkü!" diyorlar cevaben.

Ve bu çaresizliklerinin temel sebeplerini açıklarken de şu ortak dili kullanıyorlar:

"Biz belediye olarak üzerimize düşeni yaptık. İlçemizin tomografisini çektik. Hangi bina ne durumda çok eminiz. Ama bir şey yapamıyoruz! Çünkü elimizde yetki yok! Bir de vatandaşa oturduğu binanın riskli olduğunu söyleyip, derhal o binayı boşaltmasını istemek için alternatifiniz hazır olmalı. Çünkü siz yönetici olarak vatandaşa bu durumu izah ettiğiniz anda o sizden çözüm istiyor. 'Tamam boşaltayım ama nereye gideceğim' diyerek hesap soruyor. Maalesef alternatif sunamadığımız ve yasalar da elimizi kolumuzu bağladığı için vatandaş o çürük binalarda oturmaya devam ediyor!"

İnanılır gibi değil bu durum ama aynen böyle sevgili okurlarım.

Yani gerçekten korkunç bir tablo ile karşı karşıyayız.

Eğer İstanbul'un yapı stoku bu biçimde kalmaya devam ederse biliniz ki bizi katlanamayacağımız bir felaket bekliyor.

İşte bu noktada bir şeyin altını çizmek istiyorum.

Hemen hemen birçok şehirde aynı sorun söz konusu ama İstanbul'u olası bir felaketten kurtarmanın çözüm anahtarı Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ta!

Büyük sorumluluk düşüyor kendilerine.

Bu ikilinin derhal yapması gereken şey, diğer tüm projeleri bir kenara bırakıp, kafa kafaya verip, "İstanbul nasıl kurtulur" sorusuna cevap aramaktır!

Elbette, "Afette ne yapılacak, kim kimi kurtaracak, kim yardıma koşacak" eksenli projeler de geliştirilmeli ama öncelik kenti dönüştürmek olmalı.

Kent yerle bir olduktan, kurtaracak adamlar bile binaların altında kaldıktan sonra afete hazırlık mazırlık ne işe yarar sevgili okurlarım.

Ne işe Allahaşkınıza"

Sevilay Yükselir / SABAH


Geri Dön