23 / 12 / 2024

Yaşanabilir şehir yaratmak!

Yaşanabilir şehir yaratmak!

Herkes geçmişin tenha şehirlerindeki stressiz yaşamın hayalini kurarken, şehirleşme ve yoğunlaşan nüfuslu yerleşimler belirleyici gerçek. Kendimizi ve kentimizi ölçeklemeyi başarabilecek miyiz? 



Fokus Dergisi'nde yer alan habere göre; Türkiye Sürdürülebilir Şehirlerin düzenlediği 5. Yaşanabilir Şehirler Sempozyumuna bu yıl 26 Ekim’de İstanbul ev sahipliği yaptığında dünyadan ve Türkiye’den alanında uzman 25 konuşmacı, İstanbul gibi çok büyük bir nüfusa sahip ve iklim değişikliğinden fazla etkilenen metropolleri nelerin beklediğini tartışacak. Ev sahibi şehir açısından bakıldığında, araç sayısı yüzde 20 artarsa, insanların evlerinden çıkıp bir yere gidip gidemeyecekleri en kötü senaryo dalında ödül alabilir. En fantastiği ise, bisikletle yapılabilecekler ancak burada bile eski ve yeninin bir arada yer aldığı diğer noktalarda olduğu gibi kaotik bir durum söz konusu.


Doğma büyüme bir İstanbullu olarak çocukluğumda 40 kiloyken İstanbul’un nüfusu 2,5 milyondu. Aradan geçen 40 yıldan fazla sürede İstanbul’un nüfusunun altı katma çıkarak 2016 sonu itibariyle yaklaşık 15 milyon olduğu açıklanırken basit bir hesap, bunun bendeki karşılığının 240 kilo olması gerektiğini söylüyor. Bunun yarısında bile hareket kapasitesi başta olmak üzere yaşadığım sorunlar İstanbul’u çok iyi anlamama yol açıyor; İstanbul’un her türlü hastalığı bünyesinde barındırdığını ve metro, metrobüs,  Marmaray  gibi dolaşım sistemi nakilleri olmasa çoktan öleceğini düşünmek gerçekçi olur. Ancak konu daha karmaşık.


WRT'nın internet sitesindeki göstergelerin de ortaya koyduğu gibi, bu konunun temel kriteri karbondioksit salımı. WRI’nın diğer kriterleri, fayda sağlayan insan sayısı, kazanılan zaman, kurtarılan hayat ve son olarak tabii ki ödenen bedel ya da bu işe harcanan kaynak olarak sıralanıyor. Veriler güncel olmadığı için paylaşmıyorum ama bu enformasyon hiyerarşisi, yapılan işi anlamak açısından önem taşıyor. Şehirlerin, düşük karbonlu ekonomi ile büyümeleri sonucunda dünya genelinde 2050 yılma kadar 17 trilyon doları bulan bir tasarrufun sağlanabileceğine dikkat çekiliyor.


WRI’nın ABD organizasyonu hem hiyerarşi hem de rakamlar açısından daha iyi bir kaynak oluşturuyor. Global ekonomi, insanların sağlığı ve kalkınma ile istihdam olanaklarının doğal kaynaklar ve sağlıklı ekosistemler ile yakından ilişkili olduğuna işaret eden organizasyonun sağladığı rakamlar, her yıl yaklaşık 7 milyon kişinin hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybettiği dünyamızda sürdürülemez kaynak kullanımının maliyetinin giderek yükseldiğine işaret ediliyor. Çin’in hava kirliliğinin sağlık üzerinde yarattığı etkinin maliyetinin gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 10’unun üzerine çıktığı hesaplanıyor. ABD’de ise, iklim değişikliğine karşı önlem alınmadan geçen her 10 yılın etkiyi azaltma maliyetini yüzde 40 yükselttiği tahmin ediliyor.


Rakamlar bu tabloyu ortaya koyarken İstanbul’da da ele alınacağı üzere konunu birçok boyutu bulunuyor. İstanbul’daki toplantının akışı da buna işaret ediyor. Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu’nda “Geleceğin Şehirleri”, ‘Yaşam Kalitesini Artıran Çözümler”, “Akıllı Şehirler” ve “Kentsel Enerji Verimliliği” başlıkları altında bilgi, deneyim ve çözüm önerileri paylaşılacak. Sempozyum, “herkes için yaşanabilir şehirler’ yaklaşımıyla kentlerin nasıl inşa edilip yönetilmesi gerektiği konusunda kamudan özel sektöre tüm kent aktörleri için bir yol haritası çizmeyi hedefliyor. Bunu yaparken dikkate alınması gereken en önemli global etken, nüfus artışı. 2030’a kadar dünya nüfusuna 1,4 milyar kişinin eklenmesi bekleniyor. 


Gelişmekte olan ülkeler bu nüfus artışından önemli bir pay almaya aday.
2030 yılı ile ilgili beklentilerin gelişmiş ülkeler grubunun içinde yer alan Türkiye için ayrı bir anlamı da bulunuyor.


Türkiye’nin de altına imza koyduğu uluslararası anlaşmalar, iklim, kentleşme ve yol güvenliği gibi konularda 2030 yılma kadar net hedefler belirlemiş durumda.
Bu yılki toplantı bu taahhütlerin kentlerde nasıl hayata geçirileceğinin de ele alşmacağı bir platform sunacak. Bu yapılırken ölçülebilir adımların önemi de artıyor.


Metrobüs burada iyi bir örnek. İstanbul’da 90 bin aracın tasarrufunu sağlayan metrobüsün karbondioksit salimim günde 167 ton ve yakıt tüketimini de ortalama 240 ton azalttığı belirtiliyor. Bunlann yıllık karşılıkları çok daha çarpıcı figürleri ortaya çıkarıyor ancak romantik senaryolarda bisiklet daha fazla öne çıkıyor.


İngiltere’nin gelecekteki şehirleri ile ilgili bir tartışmada birkaç sene önce Londra’yı ele alırken bunun Luc Besson’un 5.Element filmindeki gibi otomobillerin havada uçtuğu bir yapıdan ziyade bisiklet gibi enerji kaynağı olarak sürücüsünü kullanan ve akıllı telefon desteği ile de akıllı bir yönetim sistemine bağlanan yapıda olacağı teorisi ileri sürülmüştü. Bugün bu teori ilgi çekici bir noktaya ulaşmış durumda. Paris önümüzdeki beş yıllık süreçte bisikletli ulaşıma 150 milyon Euro kaynak ayıracağım ve hava kirliliği ile mücadelede bisikleti öne çıkaracağını açıkladı. New York ise kullanılmayan birçok bölgeyi sanat merkezleri ve cep parkları ile birlikte bisikletlilere ayırıyor. Bisiklet, WRI’nın Türkiye’deki çalışmalarında da önemli yer tutuyor.


WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler 2010 yılında Antalya, Eskişehir ve Sakaıya’da bisikletli ulaşımı geliştirmek üzere çalışmalar yürütmekteydi. Bu çalışmalar kapsamında yerel yönetimlerde teknik kapasitenin geliştirilmesi amacıyla çalıştaylar düzenledi.


2012’de öncelikle İstanbul olmak üzere Türkiye’de bisikletli ulaşımı teşvik eden çalışmalar başladı. Diplomatik İlişkilerin 400.


Yılı vesilesiyle Hollanda Konsolosluğu’ndan alman destekle BikeLab projesi geliştirilirken İstanbul’da ilgili STK’ların beklentisini ölçüldüğü bir çalıştay gerçekleştirildi.


2014 yılma gelindiğinde ise, bisikletli ulaşım üzerine dünyanın en yaşanabilir kenti sayılan Kopenhag’da bir “Masterclass” düzenledi. Türkiye’den yerel yönetim temsilcilerinin de katıldığı bir haftalık eğitim, bisikletli ulaşımın tasarım ve altyapı boyutuna odaklandı.


2014 sonunda WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler ekibi İstanbul Kalkınma Ajansı’ndan aldığı destekle Türkiye’de bir ilki temsil eden İstanbul’da Güvenli Bisiklet Yollan Uygulama Kılavuzu’nu hazırladı. Merkezi New York’ta bulunan Çenter for Active Design’dan mükemmellik ödülü alan çalışmayı,
Bolu'da bisiklet kullanıcıları analizi ile Trakya bölgesinde bölgesel bisiklet yolu uygulama projesi takip etti.


2016 yılında ise, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü ile işbirliği yapan WRI Türkiye Sürdürülebilir Şehirler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Adanaıda pilot bisiklet yolu uygulama projesinin bisiklet yolu tasarımlarını hazırladı.


Engebesiz şehirler açısından daha iyi bir çözüm olan bisiklet, İstanbul gibi büyük metropollerde de en azından lokal çözümlerin parçası olma potansiyelini taşıyor. Ancak yine de -karbondioksit salımı ve para ile ilgili göstergeler olarak- sayılar ve diğer stratejik konular daha faza dikkati gerektiriyor.


Geri Dön