Yeni binalarda yeşil dönüşüme start verildi!
Suyun tasarruflu kullanılması tüm dünyanın gündeminde yer alırken, buna yönelik uygulamalar da gün geçtikçe artıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yeni binalarda yağmur sularının toplanıp kullanılmasını zorunlu tuttu...
Hızlı sanayileşmenin meydana getirdiği çevre kirliliği, küresel ısınma, kuraklık, iklim değişikliği, içme suyu kaynaklarının azalması gibi sorunlar dünyayı tehdit edecek boyutta. Tüm bu sorunlar, kaynakların verimli kullanımını tüm dünya ekonomilerinin gündemine getiriyor. Paris Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalarla çevrenin korunması amaçlanıyor.
YAĞMUR SUYU TOPLAMA ZORUNLU
Ülkemizde de su tüketimini azaltıp tasarrufu sağlama için çalışmalar yapılıyor. Ekonomist Dergisi'nden Levent Gökmen Demirciler'in haberine göre; geçen hafta içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, lakis kişi başına kullanılabilir 'su stresi çeken bir ülkeyiz' dedi ve su kanunu hazırlığı yapıldığını duyurdu. Yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete'de yayınlandı. Yönetmeliğe göre, 2 bin metrekareden büyük parsellerde yapılacak tüm binaların çatılarında yağmur suyu toplama sistemi kurmaları zorunlu tutuldu. Bu sistemle yağmur sularının, bahçe sulamada veya arıtılarak kullanılmak üzere depolarda toplanılması planlanıyor. Yönetmelikle beraber, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kurumlara daha küçük parseller için de bu zorunluluğu getirme yetkisi tanındı.
TEŞVİK VERİLMESİ ÖNEMLİ
Gri suyun yeniden kullanımıyla yüzde 30, yağmur suyu hasadıyla elde edilen suyun çeşitli alanlarda kullanımıyla da en az yüzde 10 olacak şekilde toplamda şebeke suyundan yüzde 40 tasarruf ediliyor. Uygulamanın tüm Türkiye'ye yayılması durumunda yıllık 10 milyar liralara ulaşan tasarruf edilebileceği vurgulanıyor. Yeni yapılarda yağmur sularının depolanıp kullanımı ile hem su tasarrufu yapılması hem de şebeke maliyetlerinin düşürülmesi planlanıyor.
Eva Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, uygulama ile toplamda yaklaşık yüzde 40 tasarruf edilebildiği göz önüne alındığında İstanbul'da yıllık 2,24 milyar TL+KDV, Ankara'da ise yıllık 876 milyon TL+KDV tasarruf sağlanabileceğine dikkat çekiyor. Her türlü uygulamanın teşvik sayesinde büyüdüğünü vurgulayan Yazıcı, "Bu tür sistemlerin yeni bina ve sitelere konulması durumunda teşvik amaçlı bu yapıların su tarifeleri düşürülebilir. Böylece imalata özendirici etkisi olur" diye konuştu.
Yapılan son düzenlemenin kuraklıkla mücadele için yerinde bir düzenleme olduğunun altını çizen Avukat Elvan Kakıcı Şimşek de ayrıca uygun yerlerde 'gri su' olarak belirtilen lavabo ve duşlardan toplanan evsel atık sularının da dönüştürülerek yeniden kullanılabilmesinin teşvik edilmesi gerektiğine de dikakt çekiyor. Şimşek, "İstanbul'un bazı ilçelerinde, 2 bin metrekare sınırının azaltılarak daha küçük ölçekli projeler de bu zorunluluğa tabi tutulmalı. Gri su gibi alternatif kaynaklardan da faydalanılması gibi düzenlemeler de zorunlu hale getirilmeli” değerlendirmesinde bulundu.
YEŞİL DÖNÜŞÜM
Altensis Kurucu Ortağı Emre Ilıcalı da alternatif olarak uygun yerlerde 'gri su' olarak ifade edilen duş ve lavabolardan toplanan atık suların değerlendirilmesi ile ilgili uygulamaların da teşvik edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Son yıllarda İstanbul, İzmir gibi metropollerde ortaya çıkan kuraklık ve ani yağışların getirdiği sel felaketleri, iklim değişikliğine işaret ediyor. Bakanlığın, yağmur sularının toplanarak kullanılmasına yönelik yeni yönetmeliği mega kentleri çevre dostu yeşil dönüşüme teşvik ediyor.
Altensis olarak 13 yıldır bina bazında çevre dostu standartları hayata geçirdiklerine vurgu yapan Emre Ilıcalı, "LEED, Breeam gibi uluslararası çevre dostu sertifikalar için gereken standartları içeriyor. Yeşil bina ve kentleri tasarlarken, özellikle şiddetli yağış anında şebekeye iletilecek yağmur suyu miktarını azaltacak ve kalitesini artıracak önlemleri entegre ediyoruz" diye konuştu.
Sert zeminlerden yağmur sularının biriktirilerek rezervuarlarda, araç yıkamada, sulamada tekrar kullanılıyor. Sert zemin miktarlarının azaltılarak yeşil alanların ve geçirgen yüzeylerin çoğaltılması, yağmur sularının bitkisel alanlara kontrollü bir şekilde yönlendirildiği 'bioswale' gibi uygulamalarla yeni yapılaşmanın şebekeye verdiği yük en aza düşürülüyor. Bu şekilde çok değerli bir kaynak olan su yeniden kullanılıyor. Ayrıca makro ölçekte kentlerde yoğun yağış esnasında yaşanan sıkıntılar en aza indirgeniyor. Bina ölçeğinde ise o binada yaşayanlar ve binayı kullananlar suyu daha verimli kullanarak masraflarının azalmasını sağlıyor.
"Teknolojik altyapılar zorunlu tutulmalı"
Emel Akbaş İdikut / Projekspert Gayrimenkul Kurucusu
"Alternatif su kaynaklarına ilişkin teknolojiler tüm dünyada yaygınlaştı. Sahip olduğumuz su potansiyeli ve gelecek 20 yıl için öngörülen su miktarı henüz ülkemizde yeterli düzeyde olmayan bu teknolojilerin bir an önce kullanılmasını gerekli kılıyor. Bazı toplu konut alanlarında atık suların dönüştürülerek yeniden kullanılma çabaları olsa da bunlar yetersiz kalıyor. Metrekare sınırı olmaksızın tüm yapılarda yağmur suyu ve gri suları geri kazandıracak teknolojik altyapıları zorunlu tutmak faydalı olacak."
ÜÇ YIL İÇİNDE AMORTİ EDİYOR
Yeşil binalar, ihtiyacı kadar tüketen, yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan, doğal ve atık üretmeyen çevre dostu malzemelerin kullanıldığı ekosistemlere duyarlı yapılar olarak belirtiliyor.
Gönüllü şirketlerle beraber son dönemde kamu projelerinde de çevreci yaklaşımların ağırlık kazanması ve son mevzuatlarda zorunlu olması uygulamaları artıracak. Bu uygulamalar bina yapılırken inşaat maliyetine ciddi bir yük olmazken, sadece iyi bir planlama yapılmasını gerekli tutuyor. Mevcut binalarda yağmur sularının toplanmasını sağlamak için kurulması gereken sistemlerin maliyetlerinin binanın büyüklüğüne göre değişiklik gössterdiği vurgulanırken yapılan uygulamaların da kendini en fazla üç yıl içinde amorti ettiği belirtiliyor.