05 / 11 / 2024

Yiğit Bulut: Şimdi "ev alma" zamanı mı?

Yiğit Bulut: Şimdi

Habertürk Gazetesi yazarı Yiğit Bulut içinde bulunduğumuz dönemin konut almaya uygun zaman olup olmadığını ele aldı




Düşen banka faizleri bu soruyu algılamamızın "odağına" oturttu! Bana her gün onlarca arkadaşım ve tanıştığım insanlar aynı soruyu soruyorlar!

Değerli dostlarım, konunun detayını okuyacak kadar sabır gösteremeyen ve "doğrudan" sonuca gitmek isteyenlere baştan bir çıkarım yaparak yardımcı olayım: Kredi kullanarak ev almak istiyorsanız, kredi faizleri hâlâ "dip noktasında" değil ama "düşük"!

Peki bu "düşük faiz" ile ne yapılabilir?
Konuyu sadece "parayı verdim, bitti" noktasından görmüyorsanız, çok şey yapılabilir! Veya "en dibi görmek istiyorum" diyorsanız; hiçbir şey yapılamaz!

Bu noktada konuyu detaylandıralım ve farklı davranış ve algılama biçimlerini sorgulayalım...
1-Birinci davranış biçiminde: Emlak değerlerin 'salt emlak gerçeklere dayanan' detaylardan dolayı prim yapıp yapmayacağı sorgulanabilir. Bu ne demek? Sadece fiyatlara bakar ve yaptığınız alımın değerlenme sürecini sorgulayabilirsiniz.

2- Detaylı "davranış-karar" biçiminde: Alıma karar verildiğinde veya alım şartları sorgulanırken 'ödeme, borçlanma cinsi-planı, paranın fırsat değeri, diğer piyasalarda nasıl değerlendirilebileceği' gibi detayları sorgulayabilir ve "sorgulamayı" tek boyutlu bir yapıdan "çok boyutlu bir denkleme" dönüştürebilirsiniz.

Bu noktada soralım: "Olaya tek boyutlu" bir açıdan bakan ile "çok boyutlu" bir algılama ile sorgulayan bir "alıcı" arasında, süreç olarak nasıl bir fark oluşur?

İki sanal "alıcı" yaratalım ve devam edelim...
A- Sadece "fiyat-prim yapma potansiyeli odaklı" bir alıcı nasıl hareket eder?
Odaklanma sadece 'Emlak değerler' prim yapar mı? Sorusu üzerinde oluşur ve 'salt alım-satım farkına' dayanan senaryolar kurgulanırken, 'borçlanma detayları, finans piyasalarındaki potansiyel dalgalanmalar, paranın fırsat getirişi' gibi kavramlar göz ardı edilir. Örnek: Bu tip bir alıcı sadece 'fiyat, yer, prim' gibi bileşenleri sorgular.
B- Olaya çok boyutlu bakan biri, bir alıcı ne yapar? Evi bulur, prim potansiyelini sorgular ve karar aşamasında devreye "şimdi alım ile sonrası alım arasında düşen faiz-artan fiyat denklemi sonuca nasıl yansır" gibi ayrımlar girer. Bu ayrımı çok önemli bir soru ile detaylandıralım: X üzerinde aylık TL faiz ile borçlanalım mı yoksa almadığımız durumda emlak değerler prim bile yapsa 'faizin düşmesini bekleyerek, düştüğü durumda toplam geri ödemede daha az bir miktarı mı hedefleyelim? Bu örnek "çok boyutlu sorgulamanın" özünü oluşturur.

Sonuç: Ev almak kavramını kendi dinamikleri içinde tek başına değerlendirmek eksik bir yapıdır ve küreselleşen dünya düzeninde, gittikçe hassaslaşan "finansal dinamikler" eşliğinde "sadece" alınanın değerine ve prim potansiyeline göre verilen her karar eksiklidir...

Son söz: Bu gerçeğe en güzel örnek: Son 5 yılda Türkiye'de dolar mı, TL mi borçlananlar daha kârlı? sorusunda gizli... Bugün "dolar borçlanmak" mümkün değil ama "o gün mümkündü" ve "detaylı sorgulama içinde" bu soru da vardı! Cevabı da çok zor değildi; dolardaki hareketlere rağmen, dolar bazında borçlananlar, TL ile borçlananlara göre daha az ödeme yaptı. Kur 1 TL üstüne çıkıp 1.70-1.83 TL arasında 'tepe' yaptıktan sonra sürekli olarak gerileyen ve kısmi tepkiler veren bir trend çizdi... Bu gerileme sırasında dolar bazındaki borcun ödenen her taksidi TL bazında borçlananlara göre daha düşük olarak gerçekleşti ve elde edilen her aylık kâr "aldığınız evin priminden" çok daha önemliydi!
Yiğit Bulut-Habertürk

 


Geri Dön