23 / 12 / 2024

16 yıl boyunca deprem riskine karşı neler yapıldı?

16 yıl boyunca deprem riskine karşı neler yapıldı?

Büyük kayıplar verdiğimiz, geçtiğimiz yüzyılın en büyük felaketlerinden biri olan 17 Ağustos 1999 depremin üzerinden tam 16 yıl geçti. Peki 16 yıl boyunca deprem riskine karşı neler yapıldı?



Büyük kayıplar verdiğimiz, geçtiğimiz yüzyılın en büyük felaketlerinden biri olan 17 Ağustos 1999 depremin üzerinden tam 16 yıl geçti. 16 yıl boyunca deprem riskine yönelik planlama ve afet yönetimi adına atılması gereken adımlar, alınması gereken önlemler defalarca bilim ve meslek çevreleri tarafından ortaya konulmuş, kapsamlı raporlarla yerel ve merkezi yönetimlerle ve kamuoyuyla defalarca paylaşılmıştır. Ancak gerek yerel yönetimler, gerek ilgili bakanlıklar tarafından ısrarla sürdürülen bütünsellikten uzak, keyfi ve ayrıcalıklı imar politikaları ile deprem riski karşısında kentlerimizin karşı karşıya kalması muhtemel problemlerin çözümüne yönelik temel ilkeler göz ardı edilmektedir. 23 Ekim 2011 tarihinde yaşadığımız Van Depremi sonrası yaşanan acılar bu konuda somut adımlar atılmadığının en büyük göstergesidir.



TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi olarak 2014 yılının Kasım ayında İstanbul`un tüm İlçe Kaymakamlıklarından ve İstanbul Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü`nden yazışma ile afet toplanma alanlarına ilişkin bilgi talep edilmiş, geçen süre içinde ne yazık ki sadece 19 ilçe kaymakamlığı tarafından talebimize yanıt alınabilmiştir. Kaymakamlıklardan gelen yanıtların içeriği ise ne yazık ki düşündürücü, endişe verici boyuttadır. Örnek vermek gerekirse; Maltepe İlçe Kaymakamlığı`ndan gelen yanıttan alıntı yapmak yeterli olacaktır. Maltepe İlçe Kaymakamlığı afet toplanma alanları ile ilgili çalışma yürütmek için belediyeden personel talep edildiği ancak çalışmaların henüz sonuçlanmadığını tarafımıza bildirmiştir.

Tarafımızca talep edilen bilgi doğrultusunda Arnavutköy, Bakırköy, Bayrampaşa, Beşiktaş, Esenyurt, Eyüp, Fatih, Gaziosmanpaşa, Kadıköy, Kartal, Sancaktepe, Sarıyer, Sultanbeyli, Sultangazi, Şişli, Tuzla, Ümraniye, Zeytinburnu İlçe Kaymakamlıklarından gelen yanıtlara göre adı geçen ilçelerde toplam 675 toplanma alanı belirlenmiş durumdadır. En büyüğü 300 bin metrakare büyüklüğündeki Beşiktaş Yıldız Parkı, en küçüğü ise 150 metrekare büyüklüğündeki Tuzla Lavanta Parkı olan toplanma alanlarının %83`ü parklar ve yeşil alanlardır. Okul bahçesi, cami avlusu gibi kamu yapılarının bahçe alanları da diğer önemli toplanma noktaları olarak belirlenen alanlardır. 1999`dan bugüne kent merkezinde yer alan başta kamu arazileri olmak üzere açık alanların sistemli bir imar faaliyetiyle yapılaşmaya açıldığını hatırlayacak olursak, bu rakamların önümüzdeki yıllarda artan yapı ve nüfus yoğunluğuna rağmen azalacağını öngörmek zor olmayacaktır.

Öte yandan 6306 sayılı Afet yasası ile "tüm riskli yapıların yıkılarak yenilenmesi" adlı inşaat çalışması depremlere karşı alınması gereken tek önlem gibi sunulmakta, Bakanlar Kurulu kararıyla her geçen gün yeni bir riskli alan ilanı gerçekleştirilmektedir.

6306 sayılı yasa kapsamında İstanbul sınırları için 45 adet riskli alan ilan edilmiştir. İlan edilen 45 riskli alanın 11`i Gaziosmanpaşa ilçesinde, 6 tanesi Bağcılar ve 5 adedi Esenler ilçe sınırları içindedir.

Kısaca JICA Raporu olarak bilinen "İstanbul İli Sismik Mikro-Bölgeleme Dahil Afet Önleme/Azaltma Temel Planı Çalışması"na göre can ve mal kaybı riski yüksek olarak tespit edilen Beylikdüzü, Bakırköy, Bahçelievler, Fatih, Maltepe ve Tuzla‘nın yanısıra, plansız ve denetimsiz gelişmiş alanların yoğun olduğu Ümraniye, Ataşehir ve Sancaktepe‘de riskli alan ilanı olmadığı görülmektedir. Örnek dönüşüm projesi olarak gösterilen Zeytinburnu Sümer Mahallesinde Belediye Kanunu 73. maddesi ile dönüşüm alanı ilan edilen alanda, KİPTAŞ tarafından konutlar yapılmış ancak riskli yapıların bulunduğu alanda henüz bir dönüşüm gerçekleştirilmemiştir.

Bakanlığa riskli alanların belirlenmesine ilişkin kriterler ve araştırmalar hakkında yazmış olduğumuz yazıya ise bugüne kadar somut ve bilimsel bir yanıt verilememiş, riskli alanların hangi dayanaklara göre belirlendiği henüz açıklanamamıştır.


Bu bilgiler ışığında yerel ve merkezi ilgili idarelerin aşağıdaki sorulara ivedilikle yanıt vermesi gerekmektedir:

6306 sayılı yasa kapsamında ilan edilen Riskli Alanlar, hangi kriterler doğrultusunda belirlenmektedir?

Toplanma alanları varlığı bakımından en avantajlı konumdaki ilçeler ve dezavantajlı konumdaki ilçeler hangileridir?

Nüfus büyüklüğü ve toplanma alanları ilişkisi nasıldır?

Ulaşım arterleri ile toplanma alanları ilişkisi kurulmuş mudur?

Bir kurtuluş gibi gösterilen kentsel dönüşüm yaklaşımı karşısında Deprem duyarlılığı olan bir dönüşüm/yenileme süreci yürütülebilmekte midir? Yeni yapılar, yüklenici firmaların yeterliliği, imar planlarına uygunluğu, yaratılan nüfus artışı, projelerin yer seçimi, mimari tasarımı, malzeme tercihi, aldıkları mühendislik hizmetleri açılarından yeterince denetlenebilmekte midir?

Tsunami, elektrik kesintileri, enerji kaynaklarına yakınlık, depremde patlama yanma tehlikesi olan birimlere yakınlık gibi toplanma alanlarının kullanılmasını engelleyecek bir durum için önlem alınmış mıdır?

Acil durumda müdahale için gerekli erzak bu toplanma alanlarında tutulmakta mıdır?

Toplanma alanlarının yerlerini gösteren işaretler güncellenmekte ve dönüşüm süreci sonrası değişen peyzajda tekrar yerlerine yerleştirilmekte midir?

Vatandaşın acil durumda en yakın toplanma alanına erişimi konusunda bilgilendirmesi/eğitimi sağlanmakta mıdır?

Türkçe bilmeyen kişiler, görme-işitme vb. engelliler için bilgilendirici işaretlendirme/yönlendirme yapılmış mıdır?

Konu hakkında ulusal medyada kamu spotları yayınlanmakta mıdır?

 

Bizler cevap bekleyen ve hayati önem arzeden çok konu olduğunun farkındayız ve sorulması gerekenleri sormaya da devam edeceğiz. Fakat yetkililer daha fazla gecikmeden sorumluluklarını hatırlamalı ve dönüşüm balonunun arkasına saklanmak yerine gerekli cevapları, çözümleri ve önlemleri üretmeye başlamalıdır.

TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi olarak bir an önce yaşanabilir, güvenli, sağlıklı yerleşim alanlarının oluşturulması için bilimsel, afete duyarlı ve planlama ilkelerini esas alan kentleşme politikalarının hayata geçirilmesini talep ediyor, 17 Ağustos 1999 Depreminde yaşamını yitiren yurttaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.


TMMOB Şehir Plancıları Odası


Geri Dön