1940'lı yıllarda İstanbul'daki 'yüzen evler' sosyal medyayı ikiye böldü...
1940’lı yılların başından itibaren Kadıköy ve Boğaz’ın koylarında ''yüzen evler'' görülmeye başlandı. Denize sıfır yazlık olarak da kullanılan bu evler sosyal meydanın gündemine düştü.
1940’lı yıllarda Yüksek Mimar Ahsen Yapanar’ın ticari olarak tasarlayıp, imal ettiği yüzen evler Kadıköy ve Tarabya koylarında yayılmaya başladı. 800 liraya satılan bu evler denizin ortasında konumlanıyordu. Basit görünümleri ile koyun ortasına demirlenmiş bu evler yaklaşık 25 metrekarelik bir kullanım alanına sahiptiler.
Bir yatak ve oturma odası, mutfak, tuvalet ve minik bir terasa (güverteye) sahiptiler. 3-4 kişilik bir ailenin basit bir yaşam tarzına uygun olarak yapılmışlardı. 80’li yılların ortalarına kadar İstanbul koylarında yazlık ve hatta kışlık olarak kullanılan bu yüzen evler maalesef varlıklarını ve popülerliğini sürdüremedi.
Pınar Gazetekadıköy'ün yazarı Pınar Erkan sosyal medya hesabı x'ten yüzen evleri paylaşarak ''Cumhuriyetin öngördüğü yaşam biçimine ait kurgular toz oldu gitti.'' dedi. Erkan'ın paylaşımı sosyal medyayı ikiye böldü. İşte o paylaşım ve gelen yorumlar...
Pınar Erkan @pinar__erkan
İstanbul'un yüzen evleri. 25m2 temel ihtiyaçları karşılayacak, geceleri uyunabilecek yüzer evleri Denizcilik Bankası o devrin parasıyla 800 liraya mal ettiriyormuş. Mimar Ahsen Yapar’ın tasarimi. 3-5 kişilik kapasitede evler, Corbusier’e ait makine ve transatlantik metaforunun modernist mimariye etkilerini yansıtan iyi örneklerdendi. Modernliğin göstergesi olarak esenlik içinde yaşayan bir toplum için hijyen, ışık, aydınlık, yüzmek, güneşlenmek çok önemliydi.
Cumhuriyetin öngördüğü yaşam biçimine ait kurgular toz oldu gitti.
|