26 / 11 / 2024

1989 yılında İsmet İnönü'nün armağanı arsa, ihale mafyasının elinde kalmış!

1989 yılında İsmet İnönü'nün armağanı arsa, ihale mafyasının elinde kalmış!

1989 yılında, İsmet İnönü'nün hizmetlerinden dolayı bir şahsa verdiği 25 dönümlük arsa, varislerin anlaşamaması üzerine ihaleyle satılığa çıkarılmış. Satılığa çıkarılan arazi 100 milyon liraya ihale mafyasının elinde kalmış.




1989 yılında İsmet İnönü nün armağanı arsa, ihale mafyasının elinde kalmış!


İsmet İnönü'nün armağanı arsa, ihale mafyasının elinde kaldı


Ada'da 'babalar'' vurgunu


İsmet İnönü'nün hizmetlerinden dolayı Hüseyin Avni Girgin'e verdiği 25 dönümlük arsa, işportacılık yapan varislerinin anlaşamaması üzerine izale-i şuyu yoluyla 100 milyon liraya satıldı. İhaleden önce yeşil alan olan arsa, ihaleden hemen sonra turistik alana dönüştürülünce, arsanın değeri bir anda 15 milyar liraya yükseldi.


''Baba''lar dışında kimsenin sokulmadığı ihale İnci Baba (Mehmet Nabi İnciler) ve Mehmet Öztürk'ün üzerinde kaldı. Daha sonra hakkında feragat eden İnci Baba, ''Çeşitli yollarla ihaleye kimseyi sokmadık, orayı 100 milyona kapattık. Para dağıttık'' dedi. Durumu anlayan varisler, ihalenin yenilenmesini istiyor.


Ferit FARSAKOĞLU


   MAHKEME kayıtlarında ''Büyükada'da eski cumhurbaşkanlarından İsmet İnönü'nün bir vatandaşa hibe ettiği'' yazılı olan 25 dönüm arazi izale-i şuyu yoluyla 100 milyon liraya satıldı. Satıldığında yeşil alan olan arazi daha sonra hükümet turizm alanı kapsamına alındı ve değeri 15 milyar liraya fırladı. ''Baba''lar dışında kimsenin katılmadığı ihale İnci Baba (Mehmet Nabi İnceler) ve Mehmet Öztürk ikilisinin üzerinde kaldı. Satışa nifak sokulduğunu


1989 yılında İsmet İnönü nün armağanı arsa, ihale mafyasının elinde kalmış!


kabul eden İnci Baba, ''Para dağıttık, ihaleye kimseyi sokmadık amam pişman oldum'' dedi.

   Büyükada, Yörüklü Plajı'nın hemen yanı başındaki arazi, eski cumhurbaşkanlarından İsmet İnönü tarafından yaptığı hizmetler karşılığı İsmet İnönü tarafından yaptığı hizmetler karşılığı Hüseyin Avni Girgin'e verildi. Hüseyin Avni Girgin'in ölümünden sonra işportacılık yapan varisler, aralarında anlaşamayınca yeşil alan olan arazinin satışı için izale-i şuyu davası açıldı. Ancak işi kendi aralarında çözmek isteyen ''baba''lar ihaleye girmek isteyenleri para dağıtarak ikna ettiler ve böylece ihaleden çekilmelerini sağladılar. İhale 100 milyon liraya İnci Baba ve Mehmet Öztürk'ün üzerinde kaldı. Ancak İnci Baba, daha sonra hakkından feragat ederek Mehmet Öztürk'le olan ortaklığını bozdu. 

   Bu sırada hükümet yeşil alan olduğu için iskana kapalı olan araziyi ''turizm alanı'' ilan ederek yapılaşmaya açtı. Böylece Mehmet Öztürk'ün 100 milyon liraya aldığı arazinin değeri birden bire 15 milyara çıkıverdi. İnci Baba ihale koşullarını şöyle açıkladı:

   ''Biz ihaleye Mehmet Öztürk'le birlikte ortak girdik. Çeşitli yollarla kimseyi ihaleye sokmadık, orayı 100 milyona kapattık. Fakat mal sahiplerinin zavallı, fakir insanlar olduğunu öğrenince ben olayı içime sindiremedim. İlahi bir bana bu işten vazgeç dedi. Mehmet Öztürk'e 'Çekilelim bu işten' dedim. O kabul etmedi. Ben kazandığım ihaleyi bıraktım. Kara eller var, kara ellerin işinde biz de cürüm olduk. Biz de insanız, hata yaparız.''

   Olayın, ''Ankara'da tezgahlandığını'' belirten İnci Baba, işin püf noktasının arazinin satıldıktan sonra yeşil alandan çıkarılarak turizm merkezi ilan edilmesinde olduğunu söyledi. Söz konusu yere 150-200 milyar liralık tesis yapılabileceğini vurgulayan İnci Baba, ihalenin yenilenmesi gerektiğini belirterek şöyle devam etti: ''Burasının 100 milyona kimseyi yedirmezler. İhale yenilenmeli, fakir vatandaş da, devlet de kazanmalı. Orası yeşil alan olduğu için ucuza gitti, şimdiki durumuyla en az 15 milyar lira eder. Böylece devletin alacağı Alım Vergisi ve KDV artar, ucuza kapatılan fakir vatandaşın malı kıymetine gider.''

   Daha sonra dava konusu olan izale-i şuyu ile ilgili olarak açılan davanın duruşmasında ihaleyi hile karıştığı yönünde tanıklık eden, hakim, satış memuru ve polis memurunun başka yerlere atandığını öne süren İnci Baba, ''Biz babalar arasındaki sorunumuzu nasıl olsa çözeriz, önemli olan fakir fukaranın hakkı yenmesin'' dedi.

   İşportacılıkla yaşamlarını sürdüren mirasçılar Zeki Çulhaoğlu ve Ali Şanlıtürk de, ihale mafyasının karıştığını belirterek satışın yenilenmesini istediler. Dilekçelerinde, ''Arsanın turistik alan olacağını önceden bilen bu şahıslar bu büyük vurgunu planlamışlar'' diyen mirasçıların açtığı davada tanıklar şöyle ifade verdi:

   Faik Dıraz: ''Mehmet Öztürk bana ihaleye katılmamam için 10 milyon lira teklif etti, ben de kabul ettim. Mehmet Öztürk ihale başlamadan önce iştirak eden kişilere dava konusu gayrimenkulün özürlü olup yeşil saha içinde kaldığını, ancak ihalenin kendi üzerinde kalmasından sonra gerekli resmi yerlere müracaatla yeşil sahadan çıkarılabileceğini söylemişti.''

   Aynur Mutlu (Adalar Belediyesi Yazı İşleri Müdürü): ''İhaleden sonra, teminat yatıran kişilere Mehmet Öztürk'ün birer buçuk milyon lira dağıttığını duydum. Aslında ikişer milyon verilecekmiş. Bu kişiler goygoycu tabir edilir.''

   Zeki Çulhaoğlu: ''Bir komisyoncuya İnci Baba 20 milyon lira para vermiş, bunu duydum. Hatta bu komisyoncu 45 milyon istemiş, İnci Baba 25 milyon vermiş, bu nedenle bu şahıslar ihaleye iştirak etmemiş.''

   Mahkemenin satışın yenilenmesi kararı aldığını, konunun Yargıtay'a intikal ettiğini belirten mirasçı Zeki Çulhaoğlu ayrıca şöyle dedi: ''Yeniden oluşturulan bilirkişi, araziye bu kez 15 milyar lira değer biçti. Biz fakir insanlarız.''


(1989 yılında Reşat Altın 191.425 liraya satılıyormuş.)


Milliyet Gazetesi 29 Ekim 1989



Abdullah Kutalmış MIZRAK/Emlakkulisi.com




Geri Dön