1991 yılında Vakıf malları işgal altındaymış!
1991 yılında Vakıflar'a ait tarihi yüzlerce eser ilgisizlik ve bakımsızlık sonunda kendi haline terk edilmiş. Terk edilen eserler de tek bir bekçinin olmaması sonucunda eserler evsizlerin işgaline uğramış.
Tarih gecekondulaştı, Mimar Sinan'ın eserleri oda oda parsellendi
Güle güle oturun
Vakıflar'ın sahibi olduğu yüzlerce eser, kendi haline terk edilince, evsizlerin işgaline uğradı. 1745'te yapılan İslambey Tekkesi, şimdi Trabzonlu Hüseyin Bey'in tekkesi olmuş.
6 çocuklu aile buraya yerleşmiş, tavuk yetiştirip mısır ekiyor. Hanım, ''Burası kayınpederden miras'' diyor; herhalde onlardan da çocuklarına kalacak.
Ercüment İŞLEYEN
VAKIFLAR'A ait tarihi eserler ilgisizlik ve bakımsızlık sonunda kendi haline terk edilince, evsizlerin işgaline uğradı. Yüzlerce yıla direnip bugünlere ulaşan tarihi eserlerde şimdi bol çocuklu aileler yaşıyor, kadınlar kapı önlerinde çamaşır yıkıyor. Mimar Sinan'ın yaptığı medreselerin odaları tuvalet diye kullanılıyor.
Vakıflar Bölge Müdürlüğü üst düzey yetkilileriyse, sorunlar karşısında çaresiz kaldıklarını itiraf ederek, şöyle diyorlar:
''Dramatik bir durum. Bunlar mülkiyet olarak bizim
üzerimizde. Ancak onları koruyabilecek bir tek bekçi kadromuz yok. İşgal edilenler için mahkemede dava açıyoruz. Ancak bir dava yaklaşık üç, dört yıl sürüyor. Mahkeme kararıyla çıkartılanlar kısa bir süre sonra yine aynı yerlere yerleşiyor. Her birinin restorasyonu milyarlar tutuyor. Ayrıca bu restorasyonda çalışacak yetenek ve birikimde iç mimar bulmak da kolay değil. Restorasyonları tamamlananları korumak da galiba emniyetin görevi. Yani anlayacağınız, sorun tam anlamıyla kangren olmuş durumda.''
Eyüp Nişancı Mahallesi'ndeki İslambey Tekkesi, 1745 yılında inşa edilmiş, yaklaşık beş yıl önce de restore edilip Türk turizminin hizmetine sunulmuş. Ancak, şimdi içinde altı çocuklu bir aile yaşıyor.
Medresenin odalarını çocuklarına paylaştıran, tavukları için kümes yeri de ayıran Trabzonlu Hüsnü Yılmaz, kendi deyimiyle ''fahri bekçilik'' yapıyor, bahçesine de mısır ekiyor. Kapısına yeni bir de kilit takmış, tamam. Olmuş özel mülkü. Hüsnü Yılmaz'ın karısı, komşularına, ''Burası bize kocamın babasından kaldı, kimse karışamaz'' diyerek, torunlarına bırakacakları bir mülkün sahibi olmanın gururunu taşıyor.
Bir başka örnek de Mimar Sinan tarafından Eyüp'te inşa edilen Zal Paşa Cami Medresesi. Mimar Sinan'ın 1564 yılında farklı bir çözümleme uygulayarak eğimli araziye yaptığı çift katlı yapının alt bölümünde ince bir mimari özelliği yansıtan medrese bulunuyor. Medresenin içinde ise, her odada ayrı bir aile, binanın tarihi özelliğinden habersiz, yıllardır mutlu ve sakin bir yaşam sürüyor.
Medrese sakinlerinden Hatice Gülbahçe, ''Elektriği çevre binalarda oturan komşulardan alıyoruz. Suyu üst kattaki cami şadırvanından sağlıyoruz. Geçinip gidiyoruz'' derken, leğende çocuklarının çamaşırlarını yıkıyor. Tekkedeki, paha biçilmeyen vitraylı pencerelerin çevrelediği odalarda yaşamlarını sürdürenler, bugüne dek kendilerine müdahale eden olmadığını söylüyorlar. Hatice Gülbahçe, Mimar Sinan'ın adını daha önce duyduğunu ancak ne iş yaptığını tam olarak bilemeyeceğini belirterek, ''Madem ki burayı onun yaptığını söylüyorsunuz, ne diyelim, Allah ondan razı olsun'' diye konuşuyor.
Milliyet Gazetesi 7 Mart 1991
Abdullah Kutalmış MIZRAK/Emlakkulisi.com